‘Üçüncü yol paradigmasının somutlaştığı bir yerel seçim yaşanacak’

Dört parça Kurdistan’da Kürtlerin direnişinin 2023 yılına damgasını vurduğunu belirten DBP EŞ Genel Başkanı Keskin Bayındır, yerel seçimlerde üçüncü yol paradigmasının somutlaşacağını ifade etti.

Yılın bitmesine sayılı günler kala, Kürtler, mücadelelerine bütün baskı ve sindirme politikalarına rağmen devam etti. Hem dört parça Kürdistan’da hem de dünyanın geri kalan yerlerinde Kürtlerin mücadelesi, dünya siyasetine damgasını vurdu. 2024 yılına sayılı günler kala, Kürtler, yeni bir yapılanma, yeni bir mücadele pratiği ile mücadelelerini farklı bir boyuta taşıyorlar.

2023 yılının başlarında başlayan Jin Jiyan Azadî eylemlerinin etkisi sürerken, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da AKP iktidarı ve Türk devletinin baskı ve yıldırma politikalarına rağmen direnişlerini sürdüren Kürtler, yeni yıla da direnişle giriyor.

Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, 2023 yılını ve 2024 yılında Kürtleri neler beklediğini ANF’ye değerlendirdi.

‘2023 YILINDA KÜRTLER DÖRT PARÇADA MÜCADELE HALİNDEYDİ’

2023 yılının küresel ve ulusal düzeyde birçok gelişmeye sahne olduğunu, yeni bir yıla girerken Ortadoğu’da Kürt ve Filistin halkının direnişinin devam ettiğini belirten Bayındır, 2023 yılının Kürtler açısından nasıl geçtiğini şöyle değerlendirdi: “2023 yılı küresel ve ulusal düzeyde birçok gelişmeye sahne olarak geride kalıyor. Önemli diyebileceğimiz tüm gelişmelerin Ortadoğu’da hayat bulması ise tesadüf değildir. Gerçekten de Ortadoğu, mitolojide geçen Hidra ve Lerna anlatısına benzer bir hal almış durumda. Birçok merkezi güç burada kazanma ve aşmayı kendi cenneti olarak görüyor.

2024’e girerken Kürt ve Filistin gibi en temel iki sorunun çok canlı olduklarını görmekteyiz.

Bu güncel durumun kendisi dahi, Kürtlerin nasıl bir yıl geçirdiğine dair pek çok şey söylemektedir. Dört parça Kürdistan’da Kürtler mücadele halindeydi demek yanlış olmayacaktır. Rojhilat’ta başlayan Jin, Jiyan, Azadî dalgasının etkileri sürmeye devam etti. İran’daki Kürtlerin mücadelesi dünyanın gözünü buradaki rejimin Kürt siyasetine çevirdi. Aryen bilincin varlığı, halkların hafızasında bir kıvılcım olarak yaşadığına tanıklık etti dünya.

Başûr’da da çok önemli siyasal sosyal olaylar yaşandı. Kerkûk’te geçtiğimiz günlerde yaşanan seçim ve elde edilen başarı, aslında halkın demokratik iradesinin tesisi ve talebi olarak okumak mümkün. Bu seçimlerin gösterdiği en önemli şey, kanımca demokratik ulus fikriyatının ne kadar hayati bir öncelik olduğunun açığa çıkmış olmasıdır. Başûr’a dair başat iki durum daha var. Birincisi KDP şahsında yönetim erkinin tamamen Türkiye siyasetine eklenmesi ve Kürtlerin kazanımlarının tehlikeye girmesidir. KDP’nin her şeyi ile Erdoğan’a teslim olmasının kısa ve uzun vadede etkileri, daha doğrusu faturası başta Başûr halkı olmak üzere Kürtlere olacaktır. Bu yanlış politikalardan vazgeçmek için geç değildir. Bu siyaset, siyaset değildir. Kendini inkâr ederek, her şeyi başka bir iktidara peşkeş çekerek yol alınamaz. Tarih yeterince öğreticidir, en azından oraya bakılabilir. “

‘BAŞÛR HALKI KDP SİYASETİNE İTİRAZ ETTİ’

Başûr halkının KDP siyasetine yönelik her yerde itiraz ettiğini belirten Bayındır, Başûr’da Kürt Özgürlük Hareketine yönelik halk desteğini giderek arttığını da dile getirdi. Başûr’da KDP siyasetinin artık yürüyemeyeceğini, yüzlerce sivilin SİHA-İHA’larla katledildiğini de sözlerine ekleyen Bayındır, Rojava’da yaşanan gelişmelere ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu, “Rojava’da onlarca suikast saldırısına sahne oldu. Bunun dışında düzenli askeri tacize uğradı. Nitekim 4 Ekim saldırısı ile de yeraltı ve yerüstü tüm yapıları hedef alındı. Elektrik, doğalgaz, petrol, su istasyonları yok edildi. Okullar, camiler bombalandı, siviller hedeflendi. Ağır bir savaş ve insanlık suçu göz göre göre meydana geldi. Milyarlarca dolar zarar açıklandı. Başûr ve Rojava şahsında yaşananlar, mevcut iktidarın bir savaş makinesi olarak Kürtleri hedef aldığını, sadece kazanımlarını baltalamak değil, varlıklarını da hepten hedef haline getirdiğini görmek mümkün. Bu saldırı ve işgal ortasında, halkın iradeli duruşu en büyük cevabı Rojava’da yeni toplumsal sözleşmeyi ilan ederek vermiştir. Rojava anayasası yeryüzündeki en önemli siyasal-sosyal belgelerden biridir. Bu sözleşmenin yanına en son açıklanan “Suriye'de Çözüm ve Yol Haritası” ise dikkatle incelenmesi gereken, 3.yol ve hattının önemine vurgu yapan bir tarihi belgedir. Suriye’de rejim bu belgeyi dikkate almalıdır. Çünkü avaş ve toprakların gerçekliği olarak sonsuza dek süremez. “

‘BAKUR’DA HEM BASKI HEM DE DİRENİŞ VARDI’

Bakur’da ise 2023 yılının çok zorlu bir yıl olduğunu söyleyen Bayındır, Bakur’da Kürtlerin her alanda büyük baskılara maruz kaldığını ancak buna karşılık ise büyük direnişler yaşadığını söyledi. Bayındır, Bakur’da yaşanan gelişmelere ilişkin şunları söyledi, “Bakur’da da zorlu bir yıl oldu. Genel seçimler, depremler, ekonomik kriz ve bu alanları besleyen belirsizlikler, çoklu kriz halleri; Kürt sorununa yaklaşımı maalesef daha geri bir noktaya getirmiş durumda. Bugün gelinen aşamada tartışmalar Anayasa 3.maddesi ve Kürtçenin yasak oluşuna dayandı. 21.yy’ın şafağında bu tartışmaların zarardan başka bir şey olmadığını bilen devlet aklı, çözümsüzlükte ısrar ediyor. Borç, enflasyon, işsizlik ve yoksullukla gitmeye gün sayan 2023 yılının kazananları tekelci sermaye ve iktidar çevresi olduğu bir gerçek. Sınıf mücadelesi ve bu mücadelenin büyük ayağını oluşturan Kürt kümesinin direne direne kazandığı haklar çok önemlidir.

Kültür ve sanat konusunda baskı biraz daha arttı. Özellikle Kürt sanatına tahammülsüzlük keyfi bir sürece girdi. Fakat sanat yasak dinlemez ki öyle de oldu.”

Gençlerin uyuşturucu ve fuhuş politikalarına karşı direndiklerini belirten Bayındır, 2023 yılında Kürtlerin en büyük gündeminin ise tecrit ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için mücadele olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü, “Gençler, fuhuş, uyuşturucu, ajanlaştırma ve asimilasyon politikalarına karşı yıl boyu sokaklarda oldu. Kürt gençlerine karşı özel savaş konsepti, sindirme çok yoğun şekilde sürdü. Gençlik örgütlenerek buradan çıkışın imkanlarını sürdürüyor.

Cezasızlık politikasının tavan yaptığı 2023, faili meçhul cinayetlere dair açılan davaların bir bir kapatıldığı, (Apê Musa, Ankara Jitem, Dargeçit, Vartinis, Sivas katliamı vb.) kadın cinayetleri ve Kürtçeye dönük yasakların arttığı bir yıl olurken, bu alanlarda suçlular hep korundu. Cezaevlerinde, yıl içerisinde neredeyse ihlal edilmeyen hak kalmadı.

Şimdi sivil bir anayasa vaadi ile başta Kürtler olmak üzere toplumu aldatmaya dönük adımlar atıyor.

İktidar ve sermayedarların kar hırsından kaynaklı 2023’te ekolojik kriz daha da derinleşti. Ekolojik krizin ana arteri Kürdistan oldu. Cudi’deki yangının her tarafa ulaştığını gördük.

Her alanda saldırılara karşı mücadele eden Kürt kadınları için 2023 yılı da direniş yılı oldu. Ev içinden iktidarın en üst mercilerine dek uzanan skala da kadınlar her türlü tahakküm ilişkilerine direndi, direnmeye devam ediyor.

Kürt kadın hareketinin yoğun eylemliliği ise genel siyasetimize güç, moral ve yön verdi.

Küresel düzeyde yaşanan savaşlar bir tarafa, Türkiye’de en işlevsel ekonomi olan savaş ekonomisi tavan yaptı. Savaşlara ayrılan bütçe, genel bütçenin yüzde 10 olarak açıklandı. Eğitim, demokrasi, hukuk ve daha binlerce sorunun yaşandığı yerde bütçe maalesef insana değil, savaşa aktarılıyor. Bunun yarattığı yoksullaşma ise ısrarla saklanıyor. Faturası da devasa vergilerle alt ve orta sınıfa yükleniyor.

Ve bizler için en önemli gündem, şüphesiz tecrit oldu. İmralı'da 33 aydır kendisinden haber alınamayan Sayın Öcalan için hem dünyada hem de dört parça Kürdistan’da kesintisiz eylem sürmektedir. Bu insanlık suçu ile mücadele etmek herkesin sorumluluğudur. Özellikle Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle yılbaşında başlatılan eylemler, "Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" kampanyasıyla devam ediyor. 120’ye yakın cezaevinde de aynı talepler ışığında dönüşümlü açlık grevi sürmektedir. “

‘3. YOL PARADİGMASININ SOMUTLUK KAZANDIĞI BİR YEREL SEÇİM OLACAK’

2024 yılında tecride karşı mücadelenin süreceğini söyleyen Bayındır, üçüncü yol paradigmasının somutluk kazanacağı bir yerel seçim yaşayacaklarını belirtti. Bayındır sözlerini şöyle sürdürdü, ”Bizleri tecridin kırılması ile yoğun bir süreç bekliyor. 3.yol paradigmasının somutluk kazandığı yerel seçimler var.

Yerel seçimlere 3 ay kaldı ve bu seçimler mücadele tarihimiz açısından bir milada dönebilir. Yerel seçimler 2024 yılı açısından en kritik ve en önemli gündemizdir. Birçok olay ve olgu, bu seçimlere bağlıdır. Kayyım rejimine son vereceğimiz, kendimizi ve kentimizi de yönetme şiarı ile tüm kazanımlarımızı korumak, daha da büyütmek istiyoruz. Buna olan inancımız da tamdır, başarı bizim olacak. Fakat bizler başarı değil, zafer için çalışacağız.

Yine emek-doğa-gençlik-hukuk gibi alanlarda siyasal-sosyal mücadelemiz, hamlelerimiz büyüyecek.

Fakat unutmamak gerekir ki, hükümetin ajandasında savaş olduğu bellidir.

Küresel gelişmelere bağlı olarak savaş derinleşebilir, derinleşen savaş iç siyasete konsolide edilerek gasp siyasetinin kadrajı büyütülebilir.

Kürtler sonuç Başûr, Rojava, Rojhilat ve Bakur’da eşit yurttaşlık talebini sürdürecek. Savaşsız ve sömürüsüz bir yaşamın olanakları için yine büyük direnecek. “

‘DEM PARTİ YENİDEN YAPILANMA İLE YEREL SEÇİMLERDEN ZAFERLE ÇIKACAK’

14 Mayıs tarihinde yapılan genel seçimler sonrası halkın eleştiri ve önerileri kapsamında DEM Parti’nin yeniden bir yapılanmaya gittiğini, bunu da köy köy, mahalle mahalle gezerek yaptıklarını dile getiren Bayındır, DEM Parti’nin yerel seçimlerden bir zaferle çıkacağını belirterek sözlerini şöyle sonlandırdı:  “14 Mayıs seçimlerinden hemen sonra yeniden yapılanma sürecine başladık. Köy köy, mahalle mahalle halk toplantıları gerçekleştirdik. Elli bine yakın arkadaşımızın, partilimizin görüşlerini dinledik, birlikte değerlendirdik. Parti politikalarımızla ilgili çok sayıda atölye gerçekleştirdik. Bu sürecin devamında konferanslarımızı yaptık ve güçlü kararlar alarak kongremize taşıdık. 4. Büyük Kongremizde Türkiye halklarının partimizi ve doğru yürütülen süreçleri nasıl büyük sahiplendiğini gördük.

Bu sürecin güçlü ve inançlı geçtiğini gören rejim, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’ne elindeki tüm araçlarla saldırdı, zorluklar çıkardı. Nitekim HEDEP kısa adının kabul edilmemesi bu zorluklardan biridir. Oysa dönüp tarihe baksalar isim değiştirterek, tutuklayarak, baskı uygulayarak asla sonuç alamadıklarını, aksine direnişle büyüdüğümüzü görürlerdi.

DBP yeniden yapılanma sürecinin temel öznelerinden biri olarak sahadaydı. Nitekim Kürt halkı da bu süreci çok olumlu karşıladı ve görüşleriyle, önerileriyle yeniden yapılanma sürecinin rengini belirledi, damgasını vurdu demek mümkündür.

Bu süreçte DEM Parti kısa adıyla yolumuza devam ediyoruz. Önümüzde yoğun bir gündem ve sorumluluklar var. Bu süreçte, DBP olarak DEM Parti’nin bileşeni olarak üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz. DEM Parti, DBP ve Kürt halkının önündeki en önemli gündem mutlak tecridin kırılmasıdır. Bir de yerel seçimlerde kayyımları göndererek bir zafer kazanma hedefimiz var.

Biz seçimleri sadece belediye koltuğu kazanmak olarak değil, toplumun siyasallaşması süreci olarak algıladık. Bu yönüyle mutlak tecrit, Kürt sorunun demokratik çözümü gibi acil gündemlerin örgütlenmesini seçimler dolayısıyla da yapacak ve mutlaka çoklu zaferler elde edeceğiz.”