Aba: Söz söyleme hakkımız elimizden alınıyor

Türkiye’de insanların söz söyleme hakkının elinden alınmaya başlandığına dikkat çeken TİHV Amed Temsilcisi Murat Aba, “Türkiye'de tek tipleştirme bir çalışma var. Elbette bu duruma karşı duruyoruz” dedi.

Kurdistan coğrafyasında hala birinci kuşak hakları sağlama almaya, kurtarmaya çalıştıklarını belirten TİHV Amed Temsilcisi Murat Aba, “İnsanlar işkence görüyor, gösteri yapma hakkına izin verilmiyor. Seçme ve seçilme hakkı bile gasp ediliyor. Bu toplumun nefes alma borusunu tıkamaya çalışıyorlar. Biz de bu nefes borusunu açmak zorundayız” diye konuştu. 


Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 75. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen İnsan Hakları Haftası hak savunucuları ve demokratik kitle örgütleri tarafından çeşitli eylem ve etkinliklerle kutlanıyor. İnsan Hakları Haftasına dair ANF’ye değerlendirmede bulunan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Amed Temsilcisi Murat Aba, “İnsan Hakları Vakfı, 2022’de en yüksek işkence ve kötü muamele başvurusunu aldı. Buradan çıkan sonuç şudur; Türkiye’de işkence gören insan sayısı artmaya başladı. Maalesef çok fazlasıyla artık sözün söylenemediği, sözün sakınılmak zorunda kalındığı bir dönem yaşanıyor. Her şeyin örgüt propagandası iddiasıyla yargılama konusu olabileceği bir dönem. En temelinde Türkiye’de insanların söz söyleme hakkı ellerinden alınmaya başlandı. Demokratik devletlerde protesto hakkı, karşı durma hakkı gibi haklarımız varken maalesef ki Türkiye'de bunlar engelleniyor” dedi.

ÇOK SESLİ TOPLUMU SAVUNUYORUZ

Son yıllarda gazetecilerin üzerindeki baskıların, tutuklanma oranının arttığını belirten Aba, şöyle devam etti: “Bu durum, Türkiye’deki ihlallerin haber yapma oranını düşürüyor ve Türkiye hükumeti işkenceyi daha kamusal alanlara yansıtmaya başladı. Cezaevinde sokağa, toplantı alanlarından ev ve iş yerinde işkence oranları ciddi bir şekilde arttı. Bu ortamda yeni İnsan Hakları Haftası’nı kutluyoruz. Maalesef ki Türkiye'de tek tipleştirme bir çalışma var. Elbette bu duruma karşı duruyoruz. Bunun zıttı olarak bizler; çok sesli, çok renkli bir toplum olduğumuzu ve sorunlarımızı söylemeye devam edeceğimizi yüksek sesle bu hafta boyunca kamuoyuna, topluma duyurmaya çalışacağız.” 

HAK İHLALLERİNİN KARŞISINDA DURACAĞIZ

Kendilerini, insan hakları, hak temelli örgütler olarak kabul ettiklerini kaydeden Aba, şunları söyledi: “Demokratik kitle örgütleri artık bu dönemde maalesef ki çok geçerli bir cümle değil, çünkü hükumet; insan hakları örgütlerini, hak temelli örgütleri karşı tarafta konumlamış gibi duruyor ve buna karşı hareket ediyor. Artık söz alanımız kısıtlanıyor, çünkü insan hakları kurumları bu ülkede yaşanan, özelikle Kurdistan'da yaşanan sorunları gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor. Bizler için evrensel hukuk önemli. Bizler herhangi bir yerde herhangi bir ihlal olduğu zaman onun karşında duruyoruz. Dün durduğunuz gibi bugün de duruyoruz. Bizler bunu her zaman sesli olarak söylüyoruz; evet sizler bu ülkeyi baskılayabilirsiniz, söz söyleme, söz kurma hakkını elinden alabilirsiniz ama biz bunun karşında olacağız. Tek tipleşmenin karşısında durmaya devam ediyoruz.”

HERKES FAKLI, HERKES EŞİT DİYORUZ

Kurdistan coğrafyasında hala birinci kuşak hakları sağlama almaya, kurtarmaya çalıştıklarını vurgulayan Aba, şöyle konuştu: “İnsanlar işkence görüyor, gösteri yapma hakkına izin verilmiyor. Yıllardır İnsanlar çembere alınarak, gayrı resmi ve fiili gözaltına alınıyor. Daha basit bir yerden bakma gerekirse seçme ve seçilme hakkı; seçme hakkımız, seçilme hakkımız var mı? Kürt kentlerinde ki belediyelerde şu an kayyum var. Buradan baktığım zaman seçme ve seçilme hakkı var mıdır? Seçme seçilme hakkı oy atmak mıdır yoksa seçtiğimiz kişinin o görevi gerekli belirli sürede boyunca devam etmesi midir? Bu alanları domine edip, tüm işkence metotları uygulanarak bu toplumun nefes alma borusunu tıkamaya çalışıyorlar. Tam da derdimiz budur, bu nefes borusunu açmak zorundayız. Devletin sosyal devlet kısmı azalıyorken güvenlikçi devlet kısmı var gücüyle devam ediyor. Depremde de bunu gördük, sosyal devlet toplumda yoktu ama hemen akabinde polisiyle, askeriyle güvenlikçi politikalarını devam ettirdi. Kurdistan coğrafyası, maalesef ki ihlallerin çok daha rahat yaşandığı bir yer. Tüm topluma yönelik söz söyleme hakkı elimizden alınıyor. Oy kullanma hakkımız elimizden alınıyor. Tam da bu haftanın sloganı olan 'Herkes farklı, herkse eşit' diyoruz. Hükumet zaten farklılık ve eşitlik kısmına karşı.”