'Abdullah Öcalan'ın dışarıya ve içeriye seslenmesi gerek'

İnsan Hakları Derneği (İHD) Açlık Grevi İzleme Koordinasyonu, açlık grevlerine dikkat çekerek, "Abdullah Öcalan'ın dışarıya ve içeriye seslenmesi gerekiyor" mesajını verdi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Açlık Grevi İzleme Koordinasyonu, cezaevlerinde "Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" şiarıyla süren açlık grevlerine ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Toplumsal Hukuk, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu yetkilileri destek verdi.

İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen, cezaevlerindeki açlık grevinin 25’inci gününde devam ettiğine, gelinen aşamada siyasi iktidarın tek bir adım dahi atmadığına dikkat çekerek, Adalet Bakanlığı ile ilgili kurumların derhal hareket etmesi gerektiğini söyledi.

Nuray Çevirmen, açlık grevine giren tutsakların, yaşam ve sağlık haklarının korunması için tıbbi olarak gerekli asgari koşulların oluşturulması gerektiği kaydederek, “Açlık grevine başlayan mahpuslara yaşamın devam etmesi için en az alınması gereken 5 büyük su bardağı su-sıvı, 2 çay kaşığı tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ile 500 mg B1 vitamini içeren kompleks B vitamini preparatları sağlanmalıdır. Aksi, yaşam hakkı bağlamında zamana yayılmış işkence ve kötü muamele olarak ele alınabilecek bir tutumdur” dedi.

Açlık grevindeki tutsakların düzenli takip edilmesi ve taleplerinin karşılanması gerektiğini söyleyen Nuray Çevirmen, yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurguladı.

İmralı Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mutlak iletişimsizlikle devam eden tecridin, Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna aykırı olduğunu hatırlatan Nuray Çevirmen, “Siyasal iktidar, açlık grevcilerinin talebini süreç daha tehlikeli bir noktaya evirilmeden değerlendirmelidir. Aksi takdirde, mahpusların sağlık ve yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak üzücü sonuçlardan da yine siyasal iktidar sorumlu olacaktır. Bu nedenle Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların bir an önce hareket geçmesi gerekmektedir” diye belirtti.

Nuray Çevirmen, cezaevlerindeki sorunlara temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması için başta Adalet Bakanlığı olmak üzere tüm yetkilileri, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını göreve çağırdı.

'TUTSAKLARIN TALEBİNİ SAHİPLENELİM'

DEM Parti Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan ise "Türkiye’nin Ceza İnfaz kanununda sürekli tecrit diye bir şey yok. Siyasi iktidarı kanun devletine uygun davranmaya davet ediyoruz.  Sayın Öcalan ve yanındaki arkadaşlar üzerindeki tecridi kaldırmaya çağırıyoruz. Bu açlık grevlerini bir uyarı olarak nitelendirmek gerek. Umarım bu dönüşümlü süreli açlık grevleri sürekli hale gelmez, çünkü onların yaşam hakkı ve sağlık hakkı bizim için çok önemlidir. Aldığımız bilgilere göre vitaminler özellikle tutsaklara verilmiyor. Hapishaneleri uyarmak gerek; çünkü mahpusların yaşam hakkından siz sorumlusunuz. Bir kez daha söyleme gerekirse tecridin kaldırılması ve hapishanedeki hak ihlallerinin kaldırılarak bu sorununun çözüleceğini düşünüyorum” dedi.    

MED TUHAD-FED adına konuşan Mehmet Baytekin, aileler olarak kaygılı olduklarını ifade ederek, tutsakların taleplerinin sahiplenilmesini istedi.

İHD Şube Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı da açlık grevine başlayan tutsakların, tahliyelerini yakmakla tehdit edildiklerini ifade ederek, “Yine bazı cezaevlerinde tutsaklara ilaçlar verilmiyor ve mahpuslar bazı yerlerde hücrelere konuluyor. Çözüm çok net; Sayın Öcalan’ın hem dışarıya hem içeriye seslenmesi gerekiyor” diye konuştu.