'Açlık grevi hepimiz için'

Türk devlet güçleri tarafından katledilen Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın’ın avukat oğlu Eren Baskın, açlık grevlerine dikkat çekerek, "Beni hiç tanımayan birisi şu an benim için de açlık grevinde. Bunu bilip herkese anlatmamız gerekiyor” dedi.

Avukat Eren Baskın, açlık grevindeki insanların faşizme karşı bir başkaldırı içinde olduklarını vurgulayarak, iktidarın bu baskısına, zulmüne karşı ne olursa olsun direnen insanlara çok büyük saygı duyduğunu söyledi.

Ankara’nın Altındağ İlçesi Nüfus Müdürü Mecit Baskın, 1994'te kaçırılarak katledildi. O sırada henüz 4 yaşında olan Eren Baskın, bugün 30 yaşında genç bir avukat. Babasız geçirdiği 26 yıl boyunca, tüm hayatını bir tecrit altında geçirdiğini ifade eden Baskın, ANF’ye konuştu. İnsan Hakları Derneği (İHD) Kayıplar Komisyonu üyesi olan Av. Baskın, “26 yıl dile kolay ama bizim için çok zor geçti. Babamla hiç tanışamadım. Özel bir anımız yok, hayal meyal aklımın bir köşesinde yeri var. Bu yaşıma kadar öğrendiğim tek bir şey var; kendimi şansız bir nesil olarak değerlendiriyorum” dedi.

Türkiye’deki Kürt düşmanlığının kendisi gibi birçok hayatı derinden yaraladığını kaydeden Av. Baskın, şöyle devam etti: “Bizler hiçbir toplumla sıkıntı yaşayacak insanlar değildik. Ailem de öyleydi, babamı tanımamama rağmen babam da öyleydi. Fikirler ters düşebilir ama bu ülke de buna tahammül edemiyorlar. Medyanın ve Kürt düşmanlarının sözleri ile biz Kürtler üzerinde çok ciddi baskılar oluşuyor. Artık öyle bir hal aldı ki, 90lı yılların şu anki atmosferden daha iyi olduğunu söyleyenler oldu. Bunun için bile kendimi şansız olarak niteleyebiliyorum.”

IRKÇILIK BENİ BABASIZ BIRAKTI

Dil, kültür, din, eğitim gibi insani hakların tanınmasını istemenin, bunlar için mücadele etmenin meşruluğuna dikkat çekerek, kendisinin de bunun mücadelesini verdiğini belirten Av. Baskın, kardeşlik tanımını lafla sınırlı kılanların dışında gerçek anlamdaki kardeşliği her kesimle yapabileceğini söyledi. “Irkçılık çok fazla bir boyuta kaldı. Öyle ki ben babasız kaldım” diyen Av. Baskın, sözlerine şu şekilde devam etti: “Benim gibi binlerce insan var. Kendi durumumdan yola çıkarak oturup bir köşede beklemeyi seçmedim. Tamamen farklı bir yol seçtim. Bunun da amacı; benim gibi başka insanların da olduğunu bilmekti. Bu bilgi de bana Cumartesi Anneleri Meydanı’nı gösterdi. Bu meydanlar hayatımı değiştirdi. Bunun için avukat olmak istedim. Benim gibi çok sıkıntılar yaşamış ama sıkıntılara derman bulamayan insanlar için bu yola girdim. Onlara ses olmak, yardımcı olmak için bu davadayım. Kayıplar çok ama bunlara karşı mücadele etmezsek eğer ileride aynı şeyler yaşanabilir. Sorunu olan herkes bizlerle iletişime geçsin. Hiçbir şeyden yılmıyoruz. Sonunda çok büyük sıkıntıların olacağını bilsem de yine de geri dönmeyeceğim.”

BENİM İÇİN DE AÇLIK GREVİNDELER

Av. Baskın, devam eden açlık grevlerine dikkat çekerek, her şeyi bir bütün olarak okumak gerektiğini dile getirdi. Açlık grevinde olan insanların faşizme karşı bir başkaldırı içinde olduklarını vurgulayan Av. Baskın, açlık grevinde olan insanların büyük bir fedakarlık örneği sergilediklerinin altını çizdi. Avukat Eren Baskın, bir çok sessiz insanın bu fedakarlık karşısında utanması gerektiğini kaydederek, şöyle konuştu: "İktidarın bu baskısına, zulmüne karşı ne olursa olsun direnen insanlara çok büyük saygı duyuyorum. Beni hiç tanımayan birisi şu an benim için açlık grevinde. Bunu bilmemiz gerekiyor. Bunu bilip herkese anlatmamız gerekiyor. Bu konuda bilinci olmayan, duyarlı olmayan insanlara bunu görmesini sağlamamız lazım. Bu benim üzerime düşen bir görev. Ben bunun için uğraşıyorum. Hiç bilmediğiniz bir zindanda, bir mahpus açlık grevinde ve bedeni tamamen yok olmaya doğru ilerlerken, başka yine aynı zulmü görmüş; babasını, dedesini, akrabasını kaybetmiş birinin geride durmasını, sessiz kalmasını ben kabul etmiyorum. Bunun için herkesin buna ses çıkarması gerekiyor.”