Açlık grevindeki Karaoğlan şekeri ve suyu da keseceğini söyledi

Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nden sevk edilmek için açlık grevinde olan siyasi tutsak Hüseyin Karaoğlan’ı ziyaret eden ablası Fatma Karaoğlan, “20 kilo kaybeden kardeşim, talebi kabul edilmediği takdirde şeker ve suyu da keseceğini söyledi” dedi.

İnsanlık dışı koşulların dayatıldığı Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nden başka bir hapishaneye sevk edilmek isteyen siyasi tutsak Hüseyin Karaoğlan, 11 Eylül’den bu yana açlık grevinde. Kardeşini en son 8 Aralık Cuma günü ziyaret eden ablası Fatma Karaoğlan, ANF’ye konuştu.

Kardeşinin elinin artık kalem tutmadığına, her tarafı yara olan ağzından kan geldiğine işaret eden Karaoğlan, “Son görüşmemizde kardeşim sevk talebi kabul edilmediği takdirde şeker ve suyu da keseceğini söyledi” dedi.

UYUŞTURUCU BARONLARI DIŞARIDA, BUNA KARŞI MÜCADELE EDENLER İÇERİDE!

Uyuşturucu baronlarının ellerini kollarını sallayarak rahatça dolaştığı Türkiye’de uyuşturucu ve yozlaşmaya karşı mücadele edenler, haksız ve hukuksuz bir biçimde “örgüt üyeliği” kılıfı altında hapsediliyor. Bu hapsedilenlerden biri olan Hüseyin Karaoğlan, Alibeyköy’den Gazi’ye yoksul mahallelere kümelenen uyuşturucu çetelerine karşı mücadele ettiği için ömrünü hapishanelerde geçirdi, 19 Aralık Katliamı’nda da Ümraniye Hapishanesi’nde yaralandı.

‘UYUŞTURUCU ÇETELERİ VURDU, POLİS KAÇIRDI’

Her serbest bırakıldığında Hüseyin’in uyuşturucuya ve yozlaşmaya karşı mücadelesini sürdürdüğünü vurgulayan Karaoğlan, uyuşturucu çeteleri tarafından Nurtepe’de vurulduğunu ve bacağına platin takıldığını belirtti. Karaoğlan, kardeşinin henüz tedavisi bitmeden polisler tarafından mahalledeki kafeden kaçırılarak götürüldüğü ormanda işkence gördüğünü anlattı. O dönem onu her yerde aradıklarını belirten Karaoğlan, “Ormana götürüp kafasına silah dayamışlar, mezarını kazıyarak, feci şekilde darp etmişler. Tabii Gazi Mahallesi’ndeki kahvesinden onu aldıkları için çok tanık vardı ve gözaltına aldılar. Onu mahkemeye çıktığında gördük ve yüzü tanınmayacak haldeydi, gözleri darptan mosmor ve şişti” dedi.

‘BU HAPİSHANE TAM BİR MEZAR!’

Hüseyin’in, verdiği kararlarla çok tartışılan Akın Gürlek’in başkanlığını yaptığı mahkeme tarafından “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanıp 13 yıl hapis cezası aldığına işaret eden Karaoğlan, 2016’dan bu yana Silivri 9 Nolu’dan Bolu F Tipi’ne, Edirne F Tipi’ne sürekli sürgün edildiğine dikkat çekti. En son Maraş merkezli deprem sonrası 21 Mart 2023’te Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ne sürgün edildiğini belirten Karaoğlan, bu hapishanenin tam bir mezar olduğuna işaret etti. 20 yıldır kardeşini ziyaret etmek için o hapishaneden bu hapishaneye giden Karaoğlan, hiç bu kadar kötü koşullusunu görmediğini dile getirdi. Karaoğlan, şöyle konuştu: “20 yıldır hapishanelere gider geliriz, ama bu hapishanenin koşullarını gördüğümüzde şok geçirdik. Bildiğiniz bir kuyu. Sanki canlı canlı insanları mezara koymuşlar gibi. Açık görüşü bile kafes gibi bir yerde, seni izleyen kameralar, cam fanuslar ve gardiyanlar tarafından çevrelenen bir ortamda yaptık. Havalandırması olmayan tek katlı ve 1 kişilik tecrit hücresinde tutuluyor. Işık ve hareket alanı yok. İki kolunu yanlara açtığında duvarlara değiyor. Hareket ettiğinde ya duvarlara ya ranzaya çarpıyor. İnsan yüzü görmüyor. Kapı elektronik, muhatap yok. Kendi başına havalandırmaya gidiyor ve geri dönüyor. Orada da sadece 1 saat kalabiliyor. Hiç insan yüzü görmüyor. Zaten orada 5 ay kaldıktan sonra neredeyse yürümeyi ve konuşmayı da unutmuştu. Köpeği oraya bağlasan durmaz, yani canlı canlı mezara soktular.”

‘SON ÇARESİ AÇLIK GREVİ OLDU’

Kardeşinin dışarıyla da iletişim kurmasına izin verilmediğine dikkat çeken Karaoğlan, yazılan hiçbir mektubun kendisine ulaştırılmadığına, kendi yazdığı mektupların da gönderilmediğine ve kitap verilmediğine işaret etti. Hüseyin’in başka bir hapishaneye sevk edilmek için defalarca Adalet Bakanlığı’na, CİMER’e yazdığını ancak hiçbir cevap alamadığını belirten Karaoğlan, son çare olarak sesini duyurmak için 11 Eylül 2023’de açlık grevine başladı. Kardeşinin açlık grevine başlamasıyla hapishane yönetiminin görünmeyen yüzünün bir anda belirdiğini anlatan Karaoğlan, açlık grevinin 80’inci gününde havalandırma dönüşünde gardiyanların saldırısına uğradığını ve zorla 24 saat izlenen bir hücreye konulduğunu ifade etti. Karaoğlan, bununla da sınırlı kalmayan hapishane yönetiminin gün geçtikçe eriyen kardeşinin yanına bir de hiç tanımadığı ve sürekli sigara içen bir mahkumu verdiklerini anlattı.

‘ZAMAN GİDEREK DARALIYOR!’

Kardeşinin ziyaretine en son Cuma günü giden Karaoğlan, zamanın giderek daraldığına işaret etti. Kardeşinin 76 kilodan 55 kiloya indiğine dikkat çeken Karaoğlan şöyle konuştu: “Hüseyin’i ziyaret ettiğimde açlık grevinin 89. günündeydi. Morali iyiydi ama çok bitkindi. Ağrılardan oturamıyordu. Ağız içi hep yara olmuş. Şeker ve suyu alırken çok zorlandığını söyledi. Artık mektup yazamıyor çünkü kalem tutamıyor. Kas ağrılarından uyuyamıyor, ayakları şişiyor. Midesinde sürekli gaz ve yanma var. Ağzından ve idrarından zaman zaman kan geliyor. Onu öyle görünce gittim, idareyle bir daha görüştüm, onlar da otomatiğe bağlanmış gibi sevk konusunda bir şey yapamayacaklarını, Adalet Bakanlığı’na yazmak gerektiğini söylediler. Oysa ben Adalet Bakanlığı’na ve CİMER’e sürekli başvuruyorum, onlar ise bana, sevk için ailenin değil tutuklunun başvurması gerektiğini belirtiyorlar. İyi de Hüseyin’in yazdığı hiçbir mektup zaten gönderilmedi ve bugün de kalem tutamaz hale geldi. En son gördüğü işkence konusunda da suç duyurusunda bulunduk, ona da kovuşturmaya yer yok kararı verildi. Nereden baksanız hukuksuzluk ve zulüm.”

‘KARDEŞİM ÖLÜME TERK EDİLMESİN!’

Kardeşi Hüseyin’in, talepleri kabul edilmediği takdirde şeker ve suyu da keseceğini söylediğine dikkat çeken Karaoğlan, duyarlılık çağrısı yaptı. Kardeşinin hüküm özlü olduğunu ancak müebbet hapis almış tutsakların dahi tutulması kabul edilmeyecek koşullarda tutulduğunu vurgulayan Karaoğlan, “Sağlığı kritik aşamada ve kuyu gibi havasız bir hücrede sürekli sigara içen biriyle kaldığı için boğuluyor. Artık dayanamıyor ve talebi kabul etmediği takdirde şekeri ve suyu bırakmaya kararlı. Şu an diken üzerindeyiz, ne gecemiz ne gündüzümüz belli. Akşam uyuyamıyoruz. Canlı canlı mezara konulan kardeşimin ölüme terk edilmesini istemiyorum” vurgusunda bulundu.