AKP-MHP iktidarı, 2016 yılından bu yana seçmen iradesini gasp ederek belediyelere kayyum atıyor. 2016'da başlatılan ve 2019'daki yerel seçimlerin ardından devam eden kayyum atamaları, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra da devam etti. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) yönetimindeki 7 belediye ile CHP'li 2 belediyeye kayyum atandı.
Kayyum atamalarını ANF’ye değerlendiren DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya, şunları aktardı: "Karşılaştığımız durum yeni değil. AKP iktidarı, yerel seçimlerde yaşadığı büyük yenilgiden sonra sistematik bir şekilde kayyum pratiğini yine hayata geçirdi ve bugün Akdeniz Belediyesi ile sürdürüyor. Özelikle Kürt halkının iradesini yok sayan ve belediyelerimizi kriminalize etme pratiği söz konusu. Maalesef hiçbir soruşturması olmayan belediye eş başkanlarımız, 'gizli tanık' müessesesiyle çok hızlı bir şekilde soruşturmanın konusu edilerek kayyuma gerekçe haline getiriliyor. Bu, tamamen iktidarın yargıyı araçsallaştırdığı anti-hukuk uygulamalarından biridir. Bu durumu ne Kürt halkı ne de Türkiye'deki diğer halklar asla kabul etmiyor."
‘KAYYUMLAR BARIŞ SÜRECİNİ BALTALAR’
Kayyum atamalarının anti-demokratik uygulamaların bir parçası olduğunu ifade eden Adalet Kaya, şunları söyledi: "Biliyorsunuz, daha önce Mardin, Batman ve Halfeti'ye kayyum atanmasının ardından, parlamento çatısı altında kurullarımız ve eş genel başkanlarımızın ortaya koyduğu çalışmanın sonucunda muhalif partiler ortak bir kanun teklifi verdi. Var olan kanun teklifi, kayyum atamasına zemin hazırlayan OHAL kanunun değiştirilmesi yönünde verilmiş bir kanun teklifidir. Bu teklifin altında 10 tane muhalefet partisinin imzası var. Yapılması gereken, hızla bu yasal değişikliğin yapılması ve anayasaya uygun, hukuka uygun bir zemine geçilmesidir. Bu artık kabul edilemez.
Kayyum atadıkları her yerde halk, direnişle karşı durarak itirazını gösterdi. İktidar artık şunu çok iyi biliyor; artık toplumun rızasını kaybetti ve toplumsal anlamda artık bir karşılıkları yok. Bunu en son yerel seçimlerde de görmüştü. Yerel seçimlerden sonra, seçim sonuçlarından AKP iktidarının ders çıkaracağını düşünmüştük. Ne yazık ki, kayyum pratiğiyle görüyoruz ki bir ders çıkaramamışlar. AKP-MHP iktidarı, yaptıkları hiç bir politikada maalesef toplumsal rızayı üretmiyorlar. Bugün de tam Kürt sorunun demokratik çözümü gündeme gelmişken, buna ilişkin bir zemin oluşmuşken, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve özgürlüğünün koşullarının oluşması yönünde bir çalışma başlamışken, yeniden kayyum pratiğiyle aslında bu süreci baltalıyor."
‘DEMOKRASİ DARBESİNE KARŞI HERKES SES ÇIKARMALI’
Kayyum politikalarına karşı topyekûn bir mücadele hattının oluşması gerektiğine dikkat çeken Adalet Kaya, "Sadece sol ve sosyalist kesimlere değil, aslında Türkiye’deki bütün halklara bir çağrım var: Kürt halkının iradesine atanan kayyum, sadece Kürt halkını ilgilendirmemeli. Bugün görüyoruz ki Beşiktaş ve Esenyurt gibi, partimize ait olmayan belediyelere de kayyum atanıyor. Bu durumun yaygınlaşacağını görmeleri gerekiyor. Kayyum atamaları, Türkiye demokrasisi ve anayasasına yapılan bir darbedir. Biz bunu her yerde dile getiriyoruz. Türkiye’deki bütün kesimlerin bunu çok iyi bilmesi lazım. Bu durum aslında bir demokrasi mücadelesidir. Dolayısıyla bunun önüne geçecek bir itirazı örgütlemeleri gerekiyor. Bu nedenle herkesin ses çıkarması gerekiyor" diye konuştu.