Ahmet Şık: Böyle Savcı gazetecilikten suç çıkarmaya çalışıyor

Cumhuriyet gazetesi davasında savcının mütalaası ardından savunma yapan Gazeteci Ahmet Şık, “Nesnel bir gazetecilik var ama savcının bir suç çıkarma gayreti var” dedi.

Yeni Şafak gazetesinin hakkında yaptığı “Ahmet Şık Mihraç Ural'dan talimat aldı” haberine değinen Şık, “Devlet gelip bana bu adam seni öldürecek, diyor benim talimat almam mümkün mü? Ya sizin heyetinizden biri, ya kaleminizden biri ya da soruşturma savcılarından biri bu tetikçilere belge sızdırıyor. Böyle yargılama yapılmaz” dedi.

AHMET’İ İÇERDE TUTMA PLANI

İkinci duruşmada savunma yapan Ahmet Şık, yandaş medyanın hakkında yaptığı haberleri teker teker çürütüp, teşhir etti. Şık’ın savunmasından bölümler şöyle: “Kendisine tanınan yetki ve sorumlulukları kendi çıkarları için kullananlar her meslekte çıkıyor, keza medyada da çıkıyor. Asla bunlar içinde olmadım, olmayacağım da. Öyle olanlar da her ne kadar benimle aynı meslekte olsalar da ‘meslektaşım’ demedim, demeyeceğim. Çünkü bu mesleğe hakaret olur. (Savcı Hasan Yılmaz imzasıyla mahkemeye sunulan Karlov suikastıyla ilgili dosyayı hatırlatarak) Ben hakim ya da savcı olsaydım Hasan Yılmaz'a meslektaşım demekten utanırdım. Katledilen bir meslektaşınızla ilgili davaya konu olan şey bir telefon görüşmesi. Bununla terör örgütü yardımı suçlaması yöneltiliyor. Böyle bir suçlama yapılacaksa bunu bana yöneltmeniz gerekir. O gün bütün gün adliyedeydim. Hakim ve savcıların, meslektaşları rehin alınmışken nasıl adliyeden kaçtıklarını gördüm. O gün telefonla konuştum, gazetede de bu şekilde yer aldı. Fahrettin Kemal Yerli beni çağırdı, avukatımla odasına gittim. Gazetecilik faaliyetimi sorgulamak kimsenin haddi değildir dedim ve aynı ifademi tekrarladığımı söyledim. Cezaevine girdim, önümüze klasörler geldi. Ben örgüt propagandasından tutuklanmışken diğer arkadaşlarımın dosyasına dahil edildiğimi gördüm. Bunun da ‘Ahmet'i içeride tutma’ planı olduğunu anladım. Çünkü beni bu suçlamalarla tutuklu bırakamazlardı.

‘BİRİ TETİKÇİLERE BİLGİ SIZDIRIYOR !’

Sabah'ta yeni bir haber ‘Ahmet Şık'a Şok’. Çok da Şok olmuşum. Kim yazmış? Nazif Karaman. Bu daha önce de yapıldı. Daha önce Yeni Şafak'ın manşetiydim. Diyor ki ‘Ahmet Şık Mihraç Ural'dan talimat aldı’. Devlet gelip bana bu adam seni öldürecek, diyor benim talimat almam mümkün mü? Ya sizin heyetinizden biri, ya kaleminizden biri ya da soruşturma savcılarından biri bu tetikçilere belge sızdırıyor. Böyle yargılama yapılmaz. 8 Eylül tarihli bir polis yazısı var. Ahmet Şık'a ait Twitter hesabında yapılan incelemede ‘suç delili olarak değerlendirilebilecek...’ bir olasılıktan bahsediyor. Tweetimde Mert Altıntaş hakkında FETÖ soruşturması olup olmadığını sormuşum. Kaldı ki savcı, suikastı FETÖ'PDY yaptı diyor… O hala açık bir soruşturma, ya hukuk bilmiyor ya da ülke gündemini takip etmiyor.

‘SAVCININ BİR SUÇ ÇIKARTMA ÇABASI VAR !’

İran medyasından bir haber düşmüş, bunu duyurmuşum. Daha sonra bunun asparagas olduğu ortaya çıkmış, onu da duyurmuşum. Nesnel bir gazetecilik var ama savcının bir suç çıkarma gayreti var. Savcı floodumda sorular sorduğumu söylüyor. Ben gazeteciyim başka ne yapacağım. Dahası devletin yapması gerekeni yapıyorum. Kimse beni bununla FETÖ/PDY ile ilişkilendirme hadsizliğine girmesin. Hala diyorum, o zaman da dedim. Suikastçı Mert Altıntaş El -Nusracı olabilir ya da olmayabilir ama önemli olan polis olmasıdır. Bir cihatçı polis olabiliyor. Bunu sormayayım istiyorlar ki 15 Temmuz gibi olguları tartışmayalım. Ben bir gazeteci olarak bir konuyla ilgili şüphelerimi dile getiriyorum. ‘Askeri kendi halkını katleden darbeci; polisi, cihat sloganları atan suikastçı; yargısı iktidar sopası; medyası lağım ama yaşasın başkanlık’ demişim buna takmışlar. Nesi yanlış bunun. Ben böyle düşünüyorum ve böyle düşünmeye de devam edeceğim. Kamuoyu kendisiyle dalga geçildiğini düşündü ‘Ahmet Şık'a cemaatçi dediler’ diye ki iddianameden düştü bu. PKK ve DHKP-C olarak geçti. E peki bu 'FETÖ'nün suçunu perdelemeye çalıştığı’ ifadesini ne yapacağız? Bu suçlama PKK'ye mi DHKP-C'ye mi giriyor?”