Yerel seçimlerin ardından siyasetin gündemindeki ana başlıklardan biri, yeni anayasa. Bir süredir verilen “yumuşama” mesajları ve pozları ama bir yandan da AKP’nin devam eden hukuksuz uygulamaları “neyin” yumuşadığına ve değişeceğine dair büyük bir boşluk bırakıyor. Peki, AKP yeni bir Anayasa isteği için tüm partilerin kapısını çalıyorken tam olarak değişecek şey ne? Zira 2007, 2010 ve 2017’de yapılan Anayasa referandumları ile birlikte Anayasa’yı en çok değiştiren parti olarak AKP literatüre geçti.
1982 Darbe Anayasası olarak geçen anayasanın şimdiye kadar nasıl bir değişikliğe uğradığını ve de AKP’nin bunların ne kadarını yaptığına bakacağız.
DARBE ANAYASASI
Yürürlükteki Anayasa, “2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası” veya daha yaygın kullanımıyla “1982 Anayasası” 9 Kasım 1982’den bu yana geçerli. Bu Anayasa 12 Eylül Darbesi sonrasında askeri yönetimin emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış olduğu için “Darbe Anayasası” olarak da anılıyor. Darbe sonrası Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren, Anayasa'nın ilk üç maddesinin “değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin teklif edilemeyeceğini” dördüncü madde olarak taslağa ekletti ve 7 Kasım 1982’de yapılan referandum sonucunda Anayasa yüzde 91,37 oranında bir oyla kabul edildi. Ancak 7 kısım, 177 madde ve 16 geçici madde bulunan bu Anayasa, günümüze kadar 21 kez değişikliğe uğradı, bu maddelerden 58 tanesi hiç değişmedi.
2001’DEKİ EN KAPSAMLI DEĞİŞİKLİK
1982 Anayasası’nda 2010 referandumuna kadar tam 16 defa değişikliğe uğradı ve Anayasa'nın Başlangıç Metni ile birlikte toplam 83 maddesi değiştirildi. 2000’li yıllardaki ilk değişiklik AKP iktidara gelmeden bir yıl önce yapıldı. Bu değişiklik paketi 37 madde kapsamıyla şimdiye kadarki en kapsamlı değişiklik paketiydi. TBMM’de grubu bulunan 6 siyasi partinin de gönderdiği ikişer temsilci ile partiler arası Uzlaşma Komisyonu oluşturuldu. Uzlaşma Komisyonu'nun hazırladığı bu paket, oluşturulan özel komisyon tarafından aynen benimsenerek değişiklik teklifi haline getirildi. 3 Ekim 2001’de Türk meclisinde kabul edilen paket, 17 Ekim 2001 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 4709 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun” ile yapılan 2001 değişiklik paketinde, 1982 Anayasası'nın başlangıcı, 32 maddesi ve bir geçici maddesi değiştirildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 15 Ekim'de değişikliğin 33 maddesini onayladı fakat milletvekili ödenek ve yolluklarını düzenleyen 27. maddesini halkoyuna sunma kararı aldı. 2001 değişikliğiyle 82 Anayasası’nda 35 değişiklik yapıldı ve 82 Anayasası üzerinde yapılan en kapsamlı değişiklik paketi oldu.
O dönem yapılan değişiklikler şöyleydi: Milli Güvenlik Kurulu’na başbakan yardımcıları dâhil edildi; genel ve özel af ilanı için 3/5 oy oranı benimsendi; yabancılara dilekçe hakkı tanındı. Anayasa değişikliklerin iptali için Anayasa Mahkemesi karar yeter sayısı 3/5 olarak kabul edildi. Yakın zamanda HDP’ye de açılan ve kapatma yerine hazine yardımından yoksun bırakma olarak da kamuoyuna yansıyan değişlik de bu dönemde yapıldı. Anayasa Mahkemesi'nin parti kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilmesi öngörüldü. Yapılan değişlikle temel hak ve özgürlükler alanında, örneğin “ortadan kaldırmak, bozmak” gibi sert bir ifade ile hakkın kötüye kullanılması olarak açıklandı. Devlet ve kişiler tarafından hakkın kötüye kullanılmasının olabileceği ifade edildi; yani hakkın kötüye kullanılmasının öznesi değiştirildi.
AKP’NİN ANAYASA REFERANDUMLARI
AKP 2002’de iktidara geldikten sonra 2007’de yeniden değişikliğe gitti. Değişikliği halk oylanmasına; yani referanduma götüren AKP, ilk olarak Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesini ve seçilen kişinin en fazla 2 defa seçilmesi şartını oylattı. Cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıldan 5 yıla indirilmesi ve cumhurbaşkanlığı seçiminin, görev süresi bitmeden önceki 60 gün içinde tamamlanması, genel seçimlerin 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılması, TBMM'de, seçimler dâhil tüm oturumların 184 milletvekiliyle açılması gibi değişiklikler oylandı. Paket yüzde 68,95 oy oranı ile kabul edildi.
Bu döneme özellikle Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin dolması öncesi değişiklik paketinin sunulması üzerine yaşanan krizler, "Cumhuriyet Mitingleri" damgasını vurdu. Yine cumhurbaşkanlığı için 367 yeter sayısı tartışmaları da o dönem 354 sandalyeye sahip AKP hükümetini zora soktu. AKP’nin iki turlu oylamada yapılan seçime Abdullah Gül’ü aday gösterdi fakat yeter sayı sağlanamadı. Genel Kurmay Başkanlığı’nın sitesinden yaptığı açıklama da, o dönem “e-muhtıra” olarak tüm bu tartışmalara eklenmişti ki AKP erken seçim ilan etti. Fakat seçim öncesinde iki defa veto hakkı olmayan Sezer, değişikliği halk oylamasına sundu ve değişiklik kabul edildi.
AKP 2010’da ise “Darbe Anayasası’nı değiştireceğiz” diyerek bir referanduma daha gitti. 26 maddelik anayasa değişikliği paketi Mayıs 2010'da Meclis’ten geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından halkoyuna sunuldu. Bu maddelerden biri de geçici 15. maddenin kaldırılmasıyla ilgiliydi. Bu maddenin kaldırılmasıyla 12 Eylül Darbesi ile ilgili iddia edilen suçların zaman aşımına uğrayıp uğramayacağı konusu tartışmaya açıldı. Değişiklik paketinde ayrıca Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısıyla ilgili düzenlemelerin yanı sıra Kamu Denetçiliği Kurumu'nun (ombudsmanlık) kurulması, YAŞ ve HSYK’nın ihraç kararlarının yargı denetimine açılması ile askeri yargının görev alanının daraltılmasını öngören değişiklikler bulunuyordu.
Bu dönemde AKP’ye Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi destek verirken CHP, MHP ve sol-sosyalist partiler hayır oyu kullandı. 2008'de kurulan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ise referandumu boykot etti. O dönem BDP Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş, partisinin tutumunu şöyle açıklıyordu: "Bu kandırmaca Anayasa değişikliğine karşı oy kullanmayacağız. Oy kullanmayıp bu rejimi boykot ettiğimizi göstermek istiyoruz. Yeni bir anayasada kim özgürlük istiyor, kim ana dilde eğitim görmek istiyor, hangi öğrenciler parasız eğitim istiyor; bunu herkes görecektir."
2010 referandumundaki halk oylaması sonucunda değişiklik paketi yüzde 57,93 evet ile onayladı. Bu oylama Türkiye siyasetinde önemli kırılmalara yol açtı. AKP’nin konjonktür gereği giydiği demokrasi elbisesi ise 2013’teki Gezi direnişi, daha sonrasında 2015’te ilk kez, tek başına iktidar olmayı kaybetmesiyle dar gelmeye başladı. 2016 yılında ise ülke, darbe girişimi ile iki yıl süren bir OHAL sürecine girdi. OHAL devam ederken AKP başka bir Anayasa değişikliğine daha soyundu. Bu defa parlamenter sistemin değiştirilip Başkanlık sistemine geçiş için bir Anayasa değişikliği gerekliydi.
2017 BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİŞ
“Başkanlık Sistemi” ilk kez o dönem Adalet Bakanı olan Cemil Çiçek tarafından 2005’te dillendirilmiş bu sistem Erdoğan tarafından da kabul görmüştü. Aradan geçen 12 yılın ardından en kritik Anayasa değişikliği tam da bu sistemi inşa etmek üzerine yapıldı. İlk başta AKP ve MHP vekilleri 21 madde için değişiklik önerisi ve imza toplamak için bir araya geldi. Daha sonra önerilen 21 maddeden üç maddenin tekliften çıkarılmasına karar vererek önerilen madde sayısını 18'e düşürdü. Meclis Anayasa Komisyonundaki görüşmelerin tamamlanmasının ardından 18 maddelik değişiklik için meclise geldi ve iki turlu oylama ile paket meclisten geçirildi. Fakat onaylanan değişikliğin doğrudan yürürlüğe girmesi için gerek olan 367 barajının altında kaldı. Bunun üzerine Anayasa değişikliği, 16 Nisan 2017'de yapılan referandumdan çıkan yüzde 51,41 Evet ile yüzde 48,59 Hayır oyu sonucunda onaylandı.
İlk olarak Başkanlık Sistemi olarak anılan sistemin adı daha sonra AKP tarafından “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” olarak değiştirilirdi. 18 maddeyle kabul edilen paketteki önemli maddeler şöyleydi: TBMM’deki koltuk sayısı 550'den 600'e yükseltildi. Milletvekili seçilme yaşı 25'ten 18'e indirildi. Bağımsız olduğu zaten belirtilen mahkemeler için ayrıca "tarafsız" ibaresi eklendi. Meclis seçimleri için süre dört yıldan beş yıla çıkarıldı. Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin beş yılda bir aynı gün yapılması kararlaştırıldı. Meclisin, bakanları ve hükümeti denetleme yetkisi ile Bakanlar Kuruluna belirli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma hakkı verme yetkisi kaldırıldı. Cumhurbaşkanının veto ettiği kanunun meclis üye tam sayısının salt çoğunluğuyla (301) kabul edilebileceğine karar verildi.
Önemli değişikliklerden, özellikle Erdoğan’ı “tek adam” yapan maddeler ise şunlardı:
- Cumhurbaşkanı hem devletin hem de hükûmetin başı ilan edilerek başbakanlık kaldırıldı. Yardımcılarını ve bakanları atayıp görevlerine son verme yetkisine sahip oldu. Kendisine anayasa değişikliği yapan kanunları gerekli görürse halkoyuna sunma ve yürütmeyle ilgili konularda "cumhurbaşkanlığı kararnamesi" çıkarma yetkisi verildi. Ayrıca cumhurbaşkanının dört yıllık üniversite mezunu olması şartı değiştirilerek "yükseköğrenim yapmış" olması şartı getirildi.
- Cumhurbaşkanının bir suçtan dolayı sorgulanabilmesi için meclisteki milletvekili tam sayısının beşte üçünün oyunun gerektiği şartı getirildi. Ayrıca cumhurbaşkanının Yüce Divan'a gitmesi için tam sayının üçte ikisinin sağlanması kararlaştırıldı.
- Cumhurbaşkanının kendisine ve meclisin üye tam sayısının beşte üçüne seçimleri yenileme hakkı verildi.
- Cumhurbaşkanına olağanüstü hâl ilan etme yetkisi ve meclise bunu onaylama, süresini uzatma veya kaldırma yetkisi verildi.
- Cumhurbaşkanı, üst düzey kamu görevlileri atamalarına ilişkin usul ve esasları belirleme hakkına sahip oldu.
- Cumhurbaşkanı, merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş, görev, yetki ve sorumluklarını düzenleme hakkını elde etti.
- Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı "Hâkimler ve Savcılar Kurulu" olarak değiştirildi, üye sayısı 22'den 13'e, daire sayısı üçten ikiye düşürüldü. Kurulun dört üyesinin cumhurbaşkanı tarafından, yedi üyesinin meclis tarafından atanmasına karar verildi. Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın kuruldaki üyeliği değişmedi.
YENİ ANAYASA NE GETİRECEK?
Günümüze gelindiğinde AKP, 177 maddelik Anayasanın 30’u aynı maddelerde olmak üzere toplam 134 hükmünde değişikliğe imza attı. Peki, şimdi değişecek olan ne? Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum ise sanal medyadan paylaşım yaparak, 1982 Anayasası’ndan 103 maddenin temel yapılarını koruduklarını belirtip, “1982 Anayasası zaten neredeyse tamamen değişti, yeni anayasa hedefi gereksizdir” görüşü tam bir ezberdir ve tamamen dayanaksızdır” diyor.
BBC Türkçe’nin 2023 Haziran ayında hazırladığı habere göre ise, AKP ve MHP iki aşamalı bir değişiklik çerçevesi hazırlıyor. İlk aşamada Kemal Kılıçdaroğlu ve Erdoğan arasında polemiğe dönüşen başörtüsünü anayasal teminat altına almak var. Tabii bu haberin üzerine yerel seçimde iktidarın istediği sonuçları alamaması gibi bir durumun da geçtiğini belirtmek gerek. Ama haberde ikinci aşama olarak 2012’de uygulanan siyasi partilerin eşit temsille yer aldığı “anayasa uzlaşma komisyonu” gibi bir uzlaşma zemini arayışının gündeme gelebileceği belirtiliyor. Şimdilerde kamuoyuna yansıyan ve “yumuşama” adı verilen turlarına bakılırsa AKP ile MHP ilk aşamayı başlatmış görünüyor. Bu ikinci aşamada bir “yeni sivil anayasa” hedefi var.
Peki, çalışma hayatını birleştirecek ve iş yaşamında ciddi bir güvencesizliği getirecek bir iş hukuku yasa taslağı çalışması ve de Medeni Kanun’u tamamen ortadan kaldıracak, kadınların tüm haklarına saldıran bir yasa taslağı da ortadayken Anayasa ile ne değişecek? AKP AİHM, Anayasa Mahkemesi kararları ve bizzat Anayasa Maddelerindeki bireysel hak ve özgürlükleri güvence altına alan maddeleri tanımıyorken Anayasa’da yapılacak yeni bir değişiklik halkın ihtiyaçlarını ne kadar karşılayacak? Kamuoyu ve siyaset aktörleri, önümüzdeki günlerde bu soruları daha sık tartışıyor olacak.