Alevi pirleri ve din alimleri: Abdullah Öcalan özgür olmalı

Alevi pirleri ve din alimleri, "Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü bir an önce sağlanmalı" dedi.

Alevi pirleri ve din alimleri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecride karşı Beyoğlu’nda bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi’nde açıklama yaptı. Toplantıya çok sayıda Alevi piri ve din alimi katıldı.

Din Alimi Bedrettin Günay, İsrail’in Filistin’e dönük saldırılarına dikkat çekerek, sivillerin katledilmesine tepki gösterdi. Günay, "İsrail'i zalimlikle suçlayan, mazlum Filistin halkının yanında olduğunu iddia eden mevcut Emevi zihniyetli iktidar ve devlet aklı, varlığını inkar ettiği Kürtlere dönük çok yönlü savaş politikalarını derinleştirmektedir" dedi. Günay, "sistemin makul yurttaşı olmayan" Kürtler ve Alevilere dönük ötekileştirici politikalarla insanlık suçu işlendiğini belirtti.

İŞGAL SALDIRILARI

Günay, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara işaret ederek, "Kürtler üzerinde savaş politikalarını devam ettiren, Kürtçe vaaz ve hutbeyi yasaklayan, Kürtçe hutbe veya Kürtçe mevlit okuyan Kürt alimlerini tutuklayıp yargılayan, matbu 44 ciltlik İslam Ansiklopedisinde Kürtler maddesini sümen altı eden, Alevilerin ibadethanelerini kabul etmeyen ‘İslamcı iktidarın’ yolu ile Hz. Muhammed’in yolu taban tabana zıt değil midir" diye belirtti.

İktidarın “zulüm ve haksızlıklarını din ile saklayamadığını" söyleyen Günay, barış ve adaletin olmadığı bir yerde İslam ve insanlıktan bahsedilmeyeceğini vurguladı. Günay, kendisini Müslüman olarak gören tüm kesimlerin mazlumların yanında yer alması gerektiğini vurgulayarak, "Zulme karşı bütün farklıların bir arada yaşama hakkı ile birlikte yaşamı örmeliyiz. 'Yol birdir, sürek bindir' düşüncesiyle yolumuzu barışa çerağ olmalıyız” diye kaydetti.

'SESSİZ KALAN İSLAMİ OLAMAZ'

Cezaevlerindeki hak ihlalleri, hasta tutsakların bırakılmaması ve cenazelere dönük saldırılara tepki gösteren Günay, "Mezarların tahrip edilmesine, ölmüş bedenlere işkence edilmesine sessiz kalan, hatta onay veren bir icra kurumuna ‘İslami’ demek mümkün değildir. Cansız bedenlerin posta ile ailelere gönderilmesi veya kolilerde ailelerine verilmesi vicdansızlık değil midir?” diye sordu.

İMRALI TECRİDİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin hukuki, siyasi, vicdani ve ahlaki olmadığını vurgulayan Günay, Kürt sorununun çözümü ve Ortadoğu'daki sorunların çözümü için Abdullah Öcalan'a işaret etti. Günay, şunları söyledi: “Sayın Abdullah Öcalan, sıradan bir şahsiyet değildir. Milyonlarca insanın kendine irade olarak tariflediği ve milyonlarca insanın Sayın Abdullah Öcalan’ın özgür olması için eylem ve etkinlikler düzenlediği bir bilgedir. Sayın Abdullah Öcalan, felsefesi, düşüncesi, bütün işkence ve tecrit sistemine rağmen her fırsatta barışı ifade eden, barış çabasını dile getiren bir felsefedir. Yine bugün Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar edilmesi meselesinin bir boyutu da tecrittir. Kürt sorununun mutlak çözümünün muhatabı da Sayın Abdullah Öcalan’dır. Bizler Sayın Abdullah Öcalan’ın Türkiye’nin demokratikleşmesi, Ortadoğu'nun demokratikleşmesi ve özgürlüğün inşası için olmazsa olmaz olduğunu ifade ediyoruz ve her fırsatta Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün bir an önce sağlanması gerektiğini söylüyoruz.”

İmralı'da tecridinin kaldırılmasını isteyen Günay, "Türkiye ve Ortadoğu'daki savaşların ve iç çatışmaların sona ermesi için Öcalan ile görüşme sağlanmalıdır. Sayın Öcalan’ın çoklu krizlere ve Kürt sorununa dönük somut çözüm önerileri var. Buna inanıyoruz. Bir an önce başvurulara cevap verilmelidir. Üst üste disiplin cezaları verilmesi hukuki olarak kılıf uydurmaktır. Kürt halkı Sayın Abdullah Öcalan’a olan yaklaşımı, milyonlarla, 8 Mart ve Newroz meydanlarında çok net ifade etmişti. Sayın Öcalan özgür olmadan halklar özgür olamayacak, Türkiye ve Ortadoğu’ya demokrasi gelmeyecektir. Ekmek ve su kadar önemli olan barışı için herkesi barışın inşa etmeye ve duyarlı olmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

Alevi Piri Hüseyin Esen ise, “Zalime sessiz kalan onun suç ortağıdır” dedi. Esen, "Bu durum bizim hayatımıza yansıyor. Çünkü birçok şey sıradanlaşıyor. Filistin’de birçok insanın yaşamını yitirdiğini gördük. Bugün bizim topraklarımızda da Kürtler, haklarını istedikleri için ana dilde eğitim hakkı istedikleri için zulüm görüyorlar ve inkar ediliyorlar. Eğer bu sorun zamanında çözülmezse tıpkı Filistin ve İsrail arasındaki savaşın çıkmazına sürüklenecek. Onun için bize düşen barışı seslendirmektir” dedi.