GÖRÜNTÜLÜ

Almanya’ya Kürt göçü: Ötekinin ötekisi olmak

Büyük umutlarla Almanya’ya gitmek için yola çıkan Kürtler, göç yollarında düşmanca pratiklere maruz kalıyor. Göç yolunu aşıp Almanya’ya ulaşınca da burada hem devlet organlarının hem de diğer göçmen gruplarının saldırısına uğruyor.

ALMANYA'DA GÖÇMENLER

Son yıllarda dört parça Kurdistan’dan Avrupa’ya ve kuzey Amerika ülkelerine (ABD ve Kanada) yoğun bir göç yaşanıyor. Yüz binlerce insan ülkelerini terk ederek yeni bir yaşam alanı arayışına giriyor. Türk devletinin ve ona bağlı çetelerin işgal ve saldırıları nedeniyle Rojava’dan, Başûr’dan;  İran ve Türkiye’de ise devlet baskılarından dolayı Rojhilat ve Bakur'dan binlerce Kürt, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine yasal veya yasa dışı yollardan göç ediyor.


Siyasi ve ekonomik açıdan ‘özgürlükçü’ olduğu belirtilen bu ülkelere gitmek için çaba gösteren Kürtler, bireysel olarak hayatlarını idame ettirebilecek mali yardım, barınma ve tıbbi bakımlarının garanti edilmesi beklentisinde oluyor. Ancak gerek göç yolunda gerekse vardıkları ülkelerde ölüm dahil birçok sorunla karşılaşıyorlar.

Bu yazı, özellikle Almanya örneği üzerinden, Kurdistan’dan Avrupa’ya politik ve ekonomik nedenlerle göç eden mültecilerin maruz kaldığı uygulamalara odaklanacak.

ALMANYA’DA İLTİCA BAŞVURULARINDA GÜNCEL DURUM

Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) verilerine göre, Almanya Şubat 2024'te 19 bin 494 sığınma başvurusu aldı; bu yıl şimdiye kadar 47 bin 90 sığınma başvurusu yapıldı. Federal Ofis, bu yıl içinde 54 bin 705 iltica prosedür hakkında (kabul-ret-ülkeyi terk vb) karar verdi.

Ocak-Şubat 2024 döneminde toplam 50 bin 779 kişi Almanya'ya iltica başvurusunda bulundu. Geçen yılın aynı dönemiyle (54 bin 333 ilk başvuru) karşılaştırıldığında bu rakam, yüzde 13.3'lük bir düşüşe işaret ediyor. 2024 yılında ilk kez yapılan başvuruların 2 bin 786'sı Almanya'da doğan bir yaşın altındaki çocuklar için yapıldı. Almanya’ya en çok başvuru yapılan ülkeler sıralaması ise Suriye, Türkiye, Afganistan, Irak ve İran şeklinde. Ocak-Şubat döneminde Suriye’den 14 bin 24, Türkiye’den 7 bin 649, Afganistan’dan 6 bin 679, Irak’tan bin 849, İran’dan ise bin 261 kişi ilk iltica başvurusu yaptı.

Öte yandan BAMF verilerine göre, 252 bin 422 kişi Almanya’ya gelip iltica başvurusu yaptı. Takip eden 2023 yılında ise yüzde 28,6 artışla toplamda 324 bin 636 kişi Almanya’ya iltica başvurusu yaptı. İltica başvurusunda Suriye yüzde 31,2 ile birinci sırada yer alırken, Türkiye’den gelip iltica başvurusunda bulunanların oranı, genel sayı içerisinde yüzde 19,1 ile ikinci sırada yer alıyor. Bunları Afganistan, Irak ve İran’dan gelen mülteciler oluşturuyor. Ayrıca 2023 yılında iltica başvurusunda bulunanların yaş kategorisi incelendiğinde 18-35 yaş aralığında yer alan ilticacı sayısı yüzde 51, 1 ile tüm ilticacıların yarısından fazlasını oluşturuyor. Yani genç nüfus ilk sırada.

Almanya Federal Göç ve Mülteciler Dairesi verilerinde mültecilerin etnik kimliğine ilişkin bir veri bulunmuyor. Veriler ülke kategorisi üzerinden açıklanmış. Ancak bu veriler dikkate alındığında Afganistan hariç, Suriye, Türkiye, Irak ve İran’dan gelen mültecilerin genel toplamında Kürtlerin ilk sırayı oluşturduğunu iddia etmek zor değil. Zira her dört ülkede de Kürtler devletlerin bombardımanı, SİHA saldırısı, gıda ve ilaç ambargosu, idam tehdidi vb. baskılarına maruz kalıyor.

GÖÇ YOLUNDA KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER 

Devlet baskısından kaçan mülteciler zorlu şartlar ile karşılaşıyor. Özellikle Kurdistan’dan gelen mülteciler ya denizde ya karada çok kötü koşullarda göç yolunda ilerliyor. Türkiye-Yunanistan sınırı, Akdeniz, Polonya-Belarus, Bosna Hersek-Macaristan-Polonya-Çekya sınırı gibi birçok sınır bölgesinde ilerleyen mültecilere devletler insan olarak bakmaktan öte mücadele edilmesi gereken bir “düşman” gözüyle bakıyor. Bu “düşman” gözüyle bakılan mültecilik içinde kadının konumu ayrıca önem arz ediyor. Göçün kendisi zor olmakla beraber kadınlar açısından daha da zor.

Prof. Neşe Özgen, kadınların göç yolunda maruz kaldıkları uygulamaları açıklarken şunları belirtiyor: “Kadın bir mal olarak görülmeye başlanıyor göç yolunda. Bence bu çok önemli. Bu mal olarak görülme, onu insan olma halinden soyutluyor, insan haklarından soyutluyor; satın almadan, tacize, tecavüze kiralanmaktan, ev kölesi olarak çalıştırılmaya, bütün haklarından yalıtmadan bir bedene kadar indirgenmeye giden sürece, bu mal haline gelme kavramı anlatabilir. Aslında bu kavram da değil; bu bir yapı. Dolayısıyla aslında insan haklarından söz ederken kadınların ve mülteci kadınların insan haklarından özel olarak söz etmemiz gerekiyor.” 

ALMANYA’DA YABANCI DÜŞMANLIĞI ARTIYOR

Almanya’ya gelip iltica başvurusunda bulunan Kürtler hem Almanya’daki aşırı sağın artışından muzdarip hem de diğer mülteci ve yabancı grupların ırkçı saldırısına maruz kalıyor. Almanya’da göç, ülkenin yabancı düşmanlığını göstermesi açısından bir turnusol kağıdı görevini görüyor. Kasım 2023’te Potsdam kentinde aşırı sağcı ve faşist AfD partisi milletvekilleri, iş insanlarının yer aldığı toplantının detayları basına yansıyınca yabancı düşmanlığının boyutları da deşifre oldu. Mülteci düşmanlığı AfD’nin oy artışında kendisini gösterdi. Ancak vatandaşlık alan yabancıların da Almanya’dan gönderilmesinin planlanması, aşırı sağın hedeflerini de ortaya koydu. Aşırı sağın yükselen trendi, en çıplak haliyle kamplarda ve yabancı polis merkezlerinde mülteci karşıtı pratiklerde, iltica başvurularının sürüncemede bırakılmasında, ailelerin birbirinden uzak yerlerdeki kamplara yerleştirilmesinde, mültecilerin iş ve işlemlerinin geciktirilmesinde görülüyor. 

Örneğin, Potsdam Verder Havel’de bulunan yabancılar polisinde işlem gerçekleştirmek isteyen mülteciler yaz-kış sabahın erken saatlerinde sırada bekletilirken, açık tenli bir Alman sıra beklemeden işlemini yapması için içeri alınıyor.

Aşırı sağcıların ve faşistlerin yabancı düşmanlığına ek, ülkedeki yabancıların Kürtlere karşı düşmanlıklarına hatta Kürt-karşıtı ırkçılığa tanık olunmaktadır. Nitekim akademisyenler Çinur Ghaderi ve Esther Almstadt, yıllardır Almanya’da yaşayan Kürtler ile ilgili “Bu grup hakkında neler biliniyor? Almanya'da ırkçılıkla ilgili ne gibi deneyimleri var ve medya Kürtleri nasıl haberleştiriyor?” soruları bağlamında MEDIENDIENST için bir rapor hazırladı. Araştırmanın ilk bulguları ise dikkat çekici. Bu araştırmaya katılanların tamamı Almanya'da Kürtlere yönelik ırkçılık ve ayrımcılık deneyimleri olduğunu bildirmiştir. Kürtler ve deneyimleri Almanya'da büyük ölçüde görünmez kalmaktadır.

Alman ana akım medyası, Almanya'daki Kürtleri en çok suç ve şiddetle bağlantılı olarak haberleştirmektedir. Yaşananlar ise kamplarda Kürt mültecilerin maruz kaldığı uygulamaları gözler önüne sermektedir. Örneğin, geçtiğimiz yılın sonunda Almanya'nın başkenti Berlin'deki eski havalimanı alanına inşa edilen Tegel kampında Kürt mültecilere ırkçı saldırı düzenlendi. Saldırı, “Kafir Kürtler, Kürtleri istemiyoruz" şeklinde ırkçı söylemlerle yapıldı. 6 Kürt mültecinin yaralandığı olay sırasında kampın güvenliğini sağlayan Arap güvenlikçiler de Kürt mültecilere saldırdı. Duhok’tan Almanya’ya gelip iltica eden Dara Dildar, Mart 2024’te bir çete tarafından öldürüldü. Kürtlerin iltica başvuruları gerekçesiz uzatıldığından son bir yıl içinde Almanya’nın farklı kentlerindeki kamplarda intihar vakaları yaşandı. Son bir yılda Amedli Mehmet Siat Polat ve İrfan Koçer,  Cizîra Botanlı Gökhan Kumek ve intihar olduğu iddia edilen ancak aydınlatılmayan Kızıltepeli Hogir. A’nın ölümleri yaşandı.

KAMPLARDA İNTİHAR VAKALARI YAŞANIYOR

Almanya’ya 2013’te gelip sığınma başvurusunda bulunan Amed-Sûr’lu 7 çocuk babası Mehmet Sait Polat, kaldığı Erfurt kentindeki kampta yaşamına son verdi. Kassel’deki bir kampta kalan 35 yaşındaki Gökhan Kumak, Cizîra Botan'dan gelmişti. Kaldığı kampın idaresinin uygulamaları, iltica sürecinin sürüncemede kalması ve yaşadığı sorunlar nedeniyle intihar etti. Eşi ve çocuklarıyla Almanya’ya gelip iltica başvurusunda bulunan İrfan Koçer’i Alman iltica makamları eşi ve çocuklarından ayrı bir kampa yerleştirdi. Ailenin aynı kampta kalma başvurusu kabul edilmedi. Almanya’nın Neu-Ulm’a bağlı Nersingen bölgesinde bulunan bir iltica kampında zorunlu tutulan İrfan Koçer, bu sürecin uzaması üzerine intihar ederek hayatına son verdi.

Almanya’daki Kürt mültecilerin intihar olaylarında kuşkusuz en dikkat çekici olanı, Qoserli Hogir A’nın intiharı oldu. Mêrdîn Qoser'den gelen Kürt göçmen Hogir A.’nın çürümeye yüz tutmuş cesedi, 4 Kasım’da Kusel mülteci kampının spor salonunun arkasında asılı halde bulundu. 25 yaşına girecek olan Hogir A., 13 Şubat 2023’te siyasi nedenlerle Almanya’ya geldi ve Kaiserslautern’e yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Kusel yakınlarındaki “Sığınmacı Kabul Merkezi’ne” yerleştirildi. Hogir A’nın yerleştirildiği bu tür kamplar, genellikle kentsel yaşam alanlarından uzakta izole konumdadır. Kusel’de yüzlerce kişi eski bir askeri kışlada ve onun bitişiğindeki ormanlık alandaki spor salonunda tutuluyor. Kusel’deki mülteci kampının (güvenlik, temizlik, yemek vb.) işletmesi (özel sektörden) Serco şirketine ait. Serco, mülteci kampındaki kötü koşullar ve hatta bir dizi “intihar ve kendine zarar verme” olayları nedeniyle defalarca uluslararası basında manşetlere çıktı. Hogir, kamptaki kötü barınma koşulları ve kişiyi psikolojik sorunlara, strese sürükleyecek şekilde üst üste yapılan oda değişiklikleri hakkında, yine güvenlik personelinin taciz ve saldırılarına dair defalarca şikayette bulundu. Hogir, maruz kaldığı uygulamaları kamp yönetimine iletmek istedi ancak edinilen bilgilere göre şikayetleri tercümanlar tarafından, “kampın itibarına zarar vereceği” gerekçesiyle kamp yönetimine iletilmedi. Babası, tercümanların, oğlunu “kuruma leke sürmemesi” yönünde uyardığını, buna karşılık Hogir’in “Bana bir şey olursa sorumlusu sizsiniz” dediğini basınla paylaştı.

Kürtlerin Almanya’da örgütlü ırkçılığa maruz kaldığına bir diğer örnek ise, Şefik Kazıcı olayı. 7 Mayıs 2024’te Sachsen eyaletinin Zwickau şehrinde kampta kalan 2003 doğumlu Şefik Kazıcı’ya saldıran bir Arap mülteci, 4 bıçak darbesiyle Kazıcı’yı yaraladı. Kamp görevlilerin yakınında gerçekleşen bu saldırı sonrası olay yerine ambulans çağrılsa da, Şefik Kazıcı için herhangi bir koruma tedbiri alınmadan tekrar aynı kampa yerleştirilmek istendi. Saldırgan ise hala yakalanmadı.

Kürtlerin Almanya’da maruz kaldığı ırkçılığa karşı 2023 yılı sonunda kurulan Kürt Karşıtı Irkçılık Bilgi Merkezi (Informationsstelle Antikurdischer Rassismus-IAKR) kurucusu Civan Akbulut, Kürtlerin en çok NRW eyaletinde ırkçı pratiklere maruz kaldığını belirtiyor. Akbulut, “NRW’de var olan büyük Kürt topluluğu, bu eyalete kendi kültürü ile büyük bir kültürel zenginlik sunuyor. Ben bütün hayatımı bu eyalette geçirdim ve kendimi buraya ait Kürt- Alman olarak tanımlıyorum. Buna rağmen var olan ve konuşulması gereken sorunlar var. Artan bir Kürt karşıtı ırkçılığın olduğunu seziyorum ve bu sadece bu eyalet için geçerli olmasa da en çok burada arttığını söyleyebilirim. Bu artışın farklı sebepleri var. Kaldığım şehir Essen, AKP’nin en güçlü olduğu şehir. Bir nevi AKP’nin kalesidir. Tarihsel olarak Bozkurt hareketi ve İslamcı Arap milliyetçileri her zaman burada güçlüydü. Fakat Rojhilat’ta gerçekleşen Jin Jiyan Azadî devriminden sonra İranlı monarşistler demokrasi karşıtı dünya görüşü ile Kürt karşıtı ırkçılığa yoğun bir destek sunuyor. Tabii ki Alman siyasetinin de sağa kaymasını ve AfD’nin güçlenmesini göz ardı edemeyiz çünkü saydıklarımın aralarında en büyük tehlikeyi bu teşkil ediyor” diyor.   

Son olarak Kürtlerin maruz kaldığı uygulamalar hakkında bilgisine başvurmak istediğimiz mülteciler ile ilgili online danışmanlık yapan pena.ger adlı kolektif, “Avrupa’ya ve Almanya'ya üçüncü dünya ülkelerinden gelen mültecilerin buralardaki koşulları ve onlara yapılan muameleler maalesef çok kötü. Göç danışmanları olarak bu alanda uzun süredir çalışıyoruz ve kısıtlayıcı göç politikasının farkındayız” açıklamasında bulundu.

Sonuç olarak büyük umutlarla Almanya’ya ulaşmak amacıyla yola çıkan Kürtler, göç yolunda düşmanın politikalarına ve pratiklerine maruz kalıyor. Göç yolunu aşıp Almanya’ya ulaşan Kürtler burada hem devlet organlarının hem de diğer göçmen gruplarının saldırı, yasa dışı, keyfi uygulamalarına uğruyor. Aile fertlerinin farklı kamplara yerleştirilmesi, iltica prosedürünün diğer göçmen gruplarına göre daha uzun sürmesi ve ret kararları, Kürt mültecilerin farklı arayışlara girmesine neden oluyor. “Kürt Mülteci” ve “Almanya” terimlerinin online aramalarda en çok intihar ve saldırı olaylarıyla sonuçlanması, Kürt mültecierin Almanya’da yaşadıklarını da özetlemektedir.