Ankara Katliamı davası AİHM’e taşınıyor
10 Ekim Ankara Katliamı’nı AİHM’e taşıyacaklarını belirten dava avukatlarından İlke Işık, bunun sorumluların yargılanması meselesindeki ilk başvuru olacağını söyledi.
10 Ekim Ankara Katliamı’nı AİHM’e taşıyacaklarını belirten dava avukatlarından İlke Işık, bunun sorumluların yargılanması meselesindeki ilk başvuru olacağını söyledi.
AYM’nin 10 Ekim Ankara Katliamı’na dair kararına tepki gösteren avukat İlke Işık, “Kamu görevlerinin sorumluluğu ve devletin dahli olduğu katliamlardaki bu koruma zırhına ilişkin bir cezasızlık pratiği var. Bir yeni karar daha; hem de Anayasa Mahkemesi üzerinden eklendi” dedi.
Anayasa Mahkemesi (AYM) 10 Ekim Ankara Katliamı’nda sorumluluğu olan emniyet müdürlerine ilişkin yapılan başvuruyu “kabul edilemez” diyerek geri çevirdi. Anayasa Mahkemesi, 2016’da Mülkiye müfettişlerinin, dönemin Ankara Emniyeti amirleri için “katliamda sorumlulukları olduğu için haklarında ceza soruşturması başlatılmalı” dediği raporuna karşın kamu görevlileri hakkında soruşturmaya izin vermeyen Valiliği ve soruşturma açmayan Ankara Savcılığını haklı buldu. AYM’nin 9 ayrı başvuruyu birleştirerek bağladığı kararı ANF’ye değerlendiren dava avukatlarından İlke Işık, artık uluslararası yargı aşamasına geçildiğini söyledi.
ANAYASAYA AYKIRILIK GÖRMEDİM, DEMİŞ OLDU
Avukat İlke Işık, AYM’nin tam olarak nasıl bir karar verdiğini şöyle izah etti: “AYM’nin verdiği karar, bizim 10 Ekim Ankara Katliamı Avukat Komisyonu olarak 2016’da yaptığımız, henüz daha iddianame bile çıkmamışken katliamın ilk döneminde müfettiş raporu diye çok ciddi konuştuğumuz ve kamuoyuna sürekli anlattığımız bir rapor üzerineydi. O raporu öğrenmiştik ve o rapor üzerine buradaki sorumluluğu alan Emniyet Müdürlüğü yetkilileri Ankara Valiliği hakkında soruşturma açılması talebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk. Bu suç duyurusunun işleme konulmaması üzerine yapmış olduğumuz Anayasa Mahkemesi başvurusu. Anayasa Mahkemesi, 9 ayrı başvuruyu birleştirmiş ve 10 Ekim Ankara Katliamı ile ilgili olduğu için bunların hepsine dair çeşitli farklı sebeplerle ‘kabul edilemezlik’ kararı vermiş. Ben bir anayasaya aykırılık görmedim, demiş oldu. Bu başvuruların bazılarını usulden değerlendirmiş, bazılarını da başvurucuların sıfatı eksik diye nitelendirmiş. Kaldı ki başvurucular ölenlerin aileleri, yakınları, yaralılar, yani direkt katliam yaşamış ve katliamdan birinci derecede mağdurları. Anayasa Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma açma konusunda hiçbir işlem yapmayıp hatta dosyayı hiç incelemeksizin işleme koymaması kararını doğru bulmuş. Hatta bize, ‘bununla ilgili başvuru yollarını tüketmediniz başka başvurabileceğiniz yerler vardı’ diyor. Oysaki yok, bu kesin bir karar. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı işleme koymama kararı veriyor ve buna ilişkini düzenlenmiş bir iç hukuk yolu yok, bir başvuru mekanizması yok. O yüzden de zaten Anayasa Mahkemesi başvurusu yapmıştık.”
ASIL BİZ KABUL ETMİYORUZ
Avukat İlke Işık, AYM’nin bu kararla ülkenin en büyük katliamını da görmezden geldiğini belirterek, şunları söyledi: “Kamu görevlerinin sorumluluğunu açıkça görmezden geldi. 9 farklı başvurucuya ilişkin verdiği kararın özeti bu. Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki idari yargı kararlarında müfettiş raporunun çok önemli içeriklere ilişkin olduğunu, bu yüzden idari yargı dosyalarında müfettiş raporu incelenerek değerlendirme yapılması gerektiğine ilişkin kararları var. Bu kararda ise müfettiş raporunu hiç tartışmamış, hiç bahsetmemiş. Oysaki tekrar söylemek gerekir; bu müfettiş raporu istihbaratlardan ve Ankara Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin almadığı önlemlerden bahseder. Hatta 14 Eylül’de istihbaratın gizlendiğini söyler, mitinge ilişkin gereken önlemlerin alınmadığına işaret eder. Tertip Komitesinin bu tehditler ve olası istihbaratlarla ilgili bilgilendirilmediğini söyler. ‘Ankara Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, bu mitinge ilişkin gereken önlemleri almamıştır, istihbaratları değerlendirmemiştir. O yüzden haklarında soruşturma açılmalı’ der. Anayasa Mahkemesi’nin dikkate almadığı müfettiş raporu işte bu. O yüzden kesinlikle kabul edilemez. Onlar bize kabul edilemez demişler; asıl biz kabul etmiyoruz Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını. 10 Ekim Ankara Katliamı’nın üstünü örtmek, kamu görevlilerinin sorumluluklarını yok saymak için verilmiş bir karardır.”
9 YILDIR AYNI DUVARLARLA KARŞILAŞIYORUZ
Benzeri süreçleri devletin diğer organlarıyla da yaşadıklarını, davayı AİHM’e taşıyacaklarını, ayrıca verilen bu kararın devlet güçlerinin yargılanması konusunda başka davalara da emsal olabileceğini kaydeden Işık, şöyle konuştu: “Nitekim 9 yıla yaklaştık ve bu duvarla sürekli karşılaşıyoruz. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlerinin sorumluluğunun üzerine gitmiyor. Ülkenin çeşitli yerlerindeki savcılıklar yine bunun üzerine gitmiyor. Savcıları şikayet ettik, HSK bir şey yapmıyor. İçişleri Bakanlığından belge istiyoruz, vermiyor. Yani devletin her kademesinin 10 Ekim Ankara Katliamı’nın sorumlularının üzerine asla gitmeyeceğiz, yaklaşımının bir üst düzeyini de Anayasa Mahkemesi’nden görmüş olduk. Sorumluları yargılamamak üzere verilmiş bir karar. Tabii bu aşamadan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz. 10 Ekim Ankara Katliamı’na, katliamın sorumluluklarına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidecek ilk başvurumuz da bu olacak, çünkü henüz daha bu aşamaya gelmemişti. Ayrıca bu karar, kamu görevlilerinin sorumluluğunu tartışmamak üzere tabii çok olumsuz bir emsaldir de. Aslında buna benzer birçok karar var ülkede. Kamu görevlerinin sorumluluğu ve devletin dahli olduğu katliamlardaki bu koruma zırhına ilişkin bir cezasızlık pratiği var. Bir yeni karar daha; hem de Anayasa Mahkemesi üzerinden eklenmiş diyebiliriz ne yazık ki.”