AP’de Kürt Konferansı’nda Abdullah Öcalan’a özgürlük çağrısı

Avrupa Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC), Avrupa Parlamentosu’nda 18’nci Kürt Konferansı düzenlendi. İki günlük konferansın ilk gününde barış ve çözüm için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talep edildi.

“Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” başlığı altında organize edilen uluslararası 18’inci konferansın ilk gününde açılış konuşmaları ve bir panel yapıldı. Bu yıl konferansın konuşmalarının çoğu kadınlardan oluşuyor.  

WESTRHEIM: ABDULLAH ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNE İHTİYACIMIZ VAR 

EUTCC’nin Noreçli Başkanı ve Bergen Üniversitesi’nden akademisyen Kariane Westrheim, bu konferansın artık tarihi bir nitelik kazandığını zira 18 yıldır süreklilik kazandığını ifade etti.  

Westrheim, Türk devletinin Rojava ve Güney Kurdistan’a yönelik saldırılarının ciddi endişelere yol açması gerektiğini belirterek, ayrıca Türkiye cezaevlerinde 20 bin siyasi tutsağın olduğunu hatırlattı.  

Westrheim, “Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye ve Güney Kurdistan’da ses çıkarılmadığı için acımasızca saldırılarını sürdürüyor” dedi. Kürt halkının geniş bir uluslararası desteğe ihtiyacı olduğunu ifade eden Westrheim ”Güçlerimizi birleştirmeliyiz” dedi.  

“Kürt lider Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasına ihtiyacımız var” diyerek 10 Ekim’de başlatılan uluslararası kampanyaya dikkat çeken Westrheim, PKK kurulduğundan beri Abdullah Öcalan’ın aklında barış olduğunu ve defalarca bunun için girişimlerde bulunduğunu belirtti.  

Westrheim “Eğer güçlü bir üçüncü taraf müzakereler için öne çıkar ve Türkiye’yi barış için ikna etmeye çalışırsa, barış mümkün olabilir. Belki bir ütopya ama bu umut canlı tutulmalıdır. Avrupa Parlamentosu bu vizyonu desteklemeye ve bu doğrultuda çalışmaya çağırıyorum” şeklinde konuştu.  

AP BAŞKAN YARDIMCISI: PKK LİSTEDEN ÇIKARILMALI 

Avrupa Yeşil Sol gruptan Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Yunanistanlı Dimitrios Papadimoulis, 18 yaşından beri aktif bir yurttaş olduğunu ve sol partilerde görev yaptığını belirterek, “Kürt halkları ve Türk yönetimine olan eleştiriler Avrupa Parlamentosu gündeminde büyük bir yer işgal etmeye devam ediyor. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi’nde büyük bir önceliği yok. İnsan hakları ve hukuk onlar için bazen siyasi çıkarların altında kalıyor” dedi.  

Papadimoulis, “Biz burada Avrupa Parlamentosu’nda hepimiz sizin mücadelenizi destekliyoruz (…) İnsan hakları ve toplumsal hakların uygulanmasını talep etmekten asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullanıldı.  

 

Türkiye ile yeni bir diyalog başlatılması ve barıştan bahsetmek gerektiğini belirten Papadimoulis, “Bu nedenle PKK’yi terörist örgütler listesinden çıkarmamız gerekiyor” diyerek özellikle İrlanda örneğini vererek siyasi çözüme gidilmesi gerektiğini söyledi.  

“Kürt meselesi tarihsel olarak da çok derin bir geçmişe sahip ama aynı zamanda bir geleceği de var. Daha büyük bir çabaya bağlı” diyen Papadimoulis, Avrupa Parlamentosu’nda son görev döneminin olduğunu, bittiğinde bir vatandaş olarak Kürt halkının hakları için mücadeleye devam edeceğini kaydetti.  

SCHIEDER: ABDULLAH ÖCALAN HAPİSTE OLDUĞU SÜRECE HUKUK YOKTUR 

Açılış konuşmacılarından Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı’ndan Avusturyalı AP Parlamenteri Andreas Schieder, Türkiye’nin ekonomik olarak çok kötü durumda olduğunu ve en yoksul olanların çok daha ağır etkilendiğini belirtti.  

Aynı zamanda AP Kürt Dostluk Grubu’nun üyesi olan Schieder, meydana gelen son depremin yarattığı yıkıma dikkat çekerken, yardımların da orantısız olduğunu ve özellikle Rojava’ya yönelik yardımların engellendiğine işaret etti.  

“Seçimlerden sonra bir değişim gelecek diye umudumuz var. Fakat maalesef bu gerçekleşmedi. Oldukça zor bir durum ortaya çıktı” diyen Schieder, şunları ekledi: “Türkiye’de durum şu anda çok kötü. Öcalan hapiste olduğu sürece hukuk yoktur. Öcalan’a özgürlük sembolik öneme sahiptir, halkların özgürlüğüdür”  

Açılış konuşmalarından sonra konferansın ilk paneli London School of Economics and Politics’ten Ayça Çubukçu’nun moderatörlüğünde gerçekleşti. 

EUTCC Genel Sekreteri ve Tennessee Teknoloji Üniversitesi’nden Michael Gunter, “Erdoğan Mayıs 2023’teki seçimleri nasıl kazandı, neden kazandı?” başlıklı bir sunum yaptı. Çevirimiçi bağlanan Gunter, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyasını nasıl yürüttüğüne ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, medya üzerindeki kontrolüne ve muhalefete yönelik baskılara dikkat çekti.  

İRFAN AKTAN: 1920’Lİ YILLARA GERİ DÖNÜLDÜ

Gazeteci İrfan Aktan, Türkiye’deki muhalefetin önemli bir kısmının en az AKP kadar Kürtlerin haklarını reddettiğini belirterek, Kürtler için gri alan olmadığını ifade etti. 

Türkiye’deki yargıyı ‘Kafka’nın davası’na benzeten Aktan,  ”Suçlamanın nereden geldiği asla bilinmez” dedi. Türkiye toplumunda seçimlerden sonra bir karamsarlık oluştuğunu söyleyen Aktan, halkın kendilerine umut pompalayan muhalefete öfke duyduğunu ifade etti.  

İrfan Aktan, Türkiye toplumunun umuda dahi öfke duyacak hale geldiğine dikkat çekerken, ‘Türkiye nereye gidiyor?’ sorusuna yanıt verirken, “Türkiye’nin geleceği geçmişinde gizli. Tarih tekerrür etmez ama rejimler edebilir” şeklinde konuştu. Türkiye’nin kuruluşundan sonra yapılan anayasalar ve katliamlara işaret eden Aktan, şu an da 1920’li yılların yaşandığını söyledi.  

 

‘Karanlık bir çağdan bahsediyoruz” diyen Aktan, Kürtler ve Türkiye’deki demokrasi güçlerinin AKP’nin yarattığı korkuya karşı büyük bir mücadele verdiğini söyledi. AKP’nin cemaat bilinci yaratmak için Türklerde yarattığı korkunun “Kürtler” olduğunu belirten Aktan, bunu aynı zamanda psikiatrinin de konusu olduğunu söyledi.  

Aktan, Türk devletinin binlerce kilometre ötede Japonya’da bile Kürtlere baskı uyguladığını hatırlattı. Sunumunda Avrupa’nın mülteci korkusu üzerinden yürüttüğü politikaları da eleştiren Aktan, “Aslında Avrupa da tıpkı Türkiye’de olduğu gibi 1930’lara doğru gidiyor” diyerek bunun önüne geçmenin tek yolunun Türkiye’nin demokratikleşmesi olduğunu vurguladı. Aktan, Avrupa’nın barışa yatırım yapmadığını, Türkiye’deki baskıcı rejimin ortağı olduğu eleştirisinde bulundu.  

DBP EŞ GENEL BAŞKANI: KÜRTLER DENKLEM DIŞI BIRAKILMAK İSTENİYOR

“Seçimlerin ardından Türkiye: Demokrasi Mümkün(değil)” başlıklı sunum yapan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı ve milletvekili Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürtçenin Kirmanckî lehçesinde katılımcıları selamladı.  

Çiğdem Kılıçgün Uçar, bütün toplumsal kesimlere savaşın açıldığı bir dönemden geçildiğini belirterek, Erdoğancılık olarak tanımladığı bu dönemde “Benzeri görülmemiş bir kutuplaşma” yaratıldığını söyledi. Çiğdem Kılıçgün Uçar, seçime gidilen süreci ve seçimler sırasında yaşananları anlattı.  

Devletin ‘çözüm sürecini’ ortadan kaldırdıktan sonra Kürtlere dair tüm kazanımları ve değerleri yok etmeye başladığını belirten Çiğdem Kılıçgün Uçar, Türk Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girerken Kürtlerin denge ve denklem dışı bırakılmak istendiğine vurgu yaptı.  

Çiğdem Kılıçgün Uçar, Türklük sözleşmesinin seçimlerle yeniden hayata geçirildiğini belirtirken, “en muhafazkar en milliyetçi ve en kadın düşmanı bir parlamento bileşimi ile karşı karşıya olduklarını” söyledi. 

Kürt sorununu sebep sonuç ilişkisinden ayırt ederek ve hafızasızlaştırarak HÜDA-PAR’a yol açıldığına işaret eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, seçimlerin Kürt halkı için her zaman bir demokrasi şansı olduğunu sözlerine ekledi.  

“Demokrasiden nefret edenlerin yönettiği ve Ortadoğu’yu etkilediği bir Türkiye gerçekliği ile karşı karşıyayız” diyen Çiğdem Kılıçgün Uçar, ama buna karşı vazgeçmeyen bir halk direnişi olduğunu kaydetti.  

Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Demokratik bir Türkiye ve demokratik bir anayasa mümkün” diyerek sözlerini tamamladı.