Arteche işçisi: İSİG önlemleri alınmayan fabrikada işçiler kansere yakalanıyor

Arteche Fabrikası’nda Birleşik Metal-İş işyeri baş temsilcisinin işten çıkarılmasını protesto ettikleri için Kod 49 ile işten atılan 145 işçiden Suat Güneş, İSİG önlemleri alınmayan fabrikada işçilerin kansere yakalandığına dikkat çekti.

KOD 49 İLE İŞTEN ATILAN İŞÇİLER

İspanya merkezli çok uluslu Arteche Şirketi’nin (Esitaş Elektrik) Kocaeli'nin Dilovası ilçesinde bulunan fabrikasında kölece çalıştırma koşullarına karşı sendikalı olup haklarını istedikleri için hem Kod 49 ile işten atılan hem de üye oldukları Birleşik Metal-İş 1 Nolu Şube tarafından yüzüstü bırakılan işçilerin direnişi 27 gündür kararlılıkla sürüyor.

İşten atılan direnişteki 145 işçiden Suat Güneş, ANF’ye konuştu. İş sağlığı ve güvenliği (İSİG) önlemlerinin alınmadığı fabrikada çok sayıda iş kazasının yaşandığına dikkat çeken Güneş, kuvars tozu nedeniyle iki işçi arkadaşının akciğer kanserine yakalandığını anlattı.

İŞÇİLERİ YÜKSEK ORANDA KUVARS TOZUYLA ÇALIŞMAYA ZORLUYORLAR

Yüksek gerilimli elektrik trafolarının üretiminin yapıldığı fabrikanın dökümhane bölümünde 9 ay çalışan Güneş, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadığı için Koah hastalığına yakalanan işçilerden sadece biri. Çalıştığı dökümhane bölümünde sıcak reçine, herter ve kuvars tozlarının bileşimiyle trafoların dış kaplama dökümünün yapıldığını anlatan Güneş, bu gibi fabrikalarda kuvars tozunu sadece yüzde 10 kullanmak gerekirken, fabrikada yüksek oranla çalışmaya zorlandıklarını belirtti.

‘ÇOK SAYIDA ARKADAŞIMIZ KÖR OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA KALDI’

Aylarca çok zor koşullarda çalıştıklarını belirten Güneş, şöyle konuştu: “Dökümhane bölümünde hem 180 dereceyi bulan sıcaklığa hem kokuya hem o sıcak reçineye maruz kalıyoruz. Havalandırma sistemi de yoktu. Sürekli iş kazaları oluyordu. En kalitesiz, en ucuz hortumları kullandıkları için sıcaklığa dayanamayan hortumlar patlıyordu ve içindeki reçine işçilerin yüzüne, koluna geliyordu. O yüzden çok yanan oldu. Hastaneye götürülen işçilere, işveren ve ustabaşılar tarafından ‘Sakın fabrikada iş kazası olduğunu söyleme’ diyorlardı. Düşünün, o sıcak hortumlar patladığı zaman insanı kör de edebilir ama buna rağmen koruyucu gözlük de maske de vermiyorlardı. Herkesin koruyucu malzemesi olması gerekirken biz bir maskeyi ve koruyucu gözlüğü üç vardiyada ortak kullanıyorduk. İş kazaları artmaya başladıktan sonra birkaç maske ve gözlük getirdiler ama iş işten geçmişti, çok sayıda arkadaşımız kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı, yapışan sıcak reçineden yüzleri, kolları yandı. Fabrikada iş güvenliği konusunda hiçbir önlem yok. İşçi sağlığı ve güvenliği uzmanı figüran gibi takılıyor. Fabrikaya haftada bir kere geliyor ve ofisinden çıktığı yok.”

‘PEK ÇOĞUMUZ AKCİĞERLERİMİZDEN RAHATSIZLANDIK’

Bu kötü koşullar nedeniyle iki işçi arkadaşının akciğer kanserine yakalandığına dikkat çeken Güneş, “Aşkın isimli bir arkadaşımızın tedavisi sürüyor. Fuat isimli arkadaşımız ise kanser tedavisi görmesine rağmen gelip bu toz içinde çalışmaya devam ediyor. Yine pek çok arkadaşımız akciğerlerinden rahatsızlandı. Ben mesela Koah hastası oldum. Akciğerlerimde leke çıkmış ve gittiğim devlet hastanesinde rapor verilerek çalıştığım bölümü değiştirmem gerektiği söylendi. Ama bölümü değiştiremeden, haksız ve hukuksuz bir biçimde işten atılan işyeri baş temsilcimiz için hak arama eylemi yaparken bu kez de Kod 49 ile işten atıldım” diye konuştu.

İSİG DE YOK, İŞÇİYE SAYGI DA YOK

İSİG önlemlerinin alınmadığı fabrikada mobbingin bir tehdit sopası olarak kullanıldığına işaret eden Güneş, eski çalışanların ustabaşı, postabaşı ve amir yapıldığı işyerinde işçilere hiçbir saygı olmadığını, sürekli hakarete uğradıklarını belirtti. Güneş, buna tepki gösterdikleri zaman ise, ‘Kapı orada, işine gelmeyen çıksın gitsin’ diye işten atılma tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekti.

‘UİD-DER’LİLER İÇERİDE, SENDİKAYI YETKİLİ KILAN BİZLER KAPIDA’

Kendilerine dayatılan bu kötü koşulların iyileştirilmesi için Birleşik Metal-İş 1 Nolu Şube’ye üye olduklarını anlatan Güneş, “Birçok şeyde tam değişme aşamasına gelinmişken, bu kez de Ali Cengiz oyunuyla, sendikanın ve işverenin ortak hareket etmesiyle bu süreci yöneten, önderlik yapan, sendikanın burada yetki belgesini almasını sağlayan insanlar olarak Kod 49 ile işten atıldık ve şu anda direniyoruz. Sendikanın şube yönetiminde hakim olan Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği’nin (UİD-DER) üyesi grup fabrikanın içinde, sendikayı burada yetkili kılan bizler, yani 145 işçi ise kapıdayız” dedi.

‘ÇALIŞMA BAKANI BU FABRİKAYA ACİLEN MÜFETTİŞ GÖNDERMELİ’

Bu süreçte ailelerinin de mağdur olduğunu ifade eden Güneş, kendisi gibi birçok işçinin çocuğu olduğunu ve işine güvenerek taksitle borçlandığını söyledi. Bulundukları durumu birçok partiye anlattıklarını, hatta CHP’nin yanlarına gelmek yerine onları ayağına çağırdığını belirten Güneş, bir tek DEM Parti ve EMEK Partisi milletvekillerinden destek aldıklarını söyledi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı göreve çağıran Güneş, “Sendikalı olan 145 kişi neye istinaden Kod 49 ile işten atıldı? Kaldı ki aramızda cenaze izni alan ve yıllık izinde olanlar da var. İçerde kuvars tozu oranı kaç? Bunlar denetlenmiyor. Firma zaten insan gücünü hiçe sayıyor. Ana merkezleri İspanya’da ama burayı üçüncü dünya ülkesi olarak görüyorlar ve bizim onların gözünde bir değerimiz yok. O nedenle kimseye kendimizi anlatamıyoruz. Ne buradaki işverene ne de İspanya’daki genel firmaya. Çalışma bakanının bu fabrikaya müfettiş gönderip acilen denetleme yapması lazım. Biz insanca çalışma koşulları için mücadele ettik ve haklarımızı alana kadar da direnmeye devam edeceğiz” vurgusunda bulundu.