Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Dêrsim ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki Pulur (Ovacık) belediyelerinin 22 Kasım gecesi gasp edilmesine karşı Dersim halkı sokağa döküldü. Tepkiler sürerken çok sayıda siyasetçi, parti ve aktivist kayyum darbesine karşı mücadele etmek için çağrıda bulundu.

ANF’ye konuşan Dersim Belediye Eşbaşkanı Cevdet Konak, şunları aktardı: "20 Kasım'da çok hızlandırılmış bir siyasi karar alındı. Dêrsim ve Ovacık’ın iradesini gasp ettiler. Bizlere 'Örgüt üyeliğinden' 6 yıl 3 ay ceza verdiler. Dêrsim bu işgalleri bilir, yüzyıldır cumhuriyet tarihinden bu yana Dêrsim ve Kurdistan bu işgallerin sonuçlarını da bilir.  Bu sonuçlara karşı mücadele etme geleneğini de çok iyi bilir. Bu anlamda bizler 7 aydır görevimizin başında ve halkımızla birlikteyiz. Sokakta, mahallede, caddede kendi değerlerimizi, tarihsel değerlerimizin bize yüklemiş olduğu görev ve sorumlulukları yerine getirmek için mücadele ediyoruz. 22 Kasım akşamı Dêrsim Belediyesine ait tüm birimlerin etrafını 12 Eylül ve 90'lı yılların zulmünü aratmayacak bir şekilde kuşattılar."

‘İRADEMİZİ İŞGAL GÜÇLERİNE TESLİM ETMEYECEĞİZ’

Dêrsim halkının irade gaspına karşı büyük bir direniş sergilediğini ifade eden Konak, "Dêrsim halkı her mahallede yüksek bir direniş ortaya koydu. Her mahallede, her sokakta bir direniş ortaya koyan Dêrsim halkına karşı asker ve polis bütün silahlarını kullanarak halkı tedirgin etmeye çalıştılar. Şunu çok iyi bilsinler ki, bizler Dêrsim'de irademizi asla işgal güçlerine teslim etmeyeceğiz. Dêrsim halkı işgal güçlerinin kendilerine ne kadar zarar verdiği çok iyi bilir. Bu irade gaspına asla fırsat vermeyecektir. Halaylarımız, türkülerimiz ve sloganlarımızla AKP-MHP faşizmi ve sömürge valisine karşı mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz" dedi.

‘SUÇSA BU SUÇLARI İŞLEMEYE YARIN DA DEVAM EDECEĞİM’

Kurdistan ve Türkiye halklarını mücadele alanlarına davet eden Konak, şöyle devam etti: "Bütün Dêrsim dostlarına sesimizi yükseltiyoruz; burası Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin, Mazlum Doğanların, Sakine Cansızların, Aysel Doğanların ve yoldaşlarının kefensiz toprağa düştüğü bir coğrafyadır. Bu anlamda herkesin bu coğrafya, bu toprağa, belediyesine ve iradesine sahip çıkması gerekiyor. Bir belediye başkanının görevi, sadece sokakları temizlemek değildir. Belediye başkanı halkın yakında olur; sevincinde, mutluluğunda, demokratik tepkisinin yanında olur. Halkımızın değeri olan cenazelere katılmışız, barajları ve HES'leri protesto etmişiz. Bunları suç olarak gördüler. Bu suçu bugün de yarın da işlemeye devam edeceğim. Bütün yoldaşlarımızı Dêrsim'e sahip çıkmaya çağırıyoruz."