KJK: Direniş ve örgütlü mücadele yaşatır
KJK: Direnme ve mücadeleyi büyütme, AKP/MHP faşizmini yenilgiye uğratma dışında bir gündemimiz yoktur ve faşizme kaybettirme, kadınlara ve halklara kazandırma zamanıdır diyoruz.
KJK: Direnme ve mücadeleyi büyütme, AKP/MHP faşizmini yenilgiye uğratma dışında bir gündemimiz yoktur ve faşizme kaybettirme, kadınlara ve halklara kazandırma zamanıdır diyoruz.
KJK Koordinasyonu, “AKP/MHP faşist ve soykırımcı iktidarı, bir akşam Dêrsîm ve Pulur (Ovacık) belediyesine kayyum atadı, bir sonraki akşam Jin Jiyan Azadî sloganını yasaklayan kararın altına imza attı. İlk olarak Colemêrg, sonra Merdîn, Elîh, Xalfêtî ve Esenyurt’ta rekor oylarla, halkın irade olarak seçtiği belediye başkanları görevlerinden alındı, belediyeler gasp edildi ve sömürge valileri atanarak, halkın iradesi yok sayıldı. En son Dersim ve Pulur’da (Ovacık) istiklal ve sıkıyönetim mahkemelerine rahmet okutacak tarzda, alelacele suç unsurları oluşturularak, göstermelik mahkeme kararları ile Dersim halkının iradesi gasp edildi. Türk faşist devleti ve iktidarına bir kez daha diyoruz ki, Dêrsîm’e 1937-38 gerçekleştirdiğiniz soykırım ve katliam, sonrasında da yaptığınız tüm seferlerde başarı elde edemediniz. “Dêrsîm’e sefer olur ama zafer olmaz” sözünden hiçbir sonuç çıkarmamış olan sömürgeci Türk devleti, belediye gaspı üzerinden bir kez daha seferde bulundu. Geçmiş seferlerinizde olduğu gibi her işgal ve düşmanca politikanız ve saldırınız çok daha fazla duvarlarla çevrili, tecrit ve lanet konumda kendini koruma dışında bir etkide bulunmayacak. Sömürge valisi şahsında Türk işgalci devleti Dêrsîm halkının direnişi ve mücadelesi karşısında duvarlara hapsolmuş durumdadır. Bu güçlü direnişi ve duruşu kutluyoruz. Halkın direnişi karşısında paniğe kapılan işgalci güç, General Zêng olarak tanınan saf, temiz yürekli, Dêrsîm’in moral kaynağı insanımıza dahi işkence edecek kadar alçak ve düşmanca saldırılarda bulundu” dedi.
JIN JİYAN AZADÎ SLOGANI EN BÜYÜK KORKULARI HALİNE GELDİ
“Paralelinde Jin Jiyan Azadî sloganı Diyarbakır valisi tarafından yasaklandı.” Denilen KJK açıklamasında şunlar belirtildi: “AKP/MHP faşist iktidarının korkusu büyüktür, çünkü kadın özgürlük mücadelesi karşısında daha çok korkacaklar, paniğe kapılacaklarını yaşayarak görecekler. Tüm dünyanın, kadınlar öncülüğünde haykırdığı Jin Jiyan Azadî sloganı; Kürt kadın mücadelesi ve direnişinin evrenselleşmesi, halklara, kültürlere ve toplumlara direnmenin ve mücadele etmenin ilham kaynağı haline gelmesi en büyük korkuları haline geldi. Direnmenin ve mücadele etmenin çok büyük bir onur ve duruş olduğunu müjdeleyen bir slogandır. Faşist, otokratik, diktatör, anti demokratik ve kadın düşmanı tüm iktidarlar ve rejimler bu slogana yenilecekler. Her yasaklamada olduğu gibi, bu yasaklamada kadınların örgütlü mücadelesi ve direniş iradesine çarpacak ve yenilgiye uğrayacaktır.
Tüm düşmanca saldırılara ve yasaklamalarına rağmen ama nafile kadınların, halkların, gençlerin ve direnenlerin iradesi karşısında kaybediyorlar. Kaybetme telaşı ve ruh hali ile her itiraza, sese, sedaya, duruşa, ortaklaşmaya ve örgütlü iradeye saldırmaktadırlar. Belediyeler gaspında gerçekleşen ilk icraatları; Kürtçe tabela, kreş, kültür, sanat, edebiyat adına ne varsa kapatmak, yasaklamak ve saldırıların gerekçesi haline getirilmektedir. Kürt sanatçılarının konserleri yasaklanmakta, ana dilleri olan Kürtçe klam söylemeleri, sanat yapmaları engellenmekte ve konserleri iptal edilmektedir.
İrade gaspları, sloganların yasaklanması, Dêrsîm’de olduğu gibi Alevi inancı ve Kürtçeye karşı gerçekleştirilen düşmanca saldırılar karşısında bütünlüklü örgütlü ve süreklileşen bir duruşa ve direnişe ihtiyaç var. Parça parça kopardıkları değerlerimizi, parça parça ve kesintili mücadele ve direniş ile korumamız mümkün değil. Onun için süreklileşen, tüm Kürdistan ve Türkiye’yi içine alacak tarzda bir direniş ve mücadelenin geliştirilmesi gerekmektedir. Kadınların ve gençlerin bu direnişe daha etkili düzeyde öncülük etmeleri, rolleri ve sorumluklarının gereğidir. Yine en büyük korkuları olan halkların, ezilenlerin, emekçilerin, işçilerin ve kadınların ortak ve birlikte örgütlü duruşundan korkmaktadırlar. Bunun için açıktan tehditler savurarak, örgütlü ittifak ve güç birlikteliklerini engellemeye çalışmaktadırlar. O halde daha güçlü birliktelikler ve ittifaklar ile büyük direnme ve mücadele ederek, faşizmi yenilgiye uğratma zamanıdır.
KADINLARIN MÜCADELESİ FAŞİST CİNSİYETÇİ REJİMİN AZRAİL'İ OLACAKTIR
Yine “süreç” adı altında yürüttükleri manipülatif propagandalar, yürüttükleri düşmanca saldırılarını perdeleme amaçlıdır. Önder Abdullah Öcalan üzerinde süren ağırlaştırılmış tecrit durumu, yeni disiplin cezaları temelinde derinleştirilerek, sürdürülmektedir. Avukat ve aile görüşmeleri engellemektedir. Şu an Kürtler ve kadınlar başta olmak üzere, tüm muhalif kesimlere düşmanca bir savaş ve saldırı politikası devrededir. Rojava’ya dönük savaş hazırlığı içinde olduklarını, en üst iktidar sözcüleri tekrar dile getirdiler. Devrede olan büyük düşmanca saldırı planları ve uygulamalarıdır. Bunu yumuşatan, normal ve “süreçlerin böylesi karakteri olabileceği” söylemi ve tutumu içinde olanlara karşı da gerekli tavır ve mücadele gösterilmek durumundadır. Direnme ve mücadeleyi büyütme, AKP/MHP faşizmini yenilgiye uğratma dışında bir gündemimiz yoktur ve faşizme kaybettirme, kadınlara ve halklara kazandırma zamanıdır diyoruz. Bu temelde tüm kadın yapılarını, demokratik çevreleri bu faşizan saldırılar karşısında tutum almaya çağırıyoruz. Direniş ve örgütlü mücadele yaşatır. Kadın mücadelesi bu sahtekar faşist cinsiyetçi rejimin kabusu olduğu kadar Azrail’i olmayı da başaracaktır.”