KBDH: 25 Kasım sonrasında da mücadele büyütülmeli

KBDH Genel Konseyi 25 Kasım'a ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, erkek egemen sisteme karşı mücadelenin büyüyerek devam edeceğini bildirdi.

Kadınların Birleşik Devrim Hareketi(KBDH) Genel Konseyi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü vesilesiyle yazılı açıklama yaptı. "İşgale, savaşa ve şiddete karşı birleşik kadın direnişini büyüt" başlıklı yazıda, 25 Kasım için ayağa kalkan, direnen kadınlar selamlandı.

'KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ ŞEHİTLERİNİ SELAMLIYORUZ'

Açıklamada şöyle denildi:Dünyanın farklı yerlerinde olsak da ortak amaca yönelmiş kavgamızın er ya da geç erkek egemen sistemi yıkacağı inancını bir kez daha paylaşmak istiyoruz. Bu tarihsel kavgamızın yapı taşları ve 25 Kasım’ın yaratıcısı olan Mirabel Kardeşleri ve Onların şahsında kadın özgürlük mücadelesi şehitlerini saygıyla anıyoruz.

KADIN VE ÇOCUKLARA DÖNÜK SALDIRILAR ARTIYOR'

Bu yılki 25 Kasım’ı kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve katliamların dizginsiz bir biçimde arttığı, emperyalist saldırganlığın tırmandığı, yoksulluğun derinleştiği, emek ve beden sömürüsünün yoğunlaştığı bir süreçte, savaş ve işgallerin gölgesinde karşılıyoruz. Emperyalist barbarlığın yarattığı insani felaketlerin doğal bir olaymış gibi normalleştirildiği, kendi aralarında süren rekabet ve hegemonya yarışının savaş, işgal, ilhak anlamına geldiği, kentlerin yerle bir edildiği, soykırım katliam ve yıkımın sıradanlaştırıldığı bir dönemden geçiyoruz.

'SAVAŞLAR ŞİDDETİN YAYILMASINA SEBEP OLUYOR'

Savaşların ve işgallerin yaygınlaşmasının kadınlar için daha fazla şiddet, katliam, sömürü, göç yollarında ölüm ve yoksulluk kıskacı anlamına geldiğini bir kez daha görüyoruz. Yine dünya genelinde faşist eğilimlerin güç kazanmasının, kadın kazanımlarının gaspını ve şiddetin daha da tırmanmasını beraberinde getirdiğine, kadınların ev ve aile sınırlarına daha fazla hapsedildiğine tanık oluyoruz.

'FAŞİST İKTİDAR AYAKTA KALMAYA ÇABALIYOR'

Erkek egemenliğinden beslenen savaş, işgal, faşizm olguları erkek egemenliğini daha da güçlendirerek ilerliyor. Emperyalist savaş, işgal ve faşizm koşullarında kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Bu artışla birlikte erkek/devlet şiddeti, tüm topluma kanıksatılıp meşrulaştırılarak, toplum bu duruma alıştırılıyor ve giderek yaygınlaşıyor. Öyle ki son dönemde yaygınlaşan çocuk ve bebek katliamları-istismarları, bu gerçekliği gözler önüne seriyor. Erkek egemen kapitalist düzenin çürümüşlüğü, artık gizlenemez boyuta ulaşmış; baskı ve zor yoluyla ayakta kalmaya çabalayan bir faşist iktidar gerçekliğiyle karşı karşıya bulunmaktayız.

'ARTAN KATLİAMLAR FAŞİST İKTİDARIN POLİTİKASI'

Kadınların içerisinde bulundukları kölelik koşullarına itirazları, ‘kutsal aile’yi retleri, toplumsal normlara karşı koyuşları arttığında, kadına yönelik şiddet ve katliamlar da artıyor. Artan saldırılar, kadınların kendi yaşamları ve bedenleri üzerinde karar sahibi olabilmeleri için bugün dünden daha fazla başkaldırdıklarının da bir ifadesi durumunda. Yine özsavunmasını yapan kadınların cezalandırılması, faşist devletin erkeği koruyan ve kadını suçlayan yargı erki, haksız tahrik indirimleri, erkek şiddetini meşrulaştırarak yeniden üretiyor; son dönemde artan kadın katliamları, faşist iktidarın aileyi merkeze alan politikalarına paralel gelişiyor.

'KADINLAR 'YAKINLARI' TARAFINDAN KATLEDİLİYOR'

Kadınlar en fazla aile içinde, evde ve en yakınları tarafından katlediliyor. Kadınların yaşamının eve ve erkeğe hapsedilmek istenmesi, şiddetin büyümesi anlamına geliyor. Erkek devlet şiddeti, erkek şiddetinin gelişmesini besliyor ve teşvik ediyor. Ezilen cinsel kimliklerin yaşam hakları dahi faşist iktidar tarafından yok sayılıyor, tehdit ediliyor ve baskılara maruz kalıyorlar.

'HALK GİDEREK YOKSULLAŞIYOR'

Yaşanan ekonomik kriz genel olarak emekçi halkın giderek yoksullaşmasına sebep olurken kadınlar bu yoksulluğu daha derinden yaşıyorlar; yoksulluğun kadın hali gerçekliği, kadına yönelik şiddeti tırmandırıyor. Sermaye ile erkek egemen kapitalist devlet, krizin faturasının en ağırını işçi ve emekçi kadınlara kesiyor. Güvencesiz, esnek ve düşük ücretle çalışma şartları giderek yaygınlaştırılarak emek gücü sömürüsü ağırlaştırılıyor. Ev idaresinin tüm yükünü sırtlamak zorunda bırakılan kadınlar, kriz koşullarında daha ağır sömürü ve şiddette uğruyor. Hakları için greve giden, direnişe geçen işçi ve emekçi kadınlar, faşist devlet şiddetinin hedefi oluyor.

'KADINLAR BAĞIMLILIK PRANGALARINI PARÇALIYOR'

Cins çelişkisinin keskinleşmesi ve kadınların özgürlük arayışlarının gelişmesi, erkek egemen kapitalist sistemi tehdit ediyor. Kadınlar öz güçleriyle ve kadın dayanışmasıyla erkeğin dayattığı bağımlılık prangalarını parçalıyor, itaat etmiyor. Kadın düşmanı politikalar karşısında geri adım atmıyor; aksine erkek egemen faşist devlete karşı isyan bayraklarını kuşanıyorlar. Katliamlara, şiddete, savaşa, yoksulluğa karşı sessiz kalmayarak birleşiyor; dünyanın dört bir yanında Jin, Jîyan, Azadî  ile tek ses oluyor; İran'dan Afganistana, Kürdistan’dan Filistin’e tüm baskılara, işgale, gericiliğe, idamlara, yasaklara rağmen  başkaldırıyor; dağları, kentleri, zindanları özgürlük haykırışlarıyla sarsıyorlar.

'25 KASIM SONRASINDA DA MÜCADELE BÜYÜTÜLMELİ'

Bu 25 Kasımı savaşın, işgalin, yoksulluğun, şiddetin derinleşmesine karşı mücadele gerekçesi kılmalı, emperyalizme, siyonizme, faşizme ve iş birlikçilerine karşı ortak mücadelemizi daha da yükseltmeliyiz. Yalnızca 25 Kasım ile sınırlı kalmayıp onun ötesine geçerek, 25 Kasım sonrasında da mücadeleyi büyütmeli, sokakları terk etmemeliyiz. Katledilen her kadın, bizler için bir isyan gerekçesi olmalı, tüm toplumu harekete geçirecek bir eylem hattı ortaya koyarak birleşik mücadele ve saldırılara karşı birleşik kadın direnişini her alanda büyütmeliyiz.

'ORTAK MÜCADELEMİZİ BÜYÜTÜYORUZ'

Biz kadınlar, mücadele etmekten başka bir çıkar yolumuz olmadığını tarihsel ve güncel deneyimlerimizden biliyor ve bu bilinçle ortak mücadelemizi büyütüyoruz. Emperyalizmin, siyonizmin, faşizmin ve erkek egemenliğinin yarattığı tüm barbarlıklara karşı, her yerde militan, birleşik ve örgütlü mücadelemizi daha da geliştirip birleşik karşı koyuşumuzu güçlendirmeye devam edecek, erkek şiddetine karşı öz savunmamızı büyütecek, faşist devlet şiddetine karşı devrimci şiddeti yükselteceğiz.

'BU DÜZENDEN MUTLAKA HESAP SORULACAK'

Mirabel kardeşlerin faşizme ve erkek egemen sisteme karşı olan yenilmez mücadelesinden güç alarak, tıpkı Onlar gibi savaşımızı cins ayrımsız bir yaşama ulaşıncaya kadar sürdüreceğiz. Örgütlenerek, militan mücadeleyi yükselterek, birleşerek kadın devrimine yürüyeceğiz. Köhnemiş düzenleriyle yıkılmaya mahkum olanlar, devrimci eylemlerimizin hedefi olmaktan kurtulamayacak; kadın ve çocuk katili bu düzenden hesap, mutlaka sorulacaktır!"