Milletvekili Ömer Öcalan ve avukat Özgür Faik Erol’un da aralarında olduğu bir heyet Fransa'nın Strasbourg kentindeki Avrupa kurumlarında bir dizi temasta bulundu. Heyetin gün içinde İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ile bir görüşme gerçekleştirmesi bekleniyor.
TECRİT KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE KARŞI YAPILIYOR
Temaslarda bulunan heyet, Avrupa Konseyi’nde tecride ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Sarah Glynn tarafından yönetilen toplantıda Ömer Öcalan, avukat Özgür Faik Erol ve Kıbrıslı parlamenter Constntinos Efstathiou konuştu. Toplantının dinleyicileri arasında çok sayıda parlamenter yer aldı.
Özgür Faik Erol, sunumunda İmralı’daki tecrit koşullarını anlattı. 17 yıldır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yaptığını belirten Erol, 2015’ten beri kendisiyle görüşmelerine izin verilmediğini kaydetti.
Avukat Erol, dört yıldır hiçbir aile görüşüne de izin verilmediğini kaydederken, “Mutlak bir tecrit ve iletişimsizlik altında tutuluyor” dedi.
“Bu tecridin hiçbir hukuksal dayanağı olmadığını iyi biliyoruz. Politik ve idari bir karara dayandığını da iyi biliyoruz” diyen Erol, tecridin Kürt sorununun demokratik ve siyasi çözümüne karşı yapıldığını kaydetti.
Avukat Erol, “Türkiye’nin AİHM kararlarını tanımama pratiğinin başlangıç noktası da İmralı’dır” diyerek, AİHM’in şartlı tahliye mekanizmasını oluşturma talebinin uygulanmadığını hatırlattı.
İMRALI, HUKUKSAL BİR KARA DELİKTİR
“Bu haliyle İmralı cezaevi hukuksal bir kara deliktir” diyen Erol, Avrupa’nın buna sessiz kalmasının Türkiye’de benzer uygulamaların yaygınlaşmasına neden olduğunu ifade etti.
2011’den bu yana uygulanan avukat yasağını AİHM’e taşıdıklarını ve 13 yıldır sürüncemede bırakıldığını belirten Erol, Avrupa kurumlarının bu “hukuksal kara delik” karşısındaki eylemsizliğine tepki gösterdi.
Avukat Erol, “Bu nedenle benzeri olmayan bu uygulamanın geç olmadan reddedilmesi ve etkin mekanizmaların geliştirilmesini gerekiyor” dedi.
ÖMER ÖCALAN: KEYFİ UYGULAMALAR HUKUKUN YERİNİ ALDI
DEM Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan ise, Türkiye’de hukuki ve siyasi birçok sorunun yaşandığını hatırlatarak, “Bu hukuki ve siyasi problemlerin yansıma merkezlerinin hapishaneler olduğunu” kaydetti.
Öcalan, “Adeta hukukun askıya alındığı Türkiye’de keyfi uygulamalar hukukun yerini almıştır. İmralı Ada hapishanesini düşünün; ailesi dört yılı aşkın bir zamandır yakını ziyaret edemiyor. Aile olarak hukuktan ve yasalardan doğan tüm haklarımız gasp edilmiştir ve bu hakları kullanamıyoruz. ” dedi.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tecrit uygulamasını olmadığını ifade eden Ömer Öcalan, “Sayın Öcalan’a ve yanında bulunan üç arkadaşına uygulanan bu durum işkence değil midir?” diye sordu.
İMRALI’DAKİ KANUNSUZLUĞU DURDURABİLİRSİNİZ!
İmralı’da başlayan uygulamaların Türkiye’nin tamamına yayıldığını söyleyen Ömer Öcalan, şöyle noktaladı: “Yıllardır Avrupa Konseyi'nin önünde nöbet tutan bir halk vardır. Avrupa Konseyi içinde ne kadar görünüyor, ne kadar duyuluyor bilemiyoruz. Ne zamana kadar sessiz kalınacak, görünmezlikten gelinecek bunu da bilemiyoruz. Talepler meşrudur. İnsan haklarını savunanlar nöbettedir. Bizim elbetteki çağrımız, uluslararası kurumlara, uluslararası insan hakları kurumlarına, Avrupa Konseyi’ne, Avrupa Parlementosu’na ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nedir. Türkiye’nin İmralı’da uyguladığı bu kanunsuzluğu durdurabilirsiniz. Bu noktada sorumluluk alabilirsiniz. Bu kurumların asli görevi de insan hakları savunmak ve haksızlıklar önünde durmaktır. Aynı zamanda bu değerler Avrupa’nın değerleridir. Avrupa dışında da insan hakları ve demokrasi değerlerini savunmalıdırlar. Mücadelemize ve hak savunuculuğumuza devam edeceğiz. Avrupa’nın ilgili kurumları Türkiye ile ilişkilerinde bu noktada sorumluluklarını yerine getirmelerini talep ediyorum.”
Kıbrıslı Avrupa parlamenteri Constntinos Efstathiou, Türkiye siyasi tutsaklara en kötü muamelede bulunan ülkeler arasında yer aldığını belirtti.
Efstathiou, Kürt Halk Önderi’nin durumuna ilişkin “Abdullah Öcalan’a uzun yıllardır tecrit uygulanıyor. Durumu ve sağlığına ilişkin bilgi alamıyoruz” şeklinde konuştu.
Türk devletinin cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri konusunda bazı verileri sıralayan Constntinos Efstathiou, “Avrupa’nın bu konudaki sessizliğini kınamak gerekiyor. Avrupa Türkiye’ye karşı tavır almalı. Türkiye’ye baskı yapmalıdır. Çünkü Türkiye Avrupa’nın kapısını çalan bir devlettir.” dedi.
Constntinos Efstathiou son olarak “bir gün demokrasi ve hukukun üstünlüğü Avrupa Konseyi’nin de baskılarıyla Türkiye’de sağlanması” temennisinde bulundu.