Bakırhan: Artık Kürtlerin statüsünü tanımak zorundalar

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin İzmir İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Artık Kürtlerin statüsünü tanımaz zorundalar. Biz bu topraklarda bin yıllardır varız, vardık, var olmaya devam edeceğiz” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir İl Örgütü, 3'üncü Olağanüstü Kongresi'ni topladı.

Kültürpark Celal Atık Kongre Merkezi'nde gerçekleşen kongreye DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın yanı sıra çok sayıda milletvekili katıldı.

Kongreye ayrıca Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasında katledilen Deniz Poyraz'ın ailesi ve Barış Anneleri'nin de aralarında olduğu binlerce kişi katıldı.

Kongre salonunda "Tabutlara değil çocuklarımıza sarılmak istiyoruz", "Ekolojik bir yaşam için DEM Parti", "Kayyım halkın iradesine darbedir", "Kimyasal silah kullanmak insanlık suçudur", "Erkek-devlet şiddetine, savaşa, yoksulluğa karşı her yerdeyiz" ve "Saraya, savaşa yandaşa değil halka bütçe" yazılı pankartlar dikkat çekti.

1990'lı yıllardan itibaren verilen siyasi mücadeleye dair hazırlan sinevizyon gösterimiyle başlayan kongrede divan üyeleri seçildikten sonra, DEM Parti Milletvekili İbrahim Akın ile Deniz Poyraz'ın annesi Fehime Poyraz, kongreye katılanları selamladı.

Bir dakikalık saygı duruşundan sonra İzmir İl Örgütü'nden Hüseyin Çağlar yaptığı konuşmada, "HEP'ten bu yana sürdürdüğümüz barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi hep engellenmek istendi. Bizi hep demokratik siyasetin dışına itmek istediler. Ama biz bu mücadelede ısrar ettik. Barış, özgürlük ve demokrasi yolumuzu sürdürmekten bir adım geri bile atmayacağız" dedi.

KÜRT SORUNU BİR İNKAR SORUNUDUR

Daha sonra bir konuşma yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İzmir’de katledilen Deniz Poyraz'ı anarken, Kürt sorununa değindi.

Bakırhan, "Kürt sorunu bir inkar sorunudur. Kürtlerin dilleri ve kültürü vardır. Kürt sorunu çözülmediği sürece yoksulluk ve işsizlik de çözüm bulmayacaktır. Bugüne kadar Kürtler anadilini konuşmasın, kimliklerine kavuşmasın diye bu ülke 800 milyar dolara yakın para harcadı" diye konuştu.

 KÜRTLERE STATÜ TANINMASINI İSTİYORUZ

“Bu toprakların kurucu unsuru olan Kürtlerin statülerinin tanınmasını istediklerini” vurgulayan Bakırhan, şöyle devam etti:

“Bu sorun çözülürse 7 bin 500 liraya mahkum olan emekliler daha fazla ücret alır, asgari ücrette çalışan işçiler insanca yaşayacak bir ücret alır, doğayı talan eden bu iktidar doğayı talan edemez, bu ülkeyi çeteler değil hukuk ve demokrasi yönetir."

Bakırhan, Kürtlerin kültür ve dillerine dönük baskıların devam ettiği tepkisinde bulunarak, şunları ifade etti:

"MKM'nin bir konseri daha iptal edildi. İktidar ve iktidar ortakları, istedikleri yerde istedikleri dilde konser verebiliyor. Ancak Kürtler kendi diliyle konser yapamıyor. Bu durum ülkenin en büyük ayıbıdır. Bu ayıbı kaldırmak için daha güçlü mücadele edecek ve bu inkar siyasetini boşa çıkaracağız. Geçen yıllarda üniversitelerde kuş dili bölümü bile açan iktidar, Kürt dilini yok sayıyor ve inkar ediyor. Yine son yıllarda Yılmaz Güney, Ahmet Kaya ve en son Şeyh Said üzerinden bir tartışma yürüttüler. Küçük ortak (MHP), Kürtlerin bu ülkede güvenlik tehdidi olduğunu söylüyor. Ancak bu ülkenin asli unsuru olan Kürtler hiçbir zaman tehdit olmamıştır. Asıl demokrasiyi hiçe sayanlar, tekçi bir yapıyı ortaya koyanlar bu ülkeye bir tehdittir. Artık Kürtlerin statüsünü tanımaz zorundalar. Biz bu topraklarda bin yıllardır varız, vardık, var olmaya devam edeceğiz.”

DEM Parti Eş Genel Başaknı, Alevilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) cemevlerinin ibadethane statüsünde sayılması kararını hatırlattı. Bakırhan, Aleviler özgür oluncaya ve inançları güvenceye alınıncaya kadar mücadele edeceklerini vurguladı.

TECRİT POLİTİKASI SONUCU MAFYA ÜLKEYİ YÖNETECEK DÜZEYE GELDİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecride ilişkin de konuşan Bakırhan, şöyle konuştu:

"Tecrit politikası sonucu mafya ülkeyi yönetecek düzeye geldi. Tecrit sonlansın, Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşsun diye tutsaklar açlık grevinde. Mutlak tecrit ne yasaldır ne de vicdanidir. Sayın Öcalan, 2015 yılında halklar demokratik bir cumhuriyette yaşasın diye ortaya bir irade koydu. Tecrit politikası sadece Sayın Öcalan'a değil, Ege'deki işçiye, Trakya'da ki çiftçiye de yansıyor. Biz tutsakların taleplerinin yanındayız ve onlarla birlikte mücadele içinde olacağız.”

Bakırhan, İzmir'deki ekolojik tahribata değinerek, "Yaşam alanlarını bilerek talan ediyorlar. Bu topraklardaki halkları karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İzmir bu iktidar döneminde tıpkı Amed gibi bir yatırım almadı ve üvey evlat muamelesi gördü. Bunun için İzmirli emekçileri Siirt'le, Mardin'le dayanışmaya çağırıyoruz. İktidarın sizlere uyguladığı politikalar Amed'te, Mardin'de de uygulanıyor. Yakın zamanda İzmir'de yağmur yağdı ve sel oluştu. Ama altyapı için hükümet desteği yok. İmar Başkanlığı aracığıyla Ege kıyılarının tamamı yandaşlara peşkeş çekildi. Biz Amed kayyımına sessiz kaldığımız sürece Ege'nin de kıyıları yandaşlara verilecektir. Dolayısıyla buna karşı birlikte mücadele etmek zorundayız. Yerel seçimlerde bu zülüm politikalarına karşı hep birlikte karşı durarak boşa çıkaracağız" şeklinde konuştu.

EMİN OLUN GÜÇLÜYÜZ VE KAZANABİLİRİZ

Yaklaşan yerel seçimleri hatırlatan Bakırhan, Kurdistan'da AKP'nin elinde olan ve yolsuzluklarla bilinen belediyeleri alacaklarını vurguladı.

Bakırhan, şöyle devam etti: "Batıda da emekçilerin, halkların, yoksulların, Alevilerin, yöre derneklerinin, emek-meslek örgütlerinin katıldığı kent uzlaşısıyla adaylarımızı belirleyeceğiz. Sadece birkaç parti ile değil, İzmir'in tüm dinamikleriyle bir araya gelerek, adaylarımızı belirleyeceğiz. Kadın özgürlükçü, çevreyi ranta açmayan, evrensel insan haklarına inanan, hukuk düzenini uyan bütün toplumsal kesimlerle güç birliğine açığız. Nerede bir ezilen varsa, iradesi yönetim kademelerine yansıyacaktır. İktidar bizim siyasi etkimizin olmadığını söylüyor. Ama biz son iki seçimde nasıl bir etkimiz olduğunu gösterdik. Öyle bir etkimiz var ki domuz bağcılarla (HÜDA-PAR) ittifak kuracak kadar korktular. Bu seçimlerde de siyasi etkimizin ne kadar yüksek olduğunu göstereceğiz. Emin olun güçlüyüz ve kazanabiliriz. Biz bu ülkenin büyük çoğunluğuyuz. Seçimlerde bir zafer tablosu ortaya çıkacaktır."

Mali ve faaliyet raporlarının okunduğu kongrede yapılan seçimlerde Zehra Vezan Karabulut ve Mehmet Kuriş yeni eşbaşkanlar olarak seçildi.