Bakırhan: Pusulamız Wan'daki ortak direniştir

Colemêrg Belediyesi'nin gasp edilmesine dikkat çeken DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Pusulamız Wan’daki ortak direniştir. Ortak mücadele zeminini Türkiye’nin her yerine yaymaktır” dedi.

GRUP TOPLANTISI

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık olağan Meclis grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. DEM Parti’nin grup toplantısına, 58 farklı emek ve demokratik kitle örgütü ile siyasi parti temsilcisi katıldı.

Bakırhan, Colemêrg Belediyesi’nin gasp edilmesinin darbe olduğunu vurgulayarak, "Hakkari Belediyemiz alçakça, kahpece gasp edildi. 31 Mart seçimlerinde çok yoğun bir mücadele verildi. Sistem bütün gücüyle Hakkari’ye yöneliyordu. Orasını zaten bir garnizon yapmışlardı. Geçmişte de çok fazla kirli işlerin yürütüldüğü merkezlerden biri haline gelmişti. Biz Hakkari’de siyasi partilerle yarışmadık. Emin olun korucularla, 5’li çeteyle, kirli sermayeyle, itirafçılarla, devletin bütün kurumlarıyla, bürokrasiyle, AKP-MHP iktidarıyla, JİTEM ittifakıyla orada yarıştık. Hakkari’nin emekçileri, yoksulları, baskıya boyun eğmeyenleri, kadınları gençleri bir irade beyanında bulundular” dedi.
Bu tür güçlere rağmen halkın iradesini ortaya koyduğunu ve DEM Parti adayını desteklediğini belirten Bakırhan, “Dediler ki biz bütün oyunlarınıza, baskılarınıza rağmen irademiz arkadaşlarımızdır. Evet, ne yaptılar? Yine bir sabah geçmişte olduğu gibi kayyım darbesi atadılar.  Zannediyorlar ki biz gasp edilen yerel yönetimlere sessiz kalacağız.  Buna izin vermeyeceğiz. Yok, öyle yağma! Biz Hakkari halkıyla birlikte Van’da olduğu gibi Türkiye’nin emekçileriyle, Türkiye’nin ezilenleriyle, gerçek demokratik muhalefet ile birlikte Hakkari halkının iradesini savunmaya devam edeceğiz. Tekrar yerel yönetimleri alıncaya kadar da Hakkari’den ayrılmayacağımızı bir kez daha buradan belirtmek istiyorum. En sonda söylediğimi en başta söyleyeyim; Êdî bes e, artık yeter! Bu haksızlığa, bu hukuksuzluğa, bu düşman hukukuna artık yeter diyoruz. Nereye kadar bu düşmanlık” diye kaydetti.

Belediye Eşbaşkanık Mehmet Sıddık Akış’ın Yüksek Seçim Kurulu (YSK) onayıyla aday olduğunu hatırlatan Bakırhan,  “Belediye eş başkanımız YSK'ya başvurdu mu?  YSK kimdir? Türkiye’de AKP’in etkin olduğu her üyesini özenle seçtiği bir kurum değil mi? Sizin kurumunuz Mehmet Sıddık Akış aday olabilir dedi mi, evet dedi. Peki şu ana kadar herhangi bir sorun var mıydı? Yok. Bir ‘örgüt yöneticisi’ diyorlar, bir örgüt yöneticisine YSK nasıl izin verdi. Bir anda ne oldu da ortada bir karar yokken dosyada gizlilik kararı varken eş başkanımız suçlu gösteriliyor” dedi.
Akış’a dair davanın 10 yıl önce açıldığını ve dosyayı açan savcının ise “Terörden” arandığının altını çizen Bakırhan, bu savcının “gri listede” bulunduğunu söyledi. Bakırhan, “Bu savcının hazırladığı dosya üzerinden kayyım atandığını belirterek, “Hangi cüretle mahkeme kararı olmadan, soruşturma bile değilken kendinizi mahkeme yerine koyup bu kararı veriyorsunuz” diye sordu.

'YENİ ANAYASA DEDİLER, KAYYUM DARBESİ ÇIKTI'

Bakırhan, İçişleri Bakanı’nı uyararak, “Bugün MHP’nin, kayığına binerek gideceğiniz yer; Soylu gibi tarihe suç işleri bakanı olarak geçmenizi sağlayacaktır. Kayyum kararı Kızılcahamam’da alındı. AKP, Kızılcahamam’da 3 günlük kamp yaparlarken yeni anayasayı tartışacaklarını söyledi. 3 gün toplanıp tartıştılar. Çıka çıka kayyum darbesi çıktı. Halkın iradesine gasp çıktı. Bunların değişim ve normalleşme dedikleri bu kadardır” diye belirtti.
'KÜRT DÜŞMANLIĞI'
“Bu uygulamayla aslında hepimiz büyük bir tehdit altındayız” diye Bakırhan, “Bu kararla 85 milyon insan hedefleniyor. Bizler gibi olmadığınızda ‘kayyım atarız’ mesajı veriyorlar. AKP-MHP ittifakının çimentosu Kürt düşmanlığıdır. Bu Kürt düşmanlığı değil de nedir? Japonya’dan Ortadoğu’ya, Avrupa’ya kadar nerede iki Kürt ve Kürt iradesi görüyorlarsa tehdit olarak görüyorlar” ifadelerini kullandı.
Yaşananlar için “ulusal onur meselesi” değerlendirmesinde bulunan Bakırhan, “Artık söz konusu olan sadece Kürdün kazandığı bir belediye değil. Söz konusu olan sadece Mehmet Sıdık Akkış, Viyan Tekçe arkadaşımız değil. Saray ve MHP iktidarı el ele vermiş Kürt halkının gerçekliğini inkâr ediyor. Bu mesele artık bir ulusal onur meselesidir. Birazcık vicdanı olan, onur sahibi olan ‘ben Kürdüm’ diyen her AKP’liyi bu haksızlığa karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz” dedi.  

'BUGÜN SUSANLAR YARIN TOPLUM İÇİNE ÇIKAMAZ'

“Bu kadar adaletsizlik karşısında eğer susacaksanız bu toplum içine yarın nasıl çıkacaksınız” çıkacaksınız diye soran Bakırhan, “Tavrımızı gösterin. Kürtler, emekçiler ve ezilenler bu zor günlerde iradesini ortaya koyan ve sözünü söyleyen hiç kimseyi unutmayacaktır. Ama bu günlerde susan ve bu zulmü izleyenleri de unutmayacağımızı, halkımızın da unutmayacağını bir kez daha belirtmek istiyorum” diye konuştu.
Colemêrg’te yaptıklarıyla yeni anayasanın içeriğine dair çok güçlü ipuçlarının verildiğini ifade eden Bakırhan, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilk iki maddesini açıklıyorum; Bir, ‘Kürtler Türkiye’de sömürge bir halktır ve sömürge kurallarıyla yönetilir. İkinci madde, Kürt halkının seçme ve seçilme hakkı yoktur. Yaşadıkları kentleri yönetmeye hakkı yoktur.’ AKP- MHP- JİTEM ittifakının yeni anayasadan anladığı budur. Bu iki maddeyi en başa yazsınlar. ‘Kürtler bulundukları yerlerde yerel seçim yapılmayacaktır’ desinler. Biraz açık yürekli olun, biraz samimi olun ve biraz şeffaf olun. İki yüzlü politikalardan artık vazgeçin. Bunları yazın ki sizin ne kadar adaletsiz ve hukuksuz olduğunuzu bütün dünya görsün” diye konuştu.
Bugüne kadar “Ankara Kriterleri”nden dem vurulduğunu aktaran Bakırhan, “Ankara Kriterleri meğer kayyum kriterleriymiş. Alın normalleşmenizi de yeni anayasanızı da başınıza çalın. Hedef Hakkari’de Kürdün iradesi olabilir ama tuzak barış ve demokrasi isteyenleredir. Şimdi değilse ne zaman ortaklaşacağız? Emekçilere, yoksullara, kadınlar, ezilenlere ve demokratlara bulunduğumuz her yerde, her caddede, her sokakta, parti ismine takılmadan, Kürt, Türk, Alevi ve Sünni demeden bir araya gelip bu zulüm düzenine artık dur demenin zamanı gelmedi mi” diye sordu.

'DİRENİŞ' VE 'ORTAK MÜCADELE' MESAJI

Hukuksuzluklara karşı ses çıkarılması gerektiğine dikkati çeken Bakırhan, “Aksi halde bu darbeler devam edecektir. Bu darbe anlayışı ile mücadele etmek bizim kurtuluşumuzdur. Gençlerimizin, kadın yoldaşlarımızın kurtuluşu bu darbe anlayışı ile mücadele etmekten geçiyor. Pusulamız Van’daki ortak direniş ve ortak mücadeledir. Ortak mücadele zeminini Türkiye’nin her yerine yaymaktır” dedi.  
İktidarın Kenan Evren’e bile rahmet okutacak bir pratik içerisinde olduğunu kaydeden Bakırhan, “Bu uygulamalar karşısında pes etmeyeceğiz ve yılmayacağız. Asla geri adım atmayacağız. Belediyelerimizi korumaya devam edeceğiz. En güçlü toplumsal dayanışmayı örgütleyip bir daha aynı şeylerin Türkiye’nin hiçbir yerinde yaşanmaması için güçlü bir mücadele ortaya koyacağız. Belediyeler bizde olduğu zaman halkın evi gibiydi. Halkımız evi olan bu kurumları koruyacaktır ve sahiplenecektir. Asla bu baskılar ve kayyum atamaları karşısında ah vah etmeyeceğiz. Bu darbecilerin gerçek yüzünü sadece Kurdistan'da değil Türkiye ve dünyanın her yerinde demokratik kamuoyunda teşhir edeceğiz” ifadelerini kullandı.

 Belediyeleri koruyacaklarına dikkati çeken Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu haklı davamıza ve mücadelemize kimse bize boyun eğdiremez. Seyit Rıza baş mı eğdi? Orhan Doğan boyun mu büktü? Ayşe Gökkan aman mı diledi? Alp Altınörs diz mi çöktü? Daha binlerce arkadaşımızın dizi toprağa bile değmedi. Ant olsun, ant olsun, ant olsun; bu kirli yöntemlere, bu zulme, bu faşizme karşı Alp’ler gibi Orhan Doğan’lar gibi Seyit Rızalar gibi Ayşe Gökkanlar gibi direneceğiz."