Türkiye Cumhuriyeti ilk yüzyılını geride bırakırken, sistem içerisinde yaşanan çatışma ve tıkanma tamamen gün yüzüne çıkmış durumda. Devlet ve iktidarı elinde tutan AKP arasında ki çatışmanın iyice ayyuka çıktığı bu süreçte kutlanan ikinci yüzyılda devlet kendi kuruluş kodlarına dönüp yeniden Kürt halkına ve sosyalistlere yönelik saldırılarını arttırmış durumda.
İkinci yüzyılına giren cumhuriyette Türkiye Devrimci Hareketinin durumu ve sistemin yaşadığı sorunları, geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Türkiye Devrim Partisi liderlerinden Aytunç Altay ANF’ye değerlendirdi.
'100. YILINDA CUMHURİYET BİR TIKANMA YAŞIYOR'
Cumhuriyetin ilk yüzyılını geride bırakırken AKP’nin elinde tuttuğu iktidarın son elli yılın en sağlam iktidarı görünümü verdiğini belirten Altay, aslında cumhuriyetin bir tıkanma sürecine girdiğini belirtti. Altay, cumhuriyetin ilk yüzyılını şu sözlerle değerlendirdi: “Türkiye Cumhuriyeti 100. yılında tam anlamıyla bir tıkanma noktasında. Geldiği nokta şu. Ya 100 yıl önce kurulduğu dönemden bir önceki Osmanlıcı, monarşik, totaliter bir faşizme dönüşecek ya da bugünkü tıkanmanın 100 yıl önceki temel sebeplerini giderecek. Bugünkü tıkanmanın 100 yıl önceki temel sebepleri ise şunlar:
Birincisi; işçi ve emekçi halkı temsil eden sosyalistlerin cinayetleri de içeren yollarla tasfiyesidir.
İkincisi de; Dersim, Ağrı, Şeyh Said isyanları somutunda da görüldüğü gibi, bir halkın tümüyle yok sayılmasıdır; sistem dışına itilmesi, iradesinin yok sayılmasıdır. “
'CUMHURİYET DEĞİŞECEKSE BAŞKA BİR ŞEYE DÖNÜŞMEK ZORUNDA'
Cumhuriyetin bir yol ayrımında olduğunu dile getiren Altay, cumhuriyetin önünde iki yol olduğunu ya neo-Osmanlıcı bir faşizme dönüşeceğini ya da Türkiye ve Kurdistan devrimci dinamiklerinin mücadelesiyle başka bir cumhuriyete dönüşeceğini belirtti. Altay sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyet yaşayacaksa bir başka şeye dönüşmek zorundadır. Ya neo-Osmanlıcı, monarşik, bir garip totaliter faşizme dönüşecek ya da bu iki temelden; Türkiye ve Kurdistan devrimci dinamiklerinin mücadelesiyle halkların özgürlüğü gerçekleşecek ve cumhuriyet bir başka cumhuriyete, halkların özgürlüğüne dönüşecek. Bir halk cumhuriyetine dönüşecek. Başka bir alternatif yok. Örneğin şöyle bir alternatif yok. Neo-Osmanlıcı bir geriye dönüş yerine gene faşist, ama daha batıcı, ama sosyal demokrat görünümlü, ama liberal, ama bilmem ne bir faşizmin sürmesi de mümkün değil Türkiye’de. AKP öncesine dönüş de mümkün değil. Türkiye ya halkların devrimi ya da daha geriye giden, cumhuriyet öncesine giden geriye savruluşla karşı karşıyadır. Tabii halkların özgürlüğü temelinde bu cumhuriyetin devrimci bir açılışı kolay bir şey değil. Zor bir durum. Zaman alacak ama bu gerçekleşmediği süreç boyunca cumhuriyet bunalımlarından kurtulamayacak."
'TÜRKİYE VE KURDISTAN DEVRİM DİNAMİKLERİ İTTİFAK HALİNDE OLMALI'
Türkiye Devrimci Hareketi ve Kürt Özgürlük Hareketinin devrimci dinamiklerinin her zeminde ve her koşulda bir arada olması gerektiğini belirten Altay, ancak Türkiye Devrimci Hareketinin kendi aralarında da bir ittifak kurmasının önemli olduğu değerlendirmesinde bulundu. Altay, “Türkiye ve Kurdistan devrimci mücadele dinamiklerinin her zeminde, her an, her koşulda bir arada olması lazım. Bir; Türkiye ve Kurdistan devrim dinamiklerinin ittifak halinde olması lazım. İkincisi de... Güncel olarak şunu da söylemek lazım. Kürt hareketinin etkisi ve otoritesi olmadığında da Türkiyeli devrimciler kendi aralarında ittifak ve işbirliği, güç birliği, koordinasyon kurabilmeli. HDP’nin varlığı koşullarında, yani HDP’de Kurdistan mücadelesinin etkisi altında bir takım sol güçler bir araya gelebiliyor. Bu güzel bir şey ama o olmadığında da bir araya gelebilmeli. O olmadığında da küçük dükkancı rekabetler içine düşmemesi gerekir. Görev, birlik ve mücadeledir" dedi.
Muhalif kitlelerin aslında güçlü olduğunu ama iktidarın elinde mahkemeler, polis, asker olduğunu belirten Altay, şunları ekledi: “Bu sistem mutlaka ve kesinlikle aşılabilir. Şu seçim sonrasında ortaya çıkan demoralizasyon, geçici ve gerçekçi zemini olmayan demoralizasyondur. Muhalif kitleler gerçekte çok yoğunlukta ama sadece güç, egemenlik, mahkemeler, asker, polis karşı tarafta. Bu çelişki bir noktada mutlaka çözülür. Halkta öfke, tepki, nefret çok büyük. Burjuva muhalefetini destekleyen kesimler eninde sonunda bu burjuva muhalefet sisteminden kopacak, onu aşacak. Bu kitlelere güvenmemiz ve onlara uzanmamız lazım.
Bu mücadeleyi sürdüren, irtifası yüksek alanlardaki veya şehirlerdeki, köylerdeki, okullardaki, bürolardaki, iş yerlerindeki bütün mücadele eden arkadaşlarıma başarılar diliyorum. “