Baydemir: Tale köyünde ikinci Roboski yaşandı

HDP Sözcüsü Baydemir, Hakkari'de köylülere yönelik SİHA saldırısına ilişkin "HDP olarak çağrıda bulunuyoruz; gelin, Meclis'te araştırma komisyonu kuralım, hakikat neyse onun üzerinden yürüyelim" dedi.  

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Osman Baydemir, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Baydemir, HDP’nin her koşulda yaşam hakkının korunmasını savunduğunu ifade ederek, "Sivillere yönelik saldırıyı reddediyoruz. Yaşam hakkını savunuyoruz.  Son 20 günümüzde en az 10 sivil yurttaşımız saldırılar sonucu yaşamını yitirdi. Kınıyoruz. Bir daha tekerrür etmemesi için etkin çabamızı da sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.

'İKİNCİ ROBOSKİ'

Hakkari'nin Oğul (Tale) köyünde sivillere dönük SİHA (Silahlı İnsansız Hava Aracı) ile gerçekleştirilen saldırıyı "İkinci Roboskî" olarak değerlendirdi ve saldırıda Mehmet Temel'in yaşamını yitirdiğini, 3 kişinin de yaralandığını hatırlattı. Mehmet Temel'in annesi Sima Temel'in olaya dair anlatımlarını aktaran Baydemir, şöyle devam etti:

"Hangi anlayıştır ki sivil insanları terörist olarak tanımlıyor, kendi vatandaşına ölümü reva görüyor... Gerek İçişleri Bakanlığı, gerek valilik, gerekse de Erdoğan'ın yaptığı açıklamaların kabul edilir hiçbir yanı yoktur. Hukukta 'işbirlikçi' diye bir kavram, suç yoktur. Bu insanların gitmiş olduğu piknik alanı kamuoyu açık bir bölgedir. Yasaklı bir çatışma bölgesi değildir. Kaldı ki bu insanlar oraya gittiklerinde zorunlu olarak Depin kontrol noktasından geçmek zorundalar, GBT'lerine bakıldı. Eğer öyle bir şey varsa neden gözaltına alınmadı. SİHA bombardımanı sonrasında savcılığın yapmış olduğu bir inceleme yok. Başka bir yaralı ve cenaze de yok sivil yurttaş dışında. Erdoğan, 'nerede o siviller' diye sormuş. Mehmet Temel sivildi, 3 çocuk babasıydı ve ekmeğinin peşinden gidiyordu ama şimdi mezarda. 'Nerede o siviller' diye soruyorsunuz, Musa Tarhan evli ve 8 çocuk babasıdır. İbrahim Sağ evli ve 6 çocuk babasıydı. Hiç lafı evelemenin gereği yoktur. Bir kez daha söylüyorum; devletin meşruluğu onun tabi olduğu hukuktur. Eğer sen kendi hukukunu yok sayarsan, öldürdüğün her sivili olduğundan farklı gösterirsen suç örgütünden ne farkın kalır? Bu saldırı aynı zamanda birlikte yaşama bir saldırıdır. İhmali olanların hakkında bir soruşturma açmak, hakikatin açığa çıkması için çaba göstermek gerekirken insanları tehdit etmek aklını yitirmekle eş değerdir. Bunun hiç kimseye bir faydası olmayacaktır."

'KÜRT ÖLÜR, BAYRAKTAR HOLDİNG KAZANIR!'

Baydemir, Kürt sorununun silahla çözülemeyeceği ifade ederek, "Neden bu çıkmaz, çünkü çatışmanın savaşın kazandırdıkları da var. İşte kazandırdıklarından bir tanesi de silah tüccarlarıdır. Bir Kürt sivil hayatını yitirir, Bayraktar Holding para kazanır! Bu kadar basit. Kimin kurşunu olursa olsun sivillere yöneldiğinde biz bunu reddediyoruz" ifadesini kullandı.

Hükümet ve devlet yetkililerinin sivilleri hedef alan "terörist" açıklamalarına tepki göstererek, "Sizin açınızdan terörist olmayan var mı?" diye soran Baydemir, "Muhalif gazeteci, yazar, sendikalı öğretmen size göre 'terörist.' Sizin terörizm tanımını reddediyoruz. 6,5 milyon kişinin oyunu alan Sayın Demirtaş, AKP Genel Başkanı tarafından terörist ilan edildi" dedi.

'SİVİL ÖLÜMLERİ MECLİS ARAŞTIRSIN'

Baydemir, Mehmet Temel'in fotoğraflarını göstererek, "Sizin terörist dediğiniz işte burada. Olaydan iki hafta önce o söz konusu piknik alanında çekilen fotoğraflardır. Yazıktır günahtır. Çağrıda bulunuyoruz. Gel beraber gidelim ailesini ziyaret edelim, köylülerle görüşelim. Bu insanlar kimlerdi? HDP olarak çağrıda bulunuyoruz; gelin Meclis'te araştırma komisyonu kuralım. Başta bu hadise olmak üzere bütün sivil ölümleri Meclis araştırsın, hakikat neyse onun üzerinden yürüyelim. Ama olanı farklı gösterme çabası ile sonuç alınmadı ve alınmayacak. Bu fotoğrafta saldırıya uğrayanlar selfie çekiyor. Allah bırakmasın" diye konuştu.

Baydemir, iki yıllık sürede 3 bin kişinin yaşamını yitirdiğini belirterek, "Hep birlikte itiraz etmemizin vakti geçmiştir. Ortada bir tehdit var. Hükümeti alkışlamayan herkes bir tehdit altındadır. Ama buna rağmen bundan kurtulmanın tek bir yolu vardır. Hem bu savaşı durdurmaktır, OHAL'i durdurmaktır" diye konuştu.

Zafer Çağlayan hakkında verilen karar sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına yanıt veren Baydemir, şöyle devam etti: "Eninde sonunda burnunuza o pis kokular gelmeye başladı. Bu öyle bir kokudur ki ta ABD'den buralara kadar sirayet ediyor. Normal koşullarda burun direğinin düşmesi gereken bir süreçten bahsediyoruz. Siz gereğini yapmazsanız böylesi uluslararası mekanizmalarda bu pis kokular bu ülkenin vatandaşlarının ekmeğini gasp edecek bir handikabı beraberinde getiriyor. Bu yapılanlar Türkiye'yi bağlamaz. Bu pis işler Türkiye'yi bağlamamalı, yapanları bağlamalıdır. Her kim ki içerisindeyse onları bağlamalıdır. 80 milyonun kaderi üzerinde bir kaderi olmamalıdır."

'MESELE SEÇİM DEĞİL'

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Baydemir, CHP ile ittifak tartışmalarına ilişkin, "7 Haziran'da milletin iradesi tanınmadı. Savaş çıkarıldı ve seçime gidildi. 16 Nisan'da bir referandum oldu, milletin iradesi tanınmadı. Seçimin sonucu değiştirildi. Her şeyden önce seçimin güvenliği sağlanmak zorunda. Bu sağlanmadıkça istediğiniz kadar sandık kurun. OHAL rejimi altında seçime gitmenin imkanı yoktur. Medyanın susturulduğu bir ortamda serbestçe tartışma ortamı yoktur. Olması gereken ortak paydalarda seçim güvenliğinin, Türkiye'yi olağan bir ortama çekmek için ortaklaşmalıdır. Eşitlilik, adalet ve özgürlük bunlar vazgeçilmezimizdir. Bu ilkeler etrafında kim ki elini uzatırsa HDP demokrasinin yanında olacaktır. Onurlu bir barışın talebinin yanında olacağız" yanıtı verdi.

'KAÇ SİVİLİ DAHA KATLEDECEKSİNİZ?'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Bizi 20 Kasım'a kadar izleyin" sözleri yöneltilen Baydemir, "30 yıldır aynı propaganda, aynı söylem devam ediyor. 20 Kasım ne demek daha bir dizi insanın, sivilin ölmesi demektir. Ölümden çözüm olmadı olmaz. Bugüne kadar kaç tane 20 Kasım geçti. Yüzlerce ay takvim verildi. Binlerce kez 'bitti bitecek' dendi. Bitmedi çünkü yöntem bu değil. Cumhuriyet tarihinde ilk defa doğru bir yola meyledildi, 2013 Mart. Ama bu yol tek başına iktidar olma uğruna heba edildi. Suriye'de Kürtler statü sahibi olmasın diye heba edildi. Kürt düşmanlığı politikasına geri dönüldü. Bu politika hiç kimseye kazandırmadı ve kazandırmaz. Takvim vermek çıkmazdır. Barışın takvimi ancak verilirse, yanlıştan vazgeçilmenin takvimi verilirse o zaman bir çıkış yolu bulunabilir. Biz bunlar olsun diye mücadelemize devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.