Bayık: Geleceği Reqa belirleyecek

"Rojava ve Kuzey Suriye'nin geleceği esas olarak Reqa’nın özgürleştirilmesiyle birlikte belirlenecektir. Suriye'nin nasıl bir karakterde olacağı da daha belirgin hale gelecek."

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, IŞİD’in Reqa’da yenilmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Bayık, IŞİD’in Esas olarak Irak Suriye sınırında varlığını sürdürmeye çalışacağını kaydetti. Cemil Bayık, “Rojava ve Kuzey Suriye'nin geleceği esas olarak Reqa’nın özgürleştirilmesiyle birlikte belirlenecektir. Tabii sadece Rojava Devrimi’nin ve Kuzey Suriye'nin durumu, konumu şekillenmeyecek, giderek demokratik Suriye'nin nasıl bir karakterde olacağı da Reqa’nın kurtuluşundan sonra daha belirgin hale gelecek” dedi.

Yeni Özgür Politika gazetesine konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bayık, Suriye, Rojava ve Kuzey Suriye'nin geleceği Reqa’yı Özgürleştirme Hamlesi’ne ilişkin şunları söyledi:

“Reqa’nın IŞİD’in başkenti olduğu biliniyor. Musul’un kurtarılışı uzun sürdüğüne göre, Reqa’nın da IŞİD’ten tümden temizlenmesinin uzun bir süre alacağı açık. Öte yandan Musul’daki savaş tarzı ile Reqa’daki savaş tarzı farklıdır. Reqa’da QSD güçleri sivillerin toplu ölümüne yol açmamak ve sivillere zarar vermemek için çok dikkatli bir biçimde ilerlemektedir. Çünkü Musul’daki gibi bir yaklaşım doğru olmayacaktır. Musul’da yüzlerce sivilin hava saldırıları ve top atışlarıyla öldüğünü biliyoruz. Bu açıdan Reqa’da QSD güçleri çok dikkatli davranmaktadırlar. Belki Irak'a çok tepki gelmedi. IŞİD de Irak'ta her gün onlarca insanı bombalarla öldürüyor. O yönüyle Irak devletinin savaş uçaklarının ya da tanklarının, toplarının bombalamasıyla birçok sivili öldürmesine kamuoyu fazla ses çıkarmadı. Zaman zaman gündeme geldiyse de IŞİD'e karşı mücadele söz konusu olunca sivillerin ölümüne göz yumuldu. Ama Reqa’da durum değişiktir. Her şeyden önce QSD güçlerinin savaş anlayışı ve sivillere yaklaşımı farklıdır. Öte yandan Reqa’da QSD güçleri böyle bir şey yapsa -Türkiye zaten en küçük bir olumsuzlukta dünyayı ayağa kaldırıyor- Kürt karşıtı güçler sivillerin ölümü durumunda kara propaganda yapacaklarından dolayı QSD güçleri dikkatli davranmaktadır. Reqa’da savaşan QSD güçlerinin yüzde 80’inin Arap olduğu söyleniyor. Bunların çoğunluğu da Reqalı gençlerdir. Böyle olunca da Araplar, Reqalı gençler doğup büyüdükleri, ailelerinin şehri olan Reqa’nın fazla yakılıp yıkılmasını ve Reqa’da sivil kayıbın olmasını istemiyorlar. Reqa’nın yakılıp yıkılmadan daha sağlam kurtarılması için QSD güçleri dikkatli davranıyorlar. Çünkü QSD içindeki savaşçılar esas olarak Arap gençleridir. Bu yönüyle Reqa’nın adım adım kurtulacağını anlamak gerekiyor.

Şu açıktır, Kobanê’den sonra IŞİD’in kaderi belirlenmiştir. Türkiye IŞİD'i Kobanê’nin üzerine sürdü. Böylelikle Rojava Devrimini boğacak, IŞİD’le uzun bir sınıra sahip olacağından, sınır ilişkilerine dayanarak bunlar üzerinden Suriye ve Ortadoğu'da etkili olmayı hesaplıyordu. Ama Kobanê’de yenildiler. Kobanê’de yenilmesi IŞİD’in baş aşağı gitmesidir. Musul’daki yenilgiyi de yaratan Kobanê’de yaşadığı yenilgidir. Diğer alanlarda IŞİD'in gerilemesi, baş aşağı gidişi de Kobanê’deki yenilgisiyle başlamıştır. En önemli savaşçılarını Kobanê’de yitirmiştir. En önemli savaşçılarını Kürtlere karşı savaşta yitirmiştir. IŞİD bir yönüyle de Türkiye'nin tuzağına düşmüştür. Türkiye IŞİD'i kullanarak Rojava Devrimi’ni boğmak, Suriye üzerinden Ortadoğu'da etkili olmak isterken, kendi amacına ulaşamadığı gibi, IŞİD’in büyük darbe yemesinin de, tasfiye olmasının da yolunu döşemiştir. Bu bakımdan Rojava Devrimi’nin IŞİD'e vurduğu darbelerden sonra, Minbic’te kaybettikten sonra artık IŞİD’in Suriye'de toparlanması zordur. Reqa’da yenilmesi de kaçınılmazdır.

Reqa’da IŞİD’in uzun süre direnmesi mümkün değil

Şöyle bir durum var; IŞİD aslında Suriye'den çıkmış bir örgüt değildir, Irak kökenlidir. Irak El Kaide’sinin daha sonra Suriye'ye kendisini yayması durumu ortaya çıkmıştır. Zaten kurdukları devletin ismi ise Irak-Şam devletidir. Merkezleri Irak’tı. İçinde Saddam döneminden kalma istihbarat kesimleri de, belirli askeri birimler de bulunmaktaydı. Bu yönüyle IŞİD'in Suriye'de tasfiye olması ve etkisizleşmesi gerçekleştirilecektir. Çünkü kökü burada değildir. Anlaşılıyor ki IŞİD Suriye'de geriletilirse barınacağı yer Irak olacaktır. Bunu şimdiden söylemek yanılgı olmayacaktır. Bu bakımdan IŞİD ile Irak devletinin savaşı sürecektir. Öte yandan Suriye'de IŞİD’in tutunamayacağını gören güçler, çeşitli Sünni çevreler, Irak'ta IŞİD'e destek vererek hem Irak'ta Şiileri zayıflatmaya, hem de İran'ın etkisini kırmaya çalışacaklardır. Şu anda durum böyle gözüküyor. Çünkü Reqa’da IŞİD’in uzun süre direnmesi mümkün değildir. Suriye'de artık İŞİD’in, diğer çetelerin, El Kaide’nin, Müslüman Kardeşlerin yayılması mümkün değildir. Her ne kadar Türkiye Idlip’te olduğu gibi El Nusra’yı destekleyip diğerlerini tasfiye ederek, El Nusra üstünden rejim, İran ve Rusya’ya şantaj yaparak pazarlık gücünü arttırmaya çalışsa da artık sadece IŞİD’in değil, Nusra’nın da, diğer çetelerin de sonuna gelinmiş bulunuluyor.  Türkiye de bunu görüyor. Türkiye sadece karışıklık yaratmak, belirli güçleri zorlayarak taviz koparma politikası izliyor. İdlip ve çevresindeki gelişmeler kesinlikle Türkiye'nin oyunudur, Türkiye'nin komplosudur, Türkiye'nin Suriye'deki oyunlarının yeni bir aşamaya vardırılmasıdır. Bunu herhalde Suriye de, Rusya da, ABD de görüyor. Kürtlerin gördüğünü, bizlerin gördüğünü herhalde sahada savaşan, Türkiye'nin zihniyetinin, politikalarının ne olduğunu bilen bu güçler de görüyor. Özcesi Suriye'de artık IŞİD’in de bu tür güçlerin de etkili olmaları söz konusu değildir.

IŞİD Reqa’da da yenilecektir, Derezor’da da yenilecektir. Esas olarak Irak'ta üstlenecektir; gücünü Irak'ta yoğunlaştıracaktır. Ama bu çerçevede de Irak Suriye sınırında da varlığını sürdürmeye çalışacaktır. Çünkü Irak-Suriye sınırının bir bölümü çöl derinliklerine sahiptir. Zaten Arap savaşçılığının karakterinde çöl derinliğine hakim olma, çöl derinliğinin yarattığı kültürle, savaş anlayışıyla oralarda barınma karakteri bulunmaktadır. Belki günümüzde insansız hava araçlarıyla çöl savaşçıları eski avantajını kaybetmiştir, ama yine de IŞİD'in Irak'ta Sünni bölgesinde kendini etkili kılmaya çalışacağı, yine belli düzeyde Suriye sınırında da kendisini var etmeye çalışacağı görülmektedir. Ama Reqa’da ya da Suriye'nin içlerinde artık IŞİD’in etkili olması söz konusu olamayacaktır. Özcesi IŞİD doğduğu, büyüdüğü, güçlendiği topraklara dönecektir. Esas varlığını, gücünü bundan sonra orada dayandığı toplumsal güçle birlikte göstermeye çalışacaktır.

Suriye’nin karakterini Reqa’nın kurtuluşu belirleyecek

Rojava ve Kuzey Suriye'nin geleceği esas olarak Reqa’nın özgürleştirilmesiyle birlikte belirlenecektir. Tabii sadece Rojava Devrimi’nin ve Kuzey Suriye'nin durumu, konumu şekillenmeyecek, giderek demokratik Suriye'nin nasıl bir karakterde olacağı da Reqa’nın kurtuluşundan sonra daha belirgin hale gelecek. Suriye konusunda herkes biraz daha önünü net görmeye çalışacak. Reqa’nın böyle tarihi bir rolü olacaktır. Reqa’nın özgürleştirilmesiyle birlikte Kuzey Suriye’nin bütünlüğü gerçekleştirilmiş olacak. Reqa’nın özgürleştirilmesiyle birlikte Kuzey Suriye bütünlüklü bir coğrafya, bütünlüklü bir federasyon olma özelliğine kavuşacaktır. Bu anlamda Reqa Kuzey Suriye Federasyonu için önemlidir. Özellikle bir Arap şehridir. İçinde Kürtlerin de olduğu Arap savaşçılarının şehri kurtarmasıyla birlikte içinde Araplar başta olmak üzere Kürtlerin de, başka güçlerin de olacağı Reqa Meclisi’nin yöneteceği bir şehir ortaya çıkacaktır. Reqa aynı zamanda Kuzey Suriye'de Arap-Kürt ittifakının temelinin daha da güçlenmesini sağlayacaktır. Araplarla Kürtler Rojava’da ve Kuzey Suriye'de IŞİD'e karşı mücadelede önemli bir ittifak kurdular, ortak oldular. Belki çok fazla yansımadı, ama Arapların IŞİD'e karşı mücadelesinde yüzlerce şehidi vardır. Bugün Reqa’da da şehit vermektedirler. Bütün bunlar Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’nun demokratik ulus perspektifini güçlendirmektedir. Önder Apo'nun örgütlü topluma dayalı demokratik ulus projesi ve demokratik konfederal yapılanma Kuzey Suriye'de şekillenmiş bulunmaktadır.

Yakında Kuzey Suriye'de seçim yapılması da yaratılan bu sonuçlara dayanmaktadır. Artık Kuzey Suriye'de yapılacak seçimler sadece Kürtlerin demokratik özerklik yaşadığı yerlerin özerk yönetimlerinin belirleneceği seçimler olmayacaktır. Kuşkusuz Kuzey Suriye Federasyonu’nun içinde özerk bölgeler olacaktır. Şimdi kanton denilen Kürt özerk bölgeleri olacaktır. Kürtler burada kendi kimlikleri ve kültürleriyle kendi kendilerini yöneteceklerdir. Yine Süryaniler kendi bulundukları yerlerde kendileri etkili olacaklardır. Araplar bulundukları bölgelerde yerel demokrasi temelinde kendi özerkliklerini yaşayacaklar, kendi kendilerini yöneteceklerdir. Kuşkusuz bu kendi kendini yönetme sadece bir yerde var olan Arapların ya da Kürtlerin yönetimi olmayacaktır; oradaki tüm halkın kendi kendini yönetmesi olacaktır. Kantonlardaki meclislerde, komünlerde ve yönetimde Kürtler çoğunlukta olur. Ama bu çoğunluk olma bir egemenlik ilişkisi ya da hegemonya kurma ilişkisi değildir. Orada yine herkes eşit ve özgür olacaktır. Çoğunluk olan toplum tabii ki bulunduğu yerde kendi kendini yönetecek, kendi okulları olacak, kültürü olacak. Yani kendi kimliği ve kültürüyle yaşayacaktır. Bu herkes için geçerlidir. Kürtler için de, Araplar için de, Süryaniler için de, Çeçenler için de, Türkmenler için de geçerli olacaktır.

Reqa önemli bir model olacak

Reqa, farklı kimliklerin içinde olduğu meclis ve özerk yönetim olarak önemli bir model olacaktır. Reqa’yı Reqalılar yönetecektir. Reqa’yı Reqa’nın sahipleri yönetecektir. Bunlar kimdir? Araplardır, Kürtlerdir, olduğu kadar Süryanilerdir ve diğer topluluklardır. Dışarıdan gelen birileri Reqa’yı yönetmeyecektir. Reqa’yı bizzat oranın sahipleri ve demokratik meclisleri yönetecektir. Demokratik Suriye Güçleri de onların öz savunması olacaktır. Bu açıdan öyle Kürtlerin olduğu yerlerde gidip Araplar egemenlik kuracak, Arapların olduğu yerde Kürtler gidip egemenlik kuracak gibi bir durum olmayacaktır. Şu anda Mıbiç’i Mınbiçliler yönetmektedir. Bunların çoğunluğu da Arap’tır. Reqa’yı da Reqalılar yönetecektir. Bunların çoğunluğu da Arap olacaktır. Ama Kürtler de olacaktır. Çünkü Kürtler Reqa’da önemli bir nüfusa sahiptir. Belki IŞİD’in saldırılarından sonra Kürtler önemli oranda Reqa’dan çıktılar. Ama Reqa kurtarıldıktan sonra Reqa IŞİD öncesi duruma toplumsal bileşimine kavuşacaktır. IŞİD öncesi demografik yapı, topluluklar orada demokratik meclis olarak kendi yerel meclisleriyle kendi kendilerini yönetecektir. Zaten Kuzey Suriye Federasyonunda her şehir kendi kendini yönetecektir. Kuzey Suriye Federasyonunda merkezi bir yönetim olmayacaktır. Yerel özerkliklere, yerel demokrasiye dayalı bir federasyon olacaktır. Zaten bu nedenle Kuzey Suriye Federasyonunun bu karakteri Suriye'yi etkileyecektir. Artık Suriye'de merkezi hegemonik bir yönetimin olması da mümkün değildir.

Tabii ki genel bir yönetim ve Suriye'nin demokratik yönetimi olacaktır. Ama Demokratik Suriye yönetimi eskisi gibi merkezi olacak, köylere kadar merkezden, Şam’dan yönetilecek gibi bir karakterde olmayacaktır. Demokrasi ve özgürlük çağında yerel demokrasi olacak, yerel meclisler ve yerel özerklikler olacak. Bunlar kendi kendini yönetecek, hatta bir kanton mu, bir özerk bölge mi, o özerk bölge de merkezi olmayacak. Her kasaba ve her şehir kendi kendini yönetecektir. Geneli ilgilendiren işler genel mecliste olacak; ama diğerleri yine şehir meclisleri, kasaba meclisleri, mahalle meclisleri, yani yerel yönetim güçleriyle yönetilecektir. Rojava’daki sistem şimdi yerel demokrasi ve yerel meclislere dayalı bir Kuzey Suriye Federasyonu içinde varlığını sürdürecektir. Bu temelde de giderek demokratik federal Suriye oluşumu ortaya çıkacaktır. Bu açıdan Reqa’nın kurtarılması sadece Rojava’nın ve Kuzey Suriye Federasyonu’nun geleceğini belirlemeyecektir. Kuşkusuz Reqa’dan sonra Kuzey Suriye daha belirgin biçimde ortaya çıkak. Gerçekten tam anlamıyla bir Kuzey Suriye Federasyonu ortaya çıkacaktır.

Cenevrelerden, Astanalardan sonuç çıkmaz

Bütün Suriye'yi etkileyecek bir Kuzey Suriye Federasyon gerçeği Reqa ile birlikte güçlenecektir. Bu kesinlikle böyle olacaktır. Rojava Devriminin başlangıçta savunduğu yerel demokrasiye ve özerkliklere dayalı, örgütlü demokratik topluma dayalı demokratik konfederal temelde bir Demokratik Kuzey Suriye federasyonu ortaya çıkacaktır. Bu tabii demokratik Suriye'nin oluşumunu da şekillendirecektir. Önümüzdeki dönem giderek Demokratik Suriye Federasyonu’nun şekilleneceği dönem olacaktır. Yani öyle Cenevrelerden, Astanalardan sonuç çıkmaz. Onlar savaş döneminin birbirlerini anlama görüşmeleriydi, bilek güreşleriydi. Yoksa çözüme yönelik görüşmeler değildi. Çözüm artık Kuzey Suriye Federasyonu merkezli olarak Suriye topraklarında gerçekleşecek. Artık Kuzey Suriye Federasyonunu dikkate almayan, ondan etkilenmeyen bir Suriye'de çözüm olmayacaktır. Kuzey Suriye federasyonundan bağımsız, ondan etkilenmeyen bir demokratik Suriye federasyonu ortaya çıkmayacaktır. Demokratik Suriye Kuzey Suriye Federasyonuna dayanmak, onun temel değerlerini önemli oranda benimsemek zorundadır.

Kuşkusuz bir uzlaşma olacaktır, ama bu uzlaşma ne merkezi rejimin zihniyeti ve projesi temelinde olabilir, ne El Kaide artıklarının zihniyeti ve projeleri çerçevesinde olabilir, ne de kendine muhalif diyen, ılımlı İslam diyen, aslında farklılıkları reddeden çeşitli gruplar ya da çeteler ekseninde olacaktır. Yeni Suriye bunlara dayanarak kurulamaz. Ne Baas zihniyeti ve merkezi hükümetin projelerine dayanarak demokratik Suriye kurulabilir, ne kendine muhalif diyen çetelerin görüşlerine dayanarak demokratik Suriye kurulabilir, ne de Türkiye'nin, Katar’ın ya da çeşitli güçlerin siyasal anlayışıyla, toplumsal anlayışıyla yeni Suriye kurulabilir. Bunlara dayanarak kurulamayacağına göre, mevcut Suriye rejiminin de ABD'nin de, Rusya’nın da kendisine muhalif diyen tüm güçlerin de tek uzlaşacağı zemin, Demokratik Kuzey Suriye Federasyonudur. Ancak onun değerleri etrafında bir uzlaşma olabilir. Mevut Suriye rejimini kendini dayatamaz, kimse onu kabul etmez. Kendisine muhalif diyen çeteler, çeşitli güçlerden beslenen muhalif kesimlerin ekseninde de yeni bir Suriye yaratılamaz. Onlar da bir uzlaşma zemini değildir. Tek uzlaşma zemini, bütün herkesin üzerinde uzlaşacağı bir proje, bütün halkları, toplulukları, siyasi güçleri bir araya getirecek proje Demokratik Kuzey Suriye Federasyonuna dayalı demokratik Suriye projesidir. Demokratik Suriye Federasyonu projesidir. Bu açıdan Kuzey Suriye Federasyonu Reqa özgürleştirildikten sonra siyasi olarak daha inisiyatifli olacaktır, daha etkili olacaktır; Demokratik Suriye Federasyonunun kuruluşunda etkinliği artacaktır.

Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu herkesle ilişkilenecek, herkesle görüşecek, yeni Suriye'nin oluşumunda herkesin de kabul edeceği bir uzlaşma yaratacaktır. Çünkü uzlaşmayı sağlayacak demokratik karaktere, demokratik siyasete sahip olan tek güç Demokratik Kuzey Suriye Federasyonudur. Bu açıdan Reqa’dan sonra şekillenecek Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’nun oluşacak yeni Suriye'de ve bütün Ortadoğu'da etkisinin büyük olacağını görmek gerekiyor. Her ne kadar Türkiye İdlip’te bir hamle yaparak şantajlara başvursa da, Baas rejimi çeşitli yerlerde hamleler yaparak konumunu güçlendirmeye çalışsa da bunlar yeni kurulacak demokratik Suriye'nin temeli olamazlar. Demokratik Suriye'nin kendi etrafında kurulmasını sağlayamazlar. O tür dayatmalar ne halk tarafından kabul edilebilir, ne de mevcut Suriye siyasi gerçeği bunu kabul edebilir. Kuzey Suriye Federasyonu’nun projeleri dışında farklı güçlerin dayatmaları kesinlikle Suriye'yi istikrara kavuşturmaz. Aksine Suriye'de savaşın uzamasını, karışıklıkların devam etmesini beraberinde getirir. Bu açıdan kim istikrar ve barış istiyorsa, demokratik Suriye'nin oluşmasını istiyorsa, o zaman Kuzey Suriye Federasyonu ve onun değerleriyle uzlaşma temelinde yeni bir Suriye'nin oluşumuna yaklaşmaları gerekiyor. Böyle bir uzlaşma içine girmeleri gerekir.

Suriye'de artık farklı toplulukların ve güçlerin demokrasiye ihtiyacı var. Alevilerin de Süryanilerin de Kürtlerin de Sünni Arapların da demokrasiye ihtiyacı var. Herkesin varlığını koruduğu, kendi değerleriyle toplumsal yaşamını sürdürdüğü yeni bir Suriye ancak demokratikleşmeyle olabilir. Demokratik olmayan bir Suriye'nin Alevi Araplara da faydası yoktur. Suriye demokratikleşmediği takdirde sadece Kürtler değil, Alevi Araplar da büyük tehlikelerle karşı karşıya gelir. Suriye'de demokratikleşmeyi en fazla savunması gereken güçler Kürtlerdir, Süryanilerdir, Alevi Araplardır. Bu açık. Geleceklerini ancak böyle güvenceye alabilirler. Alevi Araplar iktidar olarak, şu anda iktidar gücüne dayanarak kendilerini güvencede hissedebilirler, ama demokratik olmayan bir Suriye'de her zaman dengeler değişip Alevi Araplar çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya gelebilir. Bu açıdan yeni Suriye'nin demokratik federasyon temelinde oluşması herkesin çıkarınadır. Sünni Arapların da çıkarınadır. Yoksa Sünni Araplar geçmişte olduğu gibi demokratik olmayan bir yönetimden rahatsız olabilirler. Bunun özellikle bilinmesi gerekiyor. Bu açıdan herkesin Demokratik Suriye ekseninde uzlaşması gerekiyor. Suriye'nin istikrarı da ancak böyle sağlanabilir. Suriye'deki farklı topluluklar da ancak kendi kimliği, kültürü ve inançlarıyla kendilerini demokratik bir Suriye'de ifade edebilirler. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum.

Kürtler Suriye'nin birliğinin güvencesidir

Kürtlerin Kuzey Suriye Federasyonu içinde örgütlenmeleri kesinlikle bir devlet ya da devletçik kurmak değildir. Suriye'yi bölmek değildir. Aksine kendilerini Rojava dışına taşırarak, Araplarla ortak bir Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu kurarak Suriye'nin birliğinden yana olduklarını ortaya koymuşlardır. Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu, Suriye'nin birliğinin güvencesidir. Kürtler sadece Rojava ile sınırlı kalsalardı, bu her zaman farklı duruma evrilebilirdi. Milliyetçi eğilimlerle Suriye'de bir Kürt devletçiği kurma biçiminde kışkırtmalar ortaya çıkabilirdi. Bu açıdan Kürtlerin Suriye'de kantonlar biçiminde demokratik özerkliğe kavuşması, kendi kendilerini yönetmeleri ve buna dayanarak da Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu içinde yer almaları kesinlikle Suriye'nin birliğini güçlendirme projesidir. Suriye'nin birliği içinde Kürtlerin özgür ve demokratik yaşama kavuşma projesidir. Herkes bunu böyle ele almalıdır. QSD içinde Kürtlerin ağırlığı var, Kuzey Suriye Federasyonunda Kürtlerin ağırlığı var, ilk Kürtler bu devrimi başlattı, bu nedenle Kürtler ağırlıklı olacak, Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu Suriye'yi bölmedir gibi yaklaşımlar tamamen yanılgılı ve gerçeği yansıtmayan yaklaşımlardır.

Suriye halkları da, Ortadoğu halkları da Kürtlerin Suriye'nin demokratik birliğinden yana olduklarını, Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu içinde yerel demokrasiye ve demokratik özerkliklere dayalı kanton yaşamını tercih ettiklerini görmelidirler. Kantonlar, Rojava’nın demokratik özerkliğidir. Birçok demokratik özerk bölgelerle Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’nun içinde olacaklardır. Yani bir Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu olacak, bir de onun içinde Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin kendi özerk bölgeleri olacaktır. Yani eski Kürt kantonları bu defa Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu içinde demokratik özerk bölgeler olarak kendi varlığını sürdürecektir. Ama sadece Kürtlerin yoğun olduğu yerler demokratik özerk bölgeler olmayacak ya da sadece oralarda yerel demokrasi olmayacaktır. Bütün Kuzey Suriye Federasyonu içinde her bölge, her şehir yerel demokrasi temelinde kendi kendini yönetecektir. Biz Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’ndan, projesinden bunu anlıyoruz, yapılan açıklamaları böyle anlıyoruz. Zaten yakında seçimler yaparak Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’nun böyle bir federasyon olduğunu, yerel demokrasiye, demokratik özerk bölgelere dayalı bir federasyon olduğunu daha da somut hale getireceklerdir.