Buldan: AKP'ye Kürt sillesi vuracağız, felekleri şaşacak!

Buldan, İmralı tecridine tepki göstererek, Öcalan'ın halklara umut verdiği için tecrit altında olduğunu söyledi. Seçimde AKP'ye Kürt sillesi vuracaklarını belirten Buldan, "Bu düzen hep böyle devam etmeyecek, faşizm ilelebet sürmeyecek" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, haftalık Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin gelişmeleri değerlendirdi. 

Buldan, konuşmasının başında özgür basın emekçisi Kadri Kaya'yı anarak, "Mamoste Kadri Kaya’nın vefatından duyduğumuz üzüntüyü ifade etmek istiyorum, ailesine başsağlığı, kendisine rahmet diliyorum" dedi.

'ADI CUMHURİYET AMA ADALET, ÖZGÜRLÜK YOK'

Buldan, dün cumhuriyetin kuruluşunun 95’inci yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "Adına 'cumhuriyet' denen ama içinde halkın demokrasinin, adaletin, özgürlüklerin olmadığı tekçi sistemin yıl dönümüydü. Cumhuriyet halka rağmen halkı yönetme rejimi haline getirildi" diye konuştu.

"Bugünkü cumhuriyet, 11 yaşındaki çocukların bedenine sıkılan kurşundur" ifadesini kullanan Buldan, şöyle devam etti:

"Dêrsim ve Zîlan’da bombalanan şehirler, yapılan katliamlar, Gazi’de ve Roboski’de devam etti. Cizre’de, Sur’da yapılan yıkım 95 yıl arayla tüm acıları yeniden yaşattı. O dönem işlenen insanlık suçlarına karşı zırh yasası çıkarılmıştı. 95 yıl aradan sonra askerlere işledikleri suçlara karşı tekrar aynı zırh yasası çıkarıldı. Seyîd Rızaları, Deniz Gezmişleri idam sehpasına gönderen anlayış bugün de siyasi soykırım politikası ile farklılıkları yok etmeye çalışmaktadır. Erdal Eren’in yaşını büyütüp idam eden zihniyet, bugün 76 yaşındaki adını bile unutan Sîsê Ana’yı rehin olarak tutmaya devam etmektedir. Bugünkü cumhuriyet 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın bedenine atılan gaz bombası, 11 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın bedenine sıkılan kurşundur. 76 yaşındaki Sîsê Ana’nın parmaklıklar ardında yaşadığı zulümdür. Roboskî’de uçaklarla parçalanmış cesetlerdir. Geçen 95 yılda temel sorunlar yerinde durmaya devam ediyor."

'SAYIN ÖCALAN HALKLARA UMUT VERİYOR'

İmralı tecridine değinen Buldan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bugün Sayın Öcalan’a karşı uygulanan tecrit içindeki ağır tecrit de cumhuriyetin demokratikleşmemesi için devletin sürdürdüğü ağır inadın sonucudur. Sayın Öcalan, halklara umut verdiği için tecrit altındadır. Bu politikayı uygulayanlar, cumhuriyeti herkesin baskı altına alındığı bir Tecrit Cumhuriyetine dönüştürme çabasındadır. Sayın Öcalan demokratik cumhuriyet ile başta Türkiye halkları olmak üzere Orta Doğu halklarının özlem duyduğu barış ve yeni yaşamı öneriyor. Yüzyıllık Kürt meselesini çözümünü öngören, tüm yurttaşların etnik kimliğine bakılmaksızın eşit bir şekilde yaşaması için mücadele eden Sayın Öcalan demokratik perspektifle yaşamanın önünü aralamaya çalıştı. Ülkeyi yönetenlerin önüne demokratik bir teklif sundu. Bu, bir kişinin bile burnunun kanamadığı, halkların birbirini boğazlamadığı, tepeden inme yönetimlerin var olmadığı bir yaşamın hayalidir. Eşit ve özgür bir yaşamın projesidir. Şimdi bu proje tecrit altındadır. Tecrit sadece Sayın Öcalan’ın şahsına değil, tüm Orta Doğu halklarının barış ve ortak yaşam umudunadır. 

'TECRİDE KARŞI HERKES SESİNİ YÜKSELTMELİ'

Bu tecrit cumhuriyetin demokratikleşme umuduna yöneliktir aynı zamanda. Demokratik cumhuriyet diyen, bir arada yaşamdan yana olan herkesin tecride karşı olması, sesini yükseltmesi gerekir. Mesele sadece bir kişi üzerindeki tecridin kaldırılması değildir. Ülkenin ve tüm toplumun üzerine kara bir bulut gibi çöken baskı ve tecrit politikalarının sonlandırılmasıdır. Karanlığa karşı aydınlık bir geleceğin kurtarılması çabasıdır. Biz barıştan, demokrasiden asla vazgeçmeyeceğiz. Tecride karşı sessiz kalmayacağız. Barış umudunun sönmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu tecrit halklarımızın mücadelesi ile mutlaka kırılacak. Bu insanlık dışı uygulamayı yapanlar bu politikalarının altında kalacak."

Halk iradesini gasp eden bir kayyum cumhuriyeti yaratmaya çalışıldığını söyleyen Buldan, "Şark Islahat Planı ile Kürt kentlerine umumi müfettişlik atanmıştı. Bunu tarihi okuduğumuz zaman hepimiz görüyoruz. Kürtlerin demokratik haklarına karşı olağanüstü yetkilerle donatılmış umumi müfettişler. Dünün umumi müfettişleri, bugünün kayyumlarıdır. İkisinin de özü gasptır, yok sayma ve zulümdür. 1930’lu yılların başlarındaki Türkleştirme politikasını bugün AKP kayyumlar yoluyla gerçekleştiriyor" diye konuştu.

'KAYYUMLARA KÜRT SİLLESİ VURACAĞIZ!'

Buldan, yerel seçim mesajı vererek, şunları söyledi:

"AKP iktidarı da bugün atadıkları kayyumlar ile Kürt halkına ait değerleri kurumsal hayattan kaldırmaya çalışmaktadır. Kürtçe parkların, bahçelerin, kültür sanat merkezlerinin isimleri ya Türkçeleştirildi ya da kapatıldı. Ancak and olsun; halkımıza karşı düşmanca yaklaşan, varlığımızı inkar eden bu kayyumlara ve onları oraya gönderen AKP iktidarına sandıkta öyle bir Kürt sillesi vuracağız ki felekleri şaşacak."

"Bu halk tek bir kişi kalsa bile direnişi sürdürecek. Seyîd Rıza’nın torunları o dönemin müfettişleri önünde diz çökmediler bugün de bu halk kayyumlarınızın önünde diz çökmeyecek, bu da size hem ders hem de dert olsun" diyen Buldan, halka da şöyle seslendi:

"Yerel seçimler halkımızın geleceği açısından her zamankinden önemli Türkiye halklarını kutuplaştıran, dilimizi kültürümüzü yok sayan, irademize el koyanlara karşı bir araya gelmeliyiz. Siyasi, toplumsal ve ekonomik krizden rahatsız olan halklara, demokrasi kaygısı ve vicdan sahibi olan herkese sesleniyoruz, gelin esas yıkımı seçimlerde bunlara karşı yapalım. Kayyum Cumhuriyetinde yaşamak istemediğimizi, sokaklarda, meydanlarda, sandık başlarında güçlü şekilde haykıralım. Hep birlikte demokratik cumhuriyetin inşasına birer tuğla bırakalım. Kendimizi de kentimizi de biz yönetelim."

'RANT İTTİFAKI'

AKP-MHP ittifakına işaret eden ve "Bu ittifak rant ittifakıdır. Kürde karşı kurtturlar. İttifakları da kurt ittifakıdır" diyen Buldan, "Aralarındaki ant çekişmesi rant kavgasıdır" diye ekledi.

'AKP ZİHNİYETİ KÜRTÇEYİ TANIMIYOR'

Saray’ın Milli Eğitim Bakanı'nın bu ülkedeki milyonlarca Kürdü yok sayarak “hem Arapça hem de Türkçe bilen öğretmenlere ihtiyacımız var” dediğini hatırlatan Buldan, "Arap çocukları elbette dillerini öğrenecekler, bu onların en doğal hakları. Ama bu ülkenin Kürt çocukları da Kürtçe öğrenecek. Bu hangi evrendir ki içinde Kürtçe yok. Kürt çocukları yok, anadilleri yok. Bütün bunlar AKP zihniyetinden kaynaklı" şeklinde konuştu.

'EMEKLİLERİN HAKKINI ÇALIYORLAR'

Buldan, 'emeklilikte yaşa takılanlar' sorununa da değinerek, "Emeklilik hakkını çok görenleri gelin sandıkta emekli edelim. Yılların alın teriyle kazanılan, ana sütü gibi helal olan bu hakkı, AKP-MHP ittifakının kirli çıkarlarına kurban etmeyeceğiz" diye belirtti.

'MEZARLIKLARA SALDIRIYOR, CENAZELERİ VERMİYORLAR'

Buldan, şu hususlara da değindi:

"709 haftadır çocuklarının kemiklerini arayan Cumartesi Anneleri bu ülkenin gerçekliğidir. Onların kayıp arama mücadelesini engelleyen zihniyet, bugün mezarlıkları tahrip ediyor, yüzlerce insanın cenazesini ailesine vermiyor. Bu cenazeler ya kimsesizler mezarlıklarına defnediliyor ya da morglarda bekletiliyor. Bugün Malatya’da, Cizre’de kimsesizler mezarlığında 700’ün üzerinde cenaze var. Bu süreç aileler için tam bir işkenceye dönüşmüş durumda. Malatya ve İstanbul Adli Tıp Kurumları'na aileler defalarca başvurduğu halde 'DNA sonucu açıklanmadı' gerekçesiyle cenazeler ailelere verilmiyor. 

İktidar DNA testlerini gerekçe gösteriyor, ama asıl sebep bu değil. Bunun sebebi cumhuriyet rejiminin Kürtlerin ölülerine uyguladığı ölüm siyaseti. Bu siyaset yaygın ve sistematik bir hale gelmiştir. Van’ın Edremit ilçesinde Ermeni mezarlığının üzerine tuvalet inşa edilmesi elbette tesadüfi değildir. Dêrsim’de mezarlığın yanında yer alan cemevinin bombalanması tesadüf değildir.

Şeyh Said’in, Said Nursi’nin cenazelerinin hala bulunmaması tesadüf değildir. Bu aynı zamanda bir hafıza kırımıdır. Tekçi cumhuriyet rejimi halkların hafızasını kırıma uğratıyor. Çünkü biliyorlar ki tarih mezarlarda başlar, bu sistematik bir politikadır. Aysel Tuğluk’un annesinin mezarından çıkarılmasına sebep olan ırkçı saldırı, bu rejimin ölüm siyasetinin sonucudur. Tarih boyunca bütün dinler ve bütün topluluklar ölülere saygı göstermiştir. Ölüm ritüelleri insanlık tarihi kadar kadim ve tarihidir. Ama Kürtlere dayatılan insanlık dışı bir uygulama ile karşı karşıyayız. 19 Aralık 2017’de Bitlis’te 267 cenazeye ait kemik mezarlardan çıkarılıp İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Varlığını sözüm ona din üzerine kurmuş bu iktidara sormak isteriz; kemiklerin bu şekilde yerinden edilmesi hangi inanca, hangi ahlaka sığıyor? Üzerinden 10 ay geçti bunlardan sadece iki kişinin kemikleri ailesine verildi. 265 kişiye ait kemiğin akıbeti hala belirsiz. Bu kemikler nerede? Neden ailelerine verilmiyor?"

'CESARETİN VARSA...'

Buldan, Erdoğan'ın Kaşıklı Cinayeti'ni aydınlatmaktan bahsettiğini vurgulayarak, "Musa Anterler, Hafız Akdemirler, Metin Göktepeler, Kadri Bağduların failleri nerede" diye tepki göstererek, "Cesaretin varsa faili mehçul cinayetleri açığa çıkar" dedi.

'AKP SURİYE'DE ANCAK SORUNUN ASLİ PARÇASI OLUR...'

"İktidarın politikası yurtta ve dünyada çözümsüzlüktür" diyen Buldan, "Kürtlerin Suriye’de bir irade olarak temsil edilmesini engellemek amaçlanıyor. Ancak uluslararası güçleri de buna alet etmenin yollarını arayan AKP hükümetinin her türlü tavizi verdiğini belirtmek isteriz. Erdoğan rejimi olsa olsa Suriye’de sorunun asli parçası olur" diye konuştu.

'KÜRTLERİN İRADESİNİ ENGELLEYEMEZSİNİZ'

Buldan, "Rojava direnişi olmasaydı IŞİD Türkiye’nin her yerinde olurdu" diyerek, Kobanê direnişini de selamlayarak, "Ne yaparsanız yapın, Kürtlerin iradesini engellemeyi başaramazsınız" diye ekledi.

'HALKA PARA YOK, ERDOĞAN'A DEV ZAM'

Bütçe görüşmelerine değinerek, bütçe sürecinde her kuruşun hesabını soracaklarını söyleyen Buldan, "Bütçeden ne çıktı diye baktığımızda, içinde Erdoğan’a dev bir zam çıktığını gördük. İşlevsiz hale getirilen Sayıştay raporlarına baktığımızda kara deliğe dönüştürülen yolsulsuzluklarla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Halkı kriz içinde olan bir cumhurbaşkanının maaşı yüzde 26 zam ile 75 bin TL’ye çıkarıldı. Recep Bey kendine kıyak geçmiş" ifadelerini kullandı. Buldan, ülkede nereye gittiği belli olmayan katrilyonların olduğunu dile getirdi.

'ÇÖZÜM DEMOKRATİK CUMHURİYETTE'

Ülkenin karşı karşıya olduğu tüm bu krizlerden tek çıkış yolunun cumhuriyetin demokratikleştirilmesi olduğunu söyleyen Buldan, son olarak şöyle dedi:

"İnançlıyız ve kararlıyız, bu düzen hep böyle devam etmeyecek, faşizm ilelebet sürmeyecek. Bu halk demokratik cumhuriyete mutlaka bir gün ulaşacak. Bu gemi limana ulaşacak, mutlaka varacak. HDP bunun güvencesi ve teminatıdır. HDP varsa umut vardır, mücadele vardır, güç, kararlılık ve cesaret vardır. HDP varsa zafer vardır."