Burcugül Çubuk: Kobanê davası çökmüş bir davadır
İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın açıldığı günden itibaren çökmüş bir dava olduğunu belirterek, faşizme karşı birlikte mücadelenin önemine işaret etti.
İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın açıldığı günden itibaren çökmüş bir dava olduğunu belirterek, faşizme karşı birlikte mücadelenin önemine işaret etti.
Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nda Türkiyeli sosyalistlere özel cezalar verildiğini belirten İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, “Bu bir kumpas davasıydı, bir ‘Çöktürme Planı’ parçasıydı ama sadece Kurdistan Özgürlük Mücadelesine karşı değil, o süreçten bu yana Türkiye'de de eşitlik, adalet, özgürlük, kurtuluş mücadelesi verenlere de yöneliktir” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, ANF’ye konuştu. Burcugül Çubuk, şunları söyledi: “Bu davada arkadaşlarımız Meclis’ten alınıp hapishaneye koyulduğu zaman halk, bunun bir kumpas olduğunu söylüyordu. HDP kriminalize edilerek toplumsal mücadele alanı boşaltılmak istendi. HDP ve bileşenlerin birlikte verdiği mücadeleyle toplumsal alan oldukça genişledi. Birçok alanda çok daha fazla sokağa çıkıldı, eylem yapıldı, sınırlar zorlandı, meşru mücadelenin en yüksek noktaları yaşandı. Açıkçası 6-8 Ekim diye anlatılan, aslında Kobanê ile dayanışma eylemlerinin kendisi de bunlardan biriydi. Çok meşruydu, çok güçlüydü ve bu eylemlere karşı kontra güçlerin saldırıları oldu. Bu dava, en başından bir kumpas davası olarak daha dosya açıldığında çökmüş bir davaydı. Karar aşamasına geldiğimizde şu çok daha net oldu. Aslında bu süreçte katledilen insanlara dair bir yargılama yapma niyetinin olmadığını da itiraf etmiş oldular. Burada özellikle Türkiye halklarına, mücadele güçlerine Kürt halkının mücadelesinin meşruluğuna doğru bakmaya başlayan insanlara bir mesaj vermekti.”
SOSYALİSTLERE SOPA SALLAMAYA DEVAM
Kobanê Kumpas Davası’na ilişkin sopa sallamaya da devam edildiğini, ancak tutsak siyasetçilerin devrimci güçlerle verdikleri mücadeleyle gösterilen sopayı bertaraf ettiğini kaydeden Burcugül Çubuk, şöyle devam etti: “Türkiyeli sosyalistler, Kürt halkıyla yan yana yürüyor. Yan yana yürümesi gerektiğine inandı. Enternasyonal sosyalistlere de verilen cezalar bunun örneği. Özellikle arkadaşlarımıza yüksek cezalar verildi. Sırf Türkiye'de sosyalist oldukları için özel cezalar verildiğini görmek lazım. Bu davaya bir de buradan yaklaşmak lazım. Bu bir kumpas davasıydı, bir ‘Çöktürme Planı’ parçasıydı ama sadece Kurdistan Özgürlük Mücadelesine karşı değil. O süreçten bu yana Türkiye'de de eşitlik, adalet, özgürlük, kurtuluş mücadelesi var. Herkesi içine alan bir tutuklama terörü var. Sokağa çıkan, basın açıklaması yapan, protesto eden, herkese yönelik başka bir mesajı da var. Kobanê Kumpas Davası, Kürt halkıyla yan yana olan sosyalistlere bir tehdit ise bu tutuklamalarda adli koğuşlara arkadaşlarımızın atılması da başka bir tehdit.”
TÜRKİYE SOSYALİSTLERİ UZAK DURMAMALI
1 Mayıs tutsakları, Wan tutsakları, Gezi ve Kobanê tutsakları, bu davaların tamamını ya ortak saldırılar olarak göreceklerini ya da ayrı ayrı diz çöktürmek için faşizmin eline güç verileceğini belirten Burcugül Çubuk, şöyle konuştu: “Birbirimizden ayrılmamak, yan yana yürümek, özellikle Türkiye sosyalistleri için artık Kurdistan Özgürlük Hareketi'nin kendisine, 'ya tamam aslında haklılar ama biraz uzağında duralım, bize de zarar gelir' hattından çıkmak zorunluluğu var. Çünkü zarar zaten geliyor, istediğiniz kadar uzağında olun. Eğer enternasyonalist mücadele vermiyorsanız tek başınıza kalıyorsunuz. Biri öbür tarafta tek başına kalıyor, diğeri öbür tarafta tek başına kalıyor. Faşizm topyekûn mücadeleyle yenilebilecek bir sistem. Buna karşı alınacak tutumda birbirinden ayırma şansımız yok. En büyük handikabımız da burada başlıyor.
SOSYALİSTLERE YAKIŞANI YAPMALIYIZ
Sosyalist hareketin içerisinde de önemli ayrışmaların enternasyonalizme dahil olduğunu görüyoruz. Kah sınıfa yaklaşım, kah enternasyonalizme yaklaşım, sosyalist hareketin kendisini bugün güçsüzleştiren ve dağıtan meseleler. Çünkü bir sosyalist hareket, bir devrimci hareket neye dayanır? İşçi sınıfı mücadelesine ve ezilen sömürler bütün halklarla yan yana durmaya dayanır. İki temeli vardır. Bu iki temel yok sayıldığında bu güçsüzlük de açığa çıkıyor. Bugün Kurdistan Özgürlük Hareketi’nin hala bu kadar saldırı karşısında gücünü koruyabilmesi, halkın gücünü koruyabilmesi, kendi ideolojik özüne, temeline bağlı kalabilmesi, bunu hala yaşatabilmesi. Bizim de dönüp buradan bakmamız ve bu anlamda da daha öz eleştirel bir tutumla Kurdistan'ın sömürge pozisyonu ve buna yönelik saldırılardan daha açık, net, bedel ödeten, fakat sosyalistlere yakışını yapmamız gerekir.”