'Colemêrg'de yapılan, halkın sağlık hakkına da darbedir'

SES Şube Başkanı Diren Can Kaya, irade gaspının halkın sağlığa ulaşma hakkına da darbe olduğunu söylerken, Dev-Yapı-İş Sendikası Genel Sekreteri Nihat Demir de, "Düşman politikası için kayyum atıyorlar" dedi.

İRADE GASPI

AKP-MHP iktidarının yerel seçimlerde yaşadığı yenilgi sonrası yeniden hayata geçirdiği gasp politikası, ilk olarak belediyelerde çalışan işçileri vuruyordu. 2016 ve 2019 yıllarındaki gasplarda belediye işçilerinin işlerine son verilip yerlerine başka illerden kişiler getirilip kadroya alınıyordu.

Colemêrg’deki gasp sonrası gözler yine gaspçıların belediye işçilerine ve memurlarına yönelik yapacaklarına çevrildi. Bugüne kadar gelen gaspçılar binlerce işçiyi işten çıkarttı, binlerce işçinin belediyelere girmesini dahi yasakladı. Açılan mahkemelerde işe iade davalarını kazanan işçiler ise bilmedikleri iş kollarında çalışmaya zorlandı.

ANF'ye konuşan Dev-Yapı-İş Sendikası Genel Sekreteri Nihat Demir ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şube Başkanı Diren Can Kaya, konu ile ilgili ANF'ye değerlendirmelerde bulundu.

Dev-Yapı-İş Genel Sekreteri Nihat Demir, şunları söyledi: "Bu, bir binaya atılan bir yönetim anlayışı değildir. Bir bölgenin insansızlaştırılması, yok edilmesi olarak algılanmalıdır. Kayyum demek bir yanıyla da asimilasyon politikasıdır. İşçi emeğine yabancılaşıyor, yoksullaştırılıyor. İşçilerin alacaklarını vermediler, sosyal haklarını vermediler. Kayyum, işçilerin yaşam tarzına da müdahale ediyor. Kayyum, oradaki insanlara, işçilere, kadınlara, doğaya karşı bir tehdittir. Kayyumlar halkın hizmetlere erişimine de darbe niteliğindedir.”

İKTİDAR GASP YOLUYLA POLİTİKALARINI YÜRÜTMEK İSTİYOR

Demir, “İktidar bir kayyum atıyorsa kendi politikasını yürütmek istiyor. Bu iktidar dile, doğaya düşmandır. O düşman politikasını sergilemek için kayyum atıyorlar. Evet, işçinin emeğini çalıyorlar, işçiyi kırımdan geçiriyorlar, yolsuzluk yapıyorlar, kendisinden olmayan işçiyi sürgün etmeye çalışıyor. Kendi iktidarına göre işçiyi de şekillendirmeye çalışıyor. Bu politikalara karşı, yoksulluk yaşayan işçi yoksulluğuna karşı mücadele ediyor, ki yaşadığı yoksulluğa karşı mücadele etmek de bir nevi kayyuma karşı mücadele etmektir. İşçilerin eylemlerini arttırması gerekiyor aslında. Devlet kendi konforu için halkı ve işçileri sindirmek için çabalıyor. Bu işsizlik politikası özellikle Kurdistan’da çok yaygındır. İktidar işçileri işinden etmekle korkutup susturmak istiyor. Bugün belediyesini gasp eden, yarın işini de elinden alacak" şeklinde konuştu.
İnşaat işçilerinin gaspa karşı direnişe ilk günden itibaren katıldığını, inşaat işçilerinin gasp politikalarına tepkilerinin artarak devam ettiğini belirten Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnşaat işçileri var olan direnişlere katıldılar, Colemêrg’e de gittik. İşçiler kayyum politikalarından çok rahatsız, kendi aralarında dahi neler yapılacağını konuşuyorlar ama bu yetmiyor. İşçilerin öfkesini dindirmiyor. Kayyum politikasından geri adım atılmıyor ancak işçiler de direnmekten vazgeçmiyor. İnşaat işçileri ekmek için buraya geldikleri için bazen eylemlere katılamadıklarını söylüyorlar ve bundan bile rahatsız oluyorlar."

'YEREL YÖNETİMLERİN SAĞLIK BİRİMLERİNDEKİ EMEKÇİLER İHRAÇ EDİLDİ'

Kürt halkının yerel yönetim seçimlerinde nasıl bir yerel yönetim modeli istediklerine karar verdiğini belirten SES Aksaray Şube Başkanı Diren Can Kaya ise, halkın ve sendikaların talep ve önerileriyle oluşturulan belediye kurumlarına yönelik gasp saldırılarına ilişkin şunları söyledi:

"Kurdistan şehirlerinin coğrafi yapısı, hastanelere ulaşımın zorlukları, yeni model olarak şehirlerin dışına inşa edilmeye başlanan beton yığını şehir hastaneleri modeli ve o modelde sunulan hizmet ele alındığında halkın ulaşamadığı, ücrete dayalı, nitelikten ve ana dilden uzak bir sağlık sistemi mevcut.

Yerel yönetimlerde oluşturulan birimlerde sağlık ve sosyal hizmet iş kolunun mesleki bilgi ve birikimine sahip emekçilerden oluşan sağlık hizmetine ve bilgisine uluşamayan halkın taleplerine doğrudan cevap olacak sağlık birimleri kurulmuş ve çalışmalarını bu yönde yapan birimler oluşturulmuştu. Bu birimler en basit sağlık bilgisini halka götürürken özellikle Kurdistan’da oluşan hastane kuyruklarına da bir nebze can suyu olmaktaydı. Kayyumların gelişiyle bu birim emekçileri ihraç edilmiş ve halkın aldığı sağlık hizmetine erişime doğrudan kayyum politikalarıyla ket vurulmuştur."

'HALKIN SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKINA DA DARBE'

AKP iktidarının sosyal hizmetlere bakışının yardımlara indirgenmiş bir bakış açısı olduğunu belirten Kaya, şunları söyledi:

"Yardımlara indirgenmiş sosyal hizmet politikalarıyla AKP, halkı tam bağımlı hale getirmiş ve sosyal hizmet bilincini  tamamen yerle bir etmeye yönelik bir politika izlemiştir. Şimdi yerel yönetim ve sağlık modelinin bağını aktarmak isterim. Bir şehrin alt yapı oluşumu, üst yapı oluşumu, yerel yönetimin ekolojik bakış açısı, yeşile ayrılan alan, sosyal etkinliklere bakış açısı vs vs Sağlık ile doğrudan ilişkilidir. Dünya Sağlık Örgütü tanımlasına göre de sağlık yalnızca hastalık veya sakatlığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir. Biz buna siyasal iyilik halini de eklemeliyiz.

Bir halkın en basit demokratik anlamda kendini yönetme modeli olarak ele alınan belediyelere baktığımız zaman, oy vermesine kendi istediği şekilde yönetilmesine, seçme seçilme hakkının gasp edilmesiyle oluşan tabloda bir halk sağlıklı olamaz. Bu müdahaleler, halkın sağlıklı olma haline doğrudan bir müdahaledir. Bu, sadece yerel yönetimlerde değil, kayyumlarla tepeden demokrasiye müdahale gerçekleştirilen tüm kurumlarda, tüm üniversitelerde demokrasiyi ve o komün yapıyı oluşturan insanların sağlıklı olma halini yok etmektedir."