DEM Parti'den UNESCO'ya 'ana dil' mektubu

DEM Parti, Türk devletinin özellikle Kürtçeye dönük hak gaspları için UNESCO'ya mektup yazarak, "Kurumunuza ve tüm uluslararası kurumlara sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapıyoruz" dedi.

DEM Parti eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, 21 Şubat Dünya Ana Dili Günü vesilesiyle UNESCO'ya Kurmancî, Kirmanckî (Zazakî), Arapça, Ermenice, Süryanice, İngilizce ve Türkçe olmak üzere 7 dilde mektup gönderdi.

Eş genel başkanların mektubu şöyle:

"Ana dilde eğitim hakkı en temel insan haklarından biri olup Birleşmiş Milletler tarafından  kabul edilmiş ve resmi olarak uygulanması tüm BM üyesi devletlere gerekli kılınmıştır.  Ancak Türkiye’de Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Çerkes ve Laz halkları için bu hak gasp  edilmiştir. Bu topraklarda Türkçe dışındaki bütün diller sistematik bir şekilde asimile  edilmekte ve yasaklanmaktadır. Asimilasyon politikalarından dolayı Türkiye’de birçok dil  yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmıştır. UNESCO’nun Tehlike Altındaki Dünya  Dilleri Atlası’na göre Türkiye’de şimdiye kadar 18 dil yok olmuştur veya yok olma tehlikesi  altındadır. Bu dillerden birisi de Kürtçenin Kırmancki lehçesidir.  

Dillerin asimilasyonu ve kültürel kırım politikaları insanlık değerlerine karşı işlenmiş suçlar  kapsamındadır. Ancak Türkiye dilleri koruyan uluslararası kararlara uymamakta ve bugüne  kadar bu hakları ihlal etmeye devam etmektedir.

Bizler Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) olarak 21 Şubat Dünya Ana Dili Günü vesilesiyle bir kez daha kurumunuza ve tüm uluslararası kurumlara sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapıyoruz. Türkiye’ye bir heyet göndermeniz ve Türkiye hakkında  ana dili hak gasplarına dair soruşturma başlatmanızı talep ediyoruz. Türkiye’de başta Kürtçe  (Kurmancî-Kirmanckî) olmak üzere Arapça, Ermenice, Süryanice, Çerkesce, Lazca,  Romanca, Boşnakça ve tüm diğer dillerin statülerinin tanınması gerekmektedir. Türkiye’nin temel haklara dair uluslararası kararlara uyması ve uluslararası sözleşmelerin gereklerini  yerine getirmesini talep ediyoruz. Bu anlamda Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Çocuk  Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 17. , 29. ve 30. Maddelerine koyduğu çekinceleri kaldırması  ve sözleşmenin gereklerini yerine getirmesi için Kurumunuzun gerekli adımları atmasını talep  ediyoruz.