18’i tutsak 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası'nın duruşması devam etti.
Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşmada, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili Ferit Şenyaşar, DEM Parti Hukuk Komisyonu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra çok sayıda izleyici yer aldı. Bir kısım tutsak siyasetçi, duruşma salonunda yer alırken, farklı cezaevlerinde tutuklu bulunan siyasetçiler ise Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Duruşma HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın esasa dair savunmasıyla sürdü.
Demirtaş, 2015 Haziran seçimlerinin Türkiye’nin en kritik seçimlerinden biri olduğunu, cumhuriyet tarihi boyunca yok sayılan Kürtler başta olmak üzere tüm kimlik ve inançların devlet ideolojisi dışında birlikte örgütlendiklerini ve HDP yüzde 13,2 oy oranı ile parlamentoya girerek herhangi bir partinin tek başına çoğunluğu elde etmesini önlediğini kaydetti.
Türk devletinin "çözüm süreci" masasını devirmesine dikkat çeken Demirtaş, 7 Haziran 2015 tarihli seçimlerin ardından HDP’ye dönük gerçekleşen diğer provokatif eylemleri de hatırlattı.
Demirtaş, provokasyonların Erdoğan’ın kışkırtmaları sonucu gerçekleştiğini ifade etti.
Demirtaş, hakkında çeşitli tarihlerdeki farklı konuşmalarıyla ilgili hazırlanan ve 31’i dava dosyasında toplanan 122 adet fezleke hakkında değerlendirmelerde bulundu. Parti yöneticilerinin birbiriyle yaptıkları telefon görüşmelerinin illegalize edildiğine dikkat çekti.
Demirtaş, “Bana sorarsanız Kürt sorunu 1071’den sonra başladı. Bin yıldır sadece kazık yiyoruz. Kürtlere, kendi anavatanında bir türlü kendini yönetme hakkı tanınmadı. Herkes Zagros halkını sınır bölgesinin jandarması olarak düşünmüş. Zaman zaman o taraftan, zaman zaman bu taraftan vurmuş bu halkı” dedi.
Demirtaş, şöyle devam etti: “2010’lu yıllardan itibaren ise Kürtler, bir arada yaşamanın bir tecellisi olarak sivil örgütlenmeye gittiler. Benim partimin çizgisi Türkiye’de birlikte yaşamanın ve Kürtlerin bu coğrafyasında kendisini ifade etmesinin mücadelesini yürüttü. Bütün Türkiye genelinde yönetim modelinin değişmesi gerektiğini savunduk. Kürtlere has toprağa veya bölgeye bağlı bir eyalet sistemindense bütün Türkiye’de yerelden yönetimin güçlendirilmesini savundu. Türkiye’nin genelinde yerelden yönetim güçlendirirse Kürtlerin de kendi kaderini tayin hakkın bölünmeden kazanmış olur. Neden her yerde yerel yönetim diyoruz? Türkiye’nin her yerinde farklı kimlikte insanlar yaşıyor. Bir bölgeye has federatif yapı, Türkiye’nin geri kalanıyla bu bölge arasındaki farklılıklar gerilimlere yol açabilir. Bir ülkede bütünlüklü demokrasi oluşmuyorsa bir bölgenin federatif yapısı o halkın sorunsuz yaşamasına yol açmıyor. Bizim savunduğumuz demokratikleşme programındaki idari model işin resmi tarafındadır. Yerel yönetimlere verilen yetki arttıkça devlet demokratikleşir. Türkiye yerinden yönetimi uygulamayan istisnai bir ülkedir. Uzaktan yönetmek artık çok zor.
Kürtlere 1915’te Ermenilere yapılanı yapmaya düşünüyorsanız aklınızdan bile geçirmeyin. Yapılacak tek şey barıştır. Türkiye Suriye Kurdistan’ını bombalasın, içeride soykırımı dayatan anlayışlara yol versin, siyasetçilerini tutuklasın. Kürtler ne yapacak? Suriye’deki, Irak’taki Kürtler ne yapacak? Buldukları ilk fırsatta devletlerini kuracak. Kim onlara hain diyebilir? Yazık değil mi, sırf Kürt anasını görmesin diye Türkiye felakete sürükleniyor."
'ABDULLAH ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLMELİ'
Türkiye ve Kürdistan halklarının geleceği için diyalog kanallarının açılması gerektiğini dile getiren Demirtaş, “Bizimle, İmralı’daki Abdullah Öcalan ile, partilerle görüşülmesi gerekiyor. Bunlar sağlanırsa gelen fırtınadan Türkiye kendini korumayı başarır. Her açıdan bu coğrafya dünyanın merkezidir. Dünyanın merkezini yöneten insanların aklının başında olması lazım. Her gün yalanlarla, kumpaslarla, küfürlerle yönetilecek bir ülke değil burası. Çok kıymetli bir coğrafya burası ama bu kadar rezil bir hale getiren yönetim daha ne kadar ülkeyi yönetecek bilmiyoruz. Biz elimizden geleni yapıyoruz. 2007’den beri DTK konusunda aynı şeyleri söylüyoruz ama iktidarda istikrarsızlık var. Bir gün Öcalan ile görüşülebilir, diğer gün yasak. Bir gün öyleler, bir gün böyleler. Kumpası yapanlar da algıları yaratanlar da bunlardır” dedi.
Duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verildi.