Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan temel haklarından mahrum bırakıldığı sürece dünyada gerçek özgürlükten bahsetmenin mümkün olmadığını belirten Dr. Seher Hesen Ehmed, İmralı'daki rejimin, temel hakları ve insan onurunu hedef aldığını söyledi.
Mısırlı aktivist Dr. Seher Hesen Ehmed, ANF’nin sorularını yanıtladı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın eserlerinin okunması sizce neden önemli?
Önder Abdullah Öcalan'ın siyasi ve toplumsal hareketler üzerinde büyük etkisi vardır. Öcalan, en etkili liderler arasında yer alıyor. Kürtlerin sesi ve eserleri, Kürt halkının siyasi ve kültürel tarihine derinlemesine bakıyor. Öcalan, geleneksel devlete alternatif bir model olarak önerdiği ‘Demokratik Konfederalizm’ gibi farklı siyasi ve toplumsal teoriler sundu. Bu teorilerle doğrudan demokrasiyi, farklı kültürlerin barış içinde bir arada yaşamasına dayalı bir toplum inşa etmek istiyor. Öcalan, kapitalizm, sömürgecilik ve emperyalizmden oluşan dünya sistemini eleştiriyor, adaleti ve toplumsal eşitliği sağlamak isteyen alternatifler öneriyor. Eserleri, siyasi ve askeri mücadeledeki uzun kişisel deneyimine dayanmaktadır. Bu deneyim, zorluklarla ilgili değerli bilgiler sağlar. Eserleri toplumsal ve kültürel adalet konularını öne çıkarıyor, kadınların güçlendirilmesinin ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının önemini vurguluyor. Bu nedenle Öcalan'ın eserlerini okumak, Kürt gerçekliğini, siyasi ve toplumsal sisteme ilişkin alternatif teorileri açıklığa kavuşturmaya yardımcı olmanın yanı sıra siyasetle ilgilenen herkes için mevcut dünya sistemine eleştirel bir bakış açısı sağlamak da dahil olmak üzere önemli bir araştırma ve analiz kaynağı olacaktır.
Ortadoğu’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın eserlerine ve paradigmasına ne düzeyde ilgi gösteriliyor?
Kuşkusuz Önder Öcalan'ın Ortadoğu’da faaliyetleri ve modeli, her ülkenin siyasi ve toplumsal koşullarına göre büyük farklılıklar göstermektedir. Öcalan'ın faaliyetleri ve modeliyle en çok Türkiye, Suriye, Irak ve İran Kürtleri ilgileniyor. Bu da Kürtlerin ulusal haklar ve toplumsal adalet mücadelesinin simgesidir. Türkiye'de PKK, Suriye'de PYD gibi Sayın Öcalan'ın fikirlerini destekleyen birçok parti ve kuruluş var. Ortadoğu hükümetlerinin Öcalan ve faaliyetleri konusundaki tutumu farklıdır. Türk hükümeti, Öcalan'ı ‘terörist’ olarak görüyor. Bu nedenle Türkiye, Öcalan ve örgütüne yönelik kirli eylemler gerçekleştiriyor. Öte yandan Suriye yönetiminin bazı dönemlerde Öcalan ve partisinin nüfuzunu Türkiye üzerinde baskı aracı olarak kullandığını da görüyoruz. Bölgedeki bazı sol ve devrimci hareketler, özellikle doğrudan demokrasi, eşitlik ve kadın haklarına odaklanan hareketler, Öcalan'ın modeline ilgi gösteriyor. Abdullah Öcalan'ın modeli, Ortadoğu'nun akademik ve araştırma alanında büyük önem kazandı. Demokratik Konfederalizm ve toplumsal adalet konusundaki fikirleri, bölgenin siyasi ve toplumsal analizi bağlamında incelenmektedir.
Önder Abdullah Öcalan’ın eserleri özellikle kadınlar tarafından oldukça okunuyor. Sizce neden?
Sayın Öcalan'ın eserleri, kadının toplumdaki rolü ve özgürlüğüne önem veren düşünce ve teorilerinin içeriğiyle ilgili birçok nedenden dolayı kadınlar arasında yaygın olarak okunmaktadır. Öcalan, kadın özgürlüğüne büyük önem veriyor. Bunu toplumsal ve siyasal özgürleşme sürecinin vazgeçilmez bir unsuru olarak görüyor. Kadınların ilerlemesini ve topluma etkili bir şekilde katılmasını engelleyen ataerkil yapılara dair görüş belirtiyor. Öcalan'ın ortaya koyduğu model, öz yönetim, ademi merkeziyetçilik, doğrudan demokrasiye ve toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanıyor. Kürtlerin mücadelesi kadın haklarının kazanılmasıyla bağlantılıdır. Öcalan'ın edebi ve entelektüel eserleri, kadınların içinde yaşadığı toplumsal, politik ve tarihsel koşulların derinlemesine analizine dayanmaktadır. Onları eleştirel düşünmeye ve gerçek değişime ulaşmaya teşvik ediyor. Dolayısıyla Öcalan'ın eserleri, bölgedeki ve dışındaki pek çok kadın için ilham kaynağı, çünkü Öcalan’ın düşüncelerinde güçlü bir özgürlük, eşitlik ve toplumsal adalet çağrısı görülüyor.
İmralı’daki sistem, toplumsal ahlaka göre ne ifade ediyor?
Türkiye'nin izlediği kirli ve zalim siyaseti yansıtıyor. Bu rejim, sadece fiziki bir tecrit değil, özellikle Kürt mücadelesi bağlamında kimlikleri ve fikirleri yok etmeye yönelik sistematik bir girişimdir. Toplumsal ahlak açısından bu sistemi birkaç açıdan incelemek mümkündür. İnsanlık karşıtlığı ve onur ihlali. İmralı'da uygulanan soykırım rejimi, temel hakların ve insan onurunun ihlalinin bir örneğidir. Sistemin amacı insanları kimlikten, kültürel ve siyasi haklardan mahrum etmektir. Rejim, Öcalan gibi liderlere ve düşünürlere zulmederek kolektif ruhu ve özgürlük hareketlerini yok etmek istiyor. Zorlu koşullara rağmen Öcalan'ın ve beraberindekilerin cezaevindeki direnişi, daha büyük bir manevi değeri gösteriyor.
İmralı gibi bir sistemin hala var olmasına rağmen dünyada özgürlükten bahsedebilir miyiz?
Çağdaş dünyada insan hakları ve özgürlüklerinin karşı karşıya olduğu derin çelişkileri ve zorlukları ortaya koyuyor. Türkiye rejiminin ve diğer baskıcı rejimlerin dünyanın farklı bölgelerinde devam etmesi, insan hakları açısından uluslararası standardın varlığının çürümüşlüğünü göstermektedir. İnsanlar ve gruplar temel haklarından mahrum bırakıldığı sürece dünyada gerçek özgürlükten bahsetmek mümkün değildir. Özgürlük geniş ve bölünmez olmalıdır. Bir kişinin veya grubun haklarının ihlali, herkesin haklarının ihlali anlamına gelir. İmralı’da baskıcı bir rejimin varlığı, bölgedeki özgürlük hareketlerini ve toplumsal hareketleri zayıflatmakta, adalet ve toplumsal eşitliğe ulaşma çabalarını sekteye uğratmaktadır. Özgürlük, adalet ve insan haklarına ilişkin değerlerin tüm dünyada paylaşılması ve uygulanması gerekmektedir. Bu değerlerin herhangi bir yerde ihlal edilmesi, küresel ölçekte güvenilirliği zayıflatır.