Durum yalnızca ‘umut hakkı’na indirgenemez
DEM Parti’li Kamuran Tanhan, Önder Apo’nun durumunun yalnızca ‘umut hakkı’na indirgenmemesi gerektiğini vurgulayarak, fiziki özgürlüğünün tartışma konusu olmaktan çıkması gerektiğini söyledi.
DEM Parti’li Kamuran Tanhan, Önder Apo’nun durumunun yalnızca ‘umut hakkı’na indirgenmemesi gerektiğini vurgulayarak, fiziki özgürlüğünün tartışma konusu olmaktan çıkması gerektiğini söyledi.
Önder Apo'nun fiziki özgürlüğü, toplumsal ve siyasi kesimlerle iletişim kurabileceği koşulların yaratılması gerektiğini kaydeden DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tanhan, bu adımın Türkiye’nin demokratikleşmesi ve bölgesel istikrar için geciktirilemeyecek bir adım olduğunun altını çizdi.
ANF’ye konuşan DEM Parti’nin hukukçu vekillerinden Tanhan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın barış görüşmelerinde temel aktör olduğunu; görüşmelerin sağlıklı sonuç vermesi açısından en başta fiziki özgürlüğünün artık bir tartışma konusu olmaktan çıkması gerektiğini söyledi. Çatışmaların sona erdirilmesi ve barışın sağlanması adına dünya genelinde yapılan müzakere süreçlerine işaret eden Tanhan, “Liderlerin özgürce hareket edebilmesi için uygun koşulların sağlanması kritik bir öneme sahiptir. Sayın Öcalan’ın, Kürt sorununun çözümüne ve Türkiye’nin demokratikleşmesine yönelik süreçte oynayabileceği rol, bu bağlamda tartışmasızdır. Sayın Öcalan İmralı Ada Cezaevi’nde tutulmaktadır. Bu mesele, bir sürecin başlaması ve ilerlemesi önündeki en temel engellerden biridir. Türkiye’nin bu durumu bahane ederek süreci engellediği de kamuoyunun malumudur” dedi.
‘UMUT HAKKI’ VE ULUSLARARASI KARARLAR
Önder Apo’nun durumunun yalnızca ‘umut hakkı’na indirgenmemesi gerektiğini vurgulayan Tarhan, şöyle devam etti: “Türkiye, taraf olduğu uluslararası sözleşmeler kapsamında bu hakkı tanımakla yükümlüdür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2015’te Sayın Öcalan ile ilgili kararı var. AİHM yine2015’te Hayati Kaytan; 2019’da Civan Boltan kararları var. Bu ‘umut hakkı’na işaret edip yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca 2024 yılı içerisinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne yapılan başvuru neticesinde Türkiye’ye ‘umut hakkı’yla ilgili bir yıllık süre tanınmıştır. Elbette sürecin yalnızca ‘umut hakkı’na bağlanması, yanlış ve yerinde olmayan bir durum olur. Sayın Öcalan bu süreçte en önemli aktördür ve rolü daha geniş bir çerçevede ele alınmalıdır. Sürecin başarısı için sadece ailesi ve avukatlarıyla değil, aynı zamanda gazeteciler, muhalefet, iktidar ve diğer toplumsal kesimlerle temas kurabileceği koşulların sağlanması gerekir. Bu temaslar, barış ve çözüm için sürecin daha hızlı ve etkin ilerlemesine katkıda bulunacaktır.”
FİZİKİ ÖZGÜRLÜK İÇİN YASAL DÜZENLEME
Bugün gelinen koşulların, artık Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü tartışma olmaktan çıkardığını, dolayısıyla fiziki özgürlüğünün sağlanması için yasal düzenleme yapılması gerektiğinin açık olduğunu kaydeden Tanhan, şunları söyledi: “AKP hariç Meclis’te grubu bulunan 10 farklı siyasi parti kayyumlarla ilgili bir yasal düzenleme teklifi yaptık, dolayısıyla benzer konularla ilgili konsensüs sağladığı bilinmektedir. Bu, ‘umut hakkı’ veya fiziki özgürlük konusunda da bir düzenleme yapılabileceğini göstermektedir, ancak iktidarın bu konuda kararsız olduğu gözlemlenmektedir. Oysaki bu düzenlemenin yapılması kaçınılmazdır.”
BÖLGESEL BARIŞ VE İSTİKRARDAKİ ROLÜ
Demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmeyen Kürt sorununun, yalnızca Türkiye’yi değil, Ortadoğu ve dünyayı etkileyen bir sorun olmaya devam edeceğini belirten Tanhan, şunları ekledi: “Sayın Öcalan’ın bölgesel barış ve istikrar üzenindeki rolü tartışmasızdır. 2013 yılında onun çağrısıyla PKK’nin silahlı güçlerinin ülke dışına çekilmesi, sürecin olumlu bir aşamaya taşındığını göstermiştir. Bu süreçte izleme komiteleri kurulmuş ve önemli adımlar atılmıştır. Bu tür gelişmelerin devam edebilmesi için Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve sürece aktif katılımı şarttır. AİHM kararları ve uluslararası standartlar esas alınarak yapılacak bir düzenleme, Sayın Öcalan’ın çözüme katkısı ve barış için etkin rol oynamasını sağlayacaktır. Bu adım, yalnızca Kürt sorunun çözümü için değil, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve bölgesel istikrar için de hayati öneme sahiptir.”