Erkmen: Sandıktan çıkan irade tanınmıyorsa adı sömürgeciliktir

DEM Partili siyasetçi Celalettin Erkmen, kayyumlarla halkın iradesine ipotek konduğunu belirterek, “Sandıktan çıkan irade tanınmıyorsa, bunun adı faşizmdir” dedi.

İRADE GASBI

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM)’nin Riha (Urfa) Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı olan Celalettin Erkmen, halk iradesinin gasbını ve halkın buna karşı mücadelesini ANF'ye değerlendirdi.

2016 yılından beri Kürt halkının kazanımları gasp ediliyor. Siz kayyum darbesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kayyum, Kürdistan illerinde Kürt halkının iradesine karşı demokratik olmayan bir tutum olarak adlandırılıyordu. Fakat şu anda net olarak ortaya çıktı ki, kayyum sadece Kürdistan coğrafyasında değil Türkiye'de de halkın oyuna, iradesine ipotek koyuyor. AKP-MHP, kendi dışında hiçbir iradeye saygı göstermeyecek kadar pervasızca davranıyor. Bu, sömürgecilik modelidir. “Ya beni kabul edeceksiniz ya da ben kendi memurumu atar, halkın iradesini yok sayarım” diyorlar. 

Şimdi bir de Esenyurt'a kayyum atandı. Orada meclis üyeleri halen görevleri başında. Aslında, yasa gereği belediye meclisinin toplanıp kendi içlerinden bir başkanvekilini seçmeleri gerekir. Ancak Kürdistan’da meclis üyelerini belediyeye bile almıyorlar. Hatta belediye meclisini feshetme kararı olmadan bu pratiği sergiliyorlar. Bu tutum, en antidemokratik devletlerde bile yoktur.

Mevcut sistem, "Cumhuriyet" Türkiye halklarını bir arada tutmaya ve yönetmeye yeterli gelmiyor; dolayısıyla Cumhuriyet'in demokratikleşmesi gerekiyor Eğitimden sağlığa, tarımsal sorunlardan yerel yönetimlere Cumhuriyet'in demokratikleşmesi lazım. Demokrasinin inşası da bu ülkede kalıcı barışın sağlanması ile mümkündür; kalıcı barışın sağlanmasını da ancak savaşanlar yaratabilirler. Hatta biz, son süreçte yer yer ifade ettik; halk da Sayın Öcalan'ın bu ülkedeki kalıcı barışın sağlanması için en önemli şahsiyet olduğu beyanında bulundu.

Kayyumu geri göndermek için çalışmalar var, kayyum nasıl geri gönderilir?

Dünyanın her yerinde yöntem aynıdır, faşizme karşı geniş halk hareketlerinin kendi iradelerine sahip çıkmasıyla mümkündür. Tabii, bu biraz da halkalar arası güç birliğine bağlıdır. Mesela, taban fiyatı sorunu yaşayan üretici ile kayyum sorunu birbirinden çok uzak değildir. Buna bir örnek vermek istiyorum. Ülkede taban fiyatı sorunu yaşayan çiftçilerimiz ile kayyum sorunu birdir; hiçbir sosyal devlette taban fiyatı, çiftçiye rağmen ve çiftçiyi yok sayarak açıklanmaz. Üreticiyi yok sayıp kendi kendine fiyat belirlemek, onların emeğini yok saymakla seçim sonuçlarını yok sayıp kayyum atamakla aynı şeydir. Dolayısıyla bu toplumda ötekileştirilenler, yalnızlaştırılanlar ve yok sayılanların çok güçlü ittifak yapmaları gerektiğine inanıyorum. Sivil itaatsizlik ile demokratik istemlerin, sosyal devlet anlayışını, eşit ve onurlu birlikteliği tüm haklarımız dillendirmelidir. Bu, onların şiarı olmalıdır. Bu anlamda, bize de sivil toplum örgütlerine de çok ciddi görevler düşüyor. Kayyumlar meşru değildir. Dolayısıyla halkımız da kendi iradesine, seçtiklerine sahip çıkmalıdır.

Uzun yıllardır siyasettesiniz, Riha’da da çok farklı görevlerde bulundunuz. Son dönemlerde Riha halkına karşı yeni bir konsept geliştirildiğini görüyoruz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Tabii uzun bir süredir geliştiriliyor, sadece bugünle alakalı bir durum da değildir. Üstelik bu coğrafyada birçok yeri anlayışlarından dolayı kaybediyorlar. Her kaybettiklerinde demokratik olmayan yöntemlerle halkı sindirmeye çalışsalar bile halk, daha güçlü bir şekilde meydanlara çıkıyor, tepkisini gösteriyor. Urfa’yı da sistem artık yönetemez durumda. Entrika ve baskılarla yönetmeye çalışıyorlar. Halfeti bunun en bariz örneğidir. Hatta bazı arkadaşlarımız, bu antidemokratik işleyişe karşı demokratik tepki gösterdikleri için tutuklandılar. Bugün de yaşanan operasyonun arkasında aynı anlayış vardır.

Peyas (Kayapınar) Belediye Eşbaşkanı Cengiz Dündar da gözaltına alındı. Peyas'a kayyum gelebilir mi?

Yer yer sistemlerini değiştiriyorlar. Belki bu da yeni bir başlangıçtır. Kayyumlara karşı tepkinin birkaç gün süreceğini zannettiler ama tepki gittikçe güçleniyor ve yaygınlaşıyor. Belki de arkadaşımızın gözaltına alınması yeni bir taktiktir. Amed halkı, iradesine ve eşbaşkanımıza sahip çıkacaktır. Tabii ki demokratik olmayan hangi adım atılırsa, bu coğrafyada halkın tepkisiyle karşılaşacaktır.  Artık halk keyfi anlayışla yönetilmeyi kabul etmiyor. Sistem, hukuku da kolluğu da siyasallaştırarak partilerinin bir koluymuş gibi ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Bundan sonra pek yapacakları bir şey kalmadı. Akıbetleri daha önceki dönemlerde ANAP'ın, DYP'nin akıbeti gibi olacak. Halkımız faşizmi silip süpürecektir.