FEDA: Rojava'yı korumak tüm Alevilerin görevidir
İşgal saldırılarına dikkat çeken FEDA, "Aleviler olarak Rojava’yı korumak herkesten çok bizim görevimiz olmalıdır. Alevi kurumları ve Kürtlerin ortak mücadelede buluşmaları hayati önemde" dedi.
İşgal saldırılarına dikkat çeken FEDA, "Aleviler olarak Rojava’yı korumak herkesten çok bizim görevimiz olmalıdır. Alevi kurumları ve Kürtlerin ortak mücadelede buluşmaları hayati önemde" dedi.
Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), Rojava'ya dönük işgal saldırılarına karşı yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada "Bütün ezilenler, mazlum halklar ve biz Aleviler için umut ve direniş kaynağı olan Rojava, büyük bir saldırı altında. 21. yüzyılda bir kere daha Kürt soykırımı yaşatılmak isteniyor" denildi.
DAİŞ çetelerinin katliamlarına dikkat çekilen açıklamada, Türk devletinin DAİŞ ile ilişkisi vurgulandı.
Açıklamada Kürt halkının kararlı direnişiyle DAİŞ çetelerinin yenildiği belirtilerek, Rojava Devrimi'nin hâlâ tehdit altında olduğu kaydedildi. Türk devletinin savaş suçu işlediğinin vurgulandığı açıklamada, şunlar ifade edildi:
"Biz Aleviler için en güvenli, halklar ve inançlarla yaşamda ortaklaştığımız Rojava’yı korumak herkesten çok bizim görevimiz olmalıdır. Bölgede ağır siyasal ve sosyal travmaların yaşandığı bu koşullarda en az güvende olan biz Aleviler için Rojava en güvenli ortak yaşam mekânımızdır. Şam’da Muaviye’nin Emevi Camisi'nde namaz kılan Türk devlet yetkililerinin ve çetelerinin bir kez daha Kerbela'da yaşatılan vahşeti bize yeniden yaşatmak istediklerini unutmadan bu sürece ve gelişmelere yaklaşmalı, gerekli tedbir ve önlemleri gecikmeden yerine getirmeliyiz.
Alevilerin özgürce yaşadıkları ortak yaşam mekânı Rojava’yı sahiplenmesi ve yaşatması aynı zamanda demokratik ve özgürlükçü, laik Suriye'ye giden yolun taşlarını döşemek anlamına gelecektir. Bu temelde de Suriye’nin geleceğine ilişkin Alevi kurumları ve Kürtlerin ortak mücadelede buluşmaları hayati önemde."
FEDA, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"1. Suriye'de siyasi ve toplumsal istikrarın sağlanması için Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası aktörler sürecin garantörü olmalıdır. Geçiş hükümetini denetleyen BM’nin siyasi ve askeri otoritesi hemen devreye girmelidir. Makul bir sürede yapılacak seçimlerin adil ve demokratik geçmesinin maddi koşulları oluşturulmalıdır.
2. Başta Aleviler olmak üzere, Suriye'de yaşayan tüm din ve inanç gruplarının yaşam hakkı ve ibadet özgürlüğü güvence altına alınmalıdır. İnançlara ve farklılıklara saygılı, demokratik, sosyal, özgürlükçü laik ve hukuki bir sistem inşa edilmeli, tüm etnik yapılar, dinler ve inançlar anayasal koruma altına alınmalıdır.
3. Başta Kürtler olmak üzere, Türkmenler, Asuriler, Ermeniler, Dürziler ve diğer tüm etnik gruplar kimliklerini özgürce ifade etmeli, ana dillerinde eğitim görmeli, bölgesel özerk yönetimlerle kendi kendilerini yönetmelidirler.
4. Oluşacak sistem farklı din ve inançlara özgürlükçü, laiklik ve seküler yaşam anlayışı ile yaklaşmalı, din ve inançlara eşit mesafede olmalı, din ve inanç hizmetlerini topluma devretmeli, anayasal güvence altına alınmalıdır."