Gürkan: AKP iktidarı koşar adım faşizm istiyor

AKP'nin, ktidarını baskı ve zor politikalarıyla tahkim etmeye çalıştığını belirten EMEP Genel yönetim Kurulu Üyesi Selma Gürkan, "Son seçimlerden aldığı güçle faşizme koşar adım ilerlemek istiyor" dedi.

EMEP Genel Yönetim Kurulu Üyesi Selma Gürkan, savaş ve yayılmaya daya politik tercihini devam ettirecek AKP-MHP iktidarının, bir mücadele direnciyle de karşılanacağını vurguladı. 

Emek Partisi Genel Yönetim Kurulu Üyesi Selma Gürkan, 2023 yılını ANF’ye değerlendirdi. AKP iktidarının ekonomik ve politik programının yoğun olarak uygulandığı, sonuçlarının ise işçi ve emekçi sınıflara, yoksul halka, daha çok yoksullaşma, alım gücünün gittikçe düşmesi, işsizlikle boğuşma olarak yansıdığı bir süreç yaşandığını belirten Gürkan, şunları söyledi: "Günde 14-15 saat çalışmayı dayatan, en basit işçi sağlığı ve güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle işçi ölümlerinin yaşandığı, işçi cinayetlerinin çocuklara kadar indiği, esnek ve örgütsüz çalışmanın yaygınlaştığı, asgari ücretin genel ücret standardı haline geldiği çalışma koşullarını eklemek gerekir. Yeraltı yerüstü zenginliklerinin, maden yataklarının, tarım ve orman alanlarının, işçilerin alın teriyle yaratılan işsizlik fonu ve kamu kaynaklarının sermaye gruplarına her türlü ayrıcalıkların açıkça sağlanarak peşkeş çekildiği bir ekonomi politikalarını da ekleyebiliriz. Elbette bu politikaların uygulanabilmesinin koşulları daha çok baskı ve yasağa, daha fazla demokratik hakların ihlaline yaslanıyor. AKP, sermayenin, tekellerin güçlü bir siyasi seçeneği olarak iktidarını baskı ve zor politikalarıyla tahkim etmeyi hedefliyor. Açıkçası bu gidişat iktidarın daha baskıcı, faşist bir rejimi kurma yönünde attığı adımları hızlandırdığı bir süreç oldu. Genel seçimlerden aldığı güçle AKP bu dönemde koşar adım ilerlemek istiyor."

İKTİDARIN İŞİ KOLAY DEĞİL

Erdoğan’ın genel seçimleri bir zafer olarak ilan etse de işinin kolay olmayacağını dile getiren Gürkan, şöyle devam etti: “Yıl içinde gerçekleşen Agrobay, TPI, Şireci tekstil, Artemis, Erkaplan, Fedaş, Sputnik, Trendyol, Pekintaş, son olarak her türlü kumpasa, saldırıya karşı mücadele ısrar eden Özak işçilerinin direniş ve grev örnekleri. İkizdere, Çambükü, Akbelen gibi havasına, toprağına, suyuna, yaşam hakkına sahip çıkan köylü direnişleri ve çevre hareketi mücadele eğilimleri. ODTÜ, Boğaziçi direnişleri, en son barınma hakkı için ülkenin her yerinde harekete geçen gençlik eylemleri. Kadınların her türlü iktidar baskısına ve gerici politikalarına karşı kadınların hak ve demokrasi mücadelesinde tuttuğu yer. Siyasi muhalefet, akademi ve basın üzerindeki baskı, tutuklama, yargılama, cezalandırma tehdidinin başta Kürt siyasetçiler olmak üzere demokrasi, barış ve özgürlükler mücadelesi verenlere boyun eğdiremediğini de görüyoruz. Tüm bu gelişmeler bize önümüzdeki sürecin zorlu geçeceğini ama bir o kadar da mücadele olanaklarını barındırdığını gösteriyor."

SAVAŞ VE YAYILMACI POLİTİKA

İktidarın önümüzdeki üç yılı planladığı ve açıkladığı programın yerli ve yabancı tekellerin programı olduğunu savunan Gürkan, bu programın daha çok sömürü, daha çok baskı getireceğini belirtti. Gürkan, şunları dile getirdi: "Daha çok sömürü, yeraltı ve yer üstü kaynaklarının, ekonomik kaynakların daha çok yağması, daha çok baskı, yasak ve zor politikasının tercih edileceği görülmektedir. Yine savaşçı, çatışmacı ve yayılmacı dış politika tercihinin devam edeceğini görüyoruz. Ancak bu politikaların kolay kabul görmeyeceğini, bir mücadele direnciyle karşılanacağını da mevcut mücadele eğilimleri bize göstermektedir."

GENİŞ HALK İTTİFAKI GEREKLİ

AKP-MHP'nin daha baskıcı ve faşist politikalara yaslanan bir siyasal rejimin kurulması için anayasa tartışmalarını dayanak yaparak ilerlemek istediğini işaret eden Gürkan, önümüzdeki dönemde işçi ve emekçi sınıf üzerindeki baskıların artacağını söyledi. Emek ve Özgürlük İttifakı'nın geniş halk güçlerinin bir ihtiyacı olduğunu belirten Gürkan, şunları ekledi: "Emek Partisi önümüzdeki dönem iktidarın uygulayacağı iktisadi ve siyasi programların bir sonucu olarak işçi sınıfı ve emekçi sınıflar ve yoksul halk kesimin çalışma ve yaşama koşullarını çok daha ağırlaştıracağını söylüyor. Aynı zamanda baskı ve yasaklarla, zor politikalarıyla siyasal özgürlüklerin çok daha fazla kısıtlanmak, hatta kaldırılmak isteneceğini öngörüyoruz. Dolayısıyla bu saldırılara karşı mücadeleyi büyütmek ve daha demokratik bir ülkeyi kurmak için bir halk seçeneğine ve en geniş halk güçlerinin mücadele ittifakına ihtiyaç olduğunu, Emek ve Özgürlük İttifakı'nın bu ihtiyacın gereği için sorumluluk alması gerektiğini söylüyoruz ve müttefiklerimizle tartışıyoruz, değerlendiriyoruz. Şu konu çok açık; sermayenin, tekellerin iktisadi ve siyasi programına karşı, işçi sınıfı, emekçiler ve tüm ezilenlerin kendi platformlarıyla birliğini ve mücadele ortaklığını oluşturması gerekir. Bugün bu sorumluluk hepimizde”