Halide Türkoğlu: 9. Yargı Paketi'nde kadınlar hedefte

DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, : 9. Yargı Paketi'nde kadınların hedefte olduğunu belirterek, "Faili koruyan hiçbir pakete ve düzenlemeye izin vermeyeceğiz" dedi.

DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 9. Yargı Paketi ve kadın cinayetlerine ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

Halide Türkoğlu'nun konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:

"AKP-MHP iktidarı uzun yıllardır yapmak istediği her şeyi kararnamelere ve torba yasalara sığdırarak gerçekleştiriyor. Özellikle söz konusu kadınların kazanılmış haklarına saldırma olduğunda torbaların içini doldurdukça dolduruyorlar. Yani halkların, gençlerin ve kadınların kaderini torbalara sığdırarak Meclis Genel Kurulundan geçirilen yasalarla ülke yönetiliyor. Ne yazık ki ülke bu şekilde yönetilmeye ve kadınların kazanımları bu torba yasalarla gasp edilmeye çalışılıyor. Şimdiye kadar getirilen torba yasaların ve yargı paketlerinin içerisinden bir gün dahi olsun kadınların lehine bir madde çıkmaz mı? Kadın yoksulluğunu, işsizliğini giderecek bir madde çıkmaz mı?

24 saatte 7 kadın katledilirken bir yasa çıkmadı bu yargı paketlerinden...

Çıkarılan yargı paketlerinde kadınlara yönelik olan maddelerin tamamı şiddetin besleyicisi olmuştur.

Yargı paketi hala resmi olmayan bir taslak olarak biliniyor. Bu taslakta özellikle kadınları ilgilendiren birkaç başlık var. Bunlardan birincisi kadınların en büyük kazanımlarından biri olan 6284 Sayılı Kanunda yapılmak istenen değişiklik. Kadına yönelik şiddet ve katliamlar karşısında önemli maddeler içeren ancak iktidarın uygulamadığı gibi her defasında nasıl kırparım dediği yasa. Yasa diyor ki; hakkında tedbir kararı olan fail, kararın gereklerine aykırı davranırsa, fiili bir suç oluştursa bile hakim kararıyla hakkında 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsine tabii tutuluyor.

İktidarın kafası kadınların kazanımlarına saldırma konusunda çok net. Resmi olmayan taslakta bu maddeye ilişkin yapılmak istenen küçük değişiklik kadınların yaşamında şiddeti büyütecektir, faili güçlendirecektir. Faili koruyan ve güçlendiren hiçbir düzenlemeye izin vermeyeceğiz.

'ERKEĞİN LEHİNE TASLAK...'

9’uncu Yargı Paketinde bir diğer başlık ise kadınların evlendikten sonra da kendi soyadını kullanabileceğine yönelik düzenleme. Bu uzun yıllardır kadınların mücadele ettiği bir mesele ve 30 yıla yakın bir hikayesi var. Dünyada da Avrupa ülkelerinde de yüzlerce yıl kadınlar bunun için mücadele etmişler. AİHM kararı ile kadının temel hakkı olduğu eşitlik ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, kadınların kendi soyadlarını kullanması konusunda bir davayla bu süreç başlıyor. Sonrasında AYM, AİHM kararlarını uygulama üzerinden, Medeni Kanun’daki bu ibarenin eşitliğe aykırı olduğunu belirterek 22 Şubat 2023’te kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanamamasının Anayasa’nın eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır. Bunun hayata geçirilmesi gerekiyor ama hayata geçirilmiyor. Nüfus müdürlükleri dilekçeleri kabul etmiyor ve buna dair yasal düzenlemenin olması gerektiğini belirtiyor ve kadınlar her seferinde bireysel başvurularla, davalarla kendi soyadlarını kullanma hakkını elde ediyor. Aslında düzenlemenin bu şekilde olmaması gerekiyordu. 9’uncu Yargı Paketinde soyadı meselesini nasıl hayata geçirileceğiyle ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyordu ama bunun yerine kadınların aile içerisindeki konumuna vurgu yapan ve özellikle aile reisliğini erkek tarafında gören bir taslak geliyor.

'SÖZ VE KARAR YETKİSİ KADINLARDADIR'

İktidar aslında son zamanlarda kadınların nasıl giyineceğine, konuşacağına, kaç çocuk doğuracağına dair politika ve söylemini geliştirmiştir. Yakın zamanda yine bu konuya dair Cumhurbaşkanının bir açıklaması vardı. Kadınların haklarını ve kazanımlarını savunmaya, 6284’ü koruyup uygulamaya dönük tek bir cümle kurmayan, İstanbul Sözleşmesinden geri çekilerek kadınların yaşamlarını riske atan siyasi iktidar, azalan doğum oranlarını varoluşsal bir tehdit ve felaket olarak değerlendiriyor. Cumhurbaşkanı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına talimat vermiş. Veri meselesi de ciddi bir sıkıntı. Azalan doğum oranı TÜİK verileri ile ortaya atılıyor. TÜİK bu ülkede manipülasyonun merkezi. Dolayısıyla böyle manipülatif verilerle hiç kimseyi seferberliğe çağırmayın.

Bu paketle kadınların kamusal yaşamın ve iş yaşamının dışında tutulması hedeflenmektedir.

Uyarıyoruz: Erkek egemenliğini ve şiddeti besleyen politikalardan derhal vazgeçin. Haklarımız ve hayatlarımız hakkında söz ve karar yetkisi bizdedir."