HDP'li Ceylan: Halkı esas almamız gerekiyor

HDP Amed İl Eş Başkanı Zeyat Ceylan, düzenledikleri konferanslar hakkında konuşarak, " Her sorunun çözümü halk ile hareket etmekten geçer. Kurum ve partiler sadece sözcülük etmelidir. Halkı esas almamız gerekiyor" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven öncülüğünde başlayıp, 200 gün süren açlık grevi eylemleri ve bir aylık ölüm orucu direnişlerinden sonra, bölge konferansları düzenledi.

Van, Ağrı, Muş, Kars, Iğdır, Bitlis ve diğer Serhad kentlerini kapsayan bölge konferansının ardından, ikinci bölge konferansı Amed'de yapılmıştı. Botan kentlerinin de dahil olduğu Amed konferansı 2 gün sürmüştü. Bu konferanslarda genel olarak örgütlenme ve örgütleme konuları üzerinde durulmuştu. HDP, siyasal ve toplumsal örgütlenme sorunlarını tartışmaya açarak, katılımcıların önerilerini almıştı. Konferansların detaylarına ilişkin ANF'ye konuşan HDP Amed İl Eş Başkanı Zeyat Ceylan, örgütlenmeye bağlı olarak halkın tüm sorunlarını ele aldıklarını söyledi.

KÜRDİSTAN'DAKİ İŞGAL KONUŞULDU

Ceylan, konferansların gündemlerinin sadece Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye'deki gelişmeler olmadığını, aynı zamanda Kürtlerin statü sahibi olma gündemini de barındırdığını belirterek, tüm bunlarla birlikte topluma reva görülen yoksulluğu içeren bir gündemlerinin olduğunu kaydetti.

Örgütlenme sorununun salt siyasi nedenlerle ele alınamayacağını, topluma dayatılan yoksulluğun yol açtığı dejenerasyonun da bir örgütlenme sorunu olduğuna dikkat çeken Ceylan, bu konular üzerinde tartışma yürütmek ve çözümler üretmek zorunda olduklarını söyledi.

Konferans tartışmalarında en fazla öne çıkan başlıkların Kuzey Kürdistan'da Kürtlere dayatılan savaş politikaları ve Rojava Kürdistan'ındaki savaş tehditleri olduğunu aktaran Ceylan, Başur Kürdistan'ındaki işgali de gündemlerine alarak tartıştıkları bilgisini verdi.

'GÜNEY KÜRDİSTAN HÜKÜMETİNİ ELEŞTİRİYORUZ'

Kürtlerin, süren savaş politikalarına karşı nasıl bir duruş içerisinde olmaları gerektiği noktasında da tartışmalar yürüttüklerini dile getiren Ceylan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

"Kürtlere dayatılan tüm olumsuzluklara karşı nasıl bir örgütlenme ve duruş sergilenmesi gerektiği üzerinden tartışmalarımız oldu. Bölgedeki ulus devlet iktidarları, dar çıkarları için topluma anti-demokrasiyi dayatıyorlar. Buna karşıda sadece Kürtler değil, tüm halklar ve inançlar güçlü bir duruş sergilemeliler. Konferansta da daha çok bu konu üzerinde duruldu. Bugün KDP ve YNK gibi siyasetlerin Güney Kürdistan'daki işgale karşı duruşları eleştiri konusudur. Biz onlara Türk devletine düşmanca bir yaklaşım içerisinde olmaları gerektiğini söylemiyoruz zaten. Hatta Kürtlerin çıkarlarını esas alan konular üzerinden dostluk yapabiliyorlarsa yapsınlar. Ama Kürt kardeşlerinin kanlarını dökme konusunda dostluk yapmalarına göz yumamayız. Kürtler bunu kabul etmez. O yüzden de Güney Kürdistan hükümetinin bu tarzını eleştiriyor ve yaklaşımın Kürt ulusal birliğine hizmet etmediğini belirtiyoruz."

GÜNEY KÜRDİSTAN HÜKÜMETİNE ÇAĞRI

Güney Kürdistan hükümetinin iki temel konuda yapabileceklerinin olduğunu ifade eden Ceylan, şu çağrıda bulundu: "Birincisi, Kürt ulusal birliği Güney hükümetinin elini taşın altına koyarak girişimlerde bulunması gerekiyor. İkincisi ise, Kuzey Kürtlerinin siyasal ve toplumsal sorunlarının çözümü için Türkiye ile diplomatik ilişkiler geliştirebilirler. Bu iki konuda halkımıza hizmet edebilirler. Kürt sorununun çözümünün Kuzey Kürdistan'da barışçıl yol ve yöntemlerle gerçekleşmesi için çabalayabilirler. Konferansımızın örgütlenme başlığı, tüm bunları içinde barındırdı ve üzerinde tartışmalar yürütüldü."

' TOPLUMSAL SORUNLARI GÜNDEMİMİZE ALMALIYIZ'

"Toplum içerisinde daha çok örgütlenmenin iki temel gündemi var; birincisi, herhangi bir statü sahibi olmayışımız. İkincisi ise, toplumun kendi öz sorunlarıdır" diyen Ceylan, şunları ekledi: "Bugün toplum çok ciddi asimilasyon ve yozlaştırma politikalarına maruz kalmış durumda. Yine gençlerin farklı araçlarla özlerinden koparılması ve kentlerin yıkılması söz konusu. Siyasi ve toplumsal sorunları konu alan gündemlerle halka gittiğimizde, işte o zaman güçlü bir örgütlenme ağı yakalamış oluruz. Yine Sayın Öcalan üzerindeki tecrit koşulları ve ona bağlı olarak gelişen direnişler konuşuldu. Bu direnişlerin bundan sonraki süreçlerde nasıl bir forma dönüşmesi gerektiği noktasında fikirler beyan edildi. Merkezi konferansımız da gerçekleşecektir. Tüm bu konulara orada da yer vereceğiz."

'HALK, İNİSİYATİFLEŞTİRİLMELİDİR'

Konferanstan çıkan sonuçlar doğrultusunda nasıl bir planlamaya gideceklerine de değinen Ceylan, şunları paylaştı: "Öncelikli olarak halkı esas almak gerekir. Siyaset, halkın çıkarlarını esas almalı. Böylelikle hem sorunlara çözüm olmuş hem kendinizi örgütlemiş hem de kitlenizi örgütlemiş olursunuz. Her sorunun çözümü halk ile hareket etmekten geçer. Yine halkın inisiyatifleştirilmesidir. Kurum ve partiler sadece sözcülük etmelidir. Esas olarak kendisi mücadelenin içerisinde olmalı. Tüm toplumsal sorunlara cevap olacak güç, halkın kendisidir. Bu konuda araçlar üretmek de isyasetin işidir. Köylerden mahallelere, ilçelerden kentlere kadar örgütlenme zemininin yaratılması gerekiyor. Böylesi zeminler yaratılmadığı sürece gündemimize ne alırsak alalım, cevap olabilmemiz güçleşir. Böyle bir çalışma tarzını ortaya koyduğumuzda, hiç kimse bize asimilasyonu, yozlaşmayı ve tarihimizi unutmayı dayatamaz."

'ÖRGÜTLÜ OLMAK ŞARTTIR'

Toplumun kendi kendisini örgütlediği zaman tüm sorunlarına çözüm gücü olabileceğini söyleyen Ceylan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"Bugün, kendimizi örgütlediğimiz düzeyde yoksulluğa cevap olabiliriz. Yine kentlerimizin yıkımlarına karşı gelebilir, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma ekseninde yeniden inşa edilmesine yol açabiliriz. Tüm bunların temelinde de toplumun esasları üzerinden kendimizi örgütlememiz bulunuyor. Sadece kurumlarda örgütlenmek, toplumun ihtiyaçlarına cevap olmaz. Güçlü bir örgütlenme ağını toplum ile birlikte inşa ettiğimizde, inanıyoruz ki Kürdistan'a dayatılan tüm dejenerasyon politikalarına karşı durabiliriz. Yine halkımıza dayatılan statüsüzlük sorununu da aşabiliriz. Örgütlü olmadığında kimse sana kıymet vermez. Düşmanın bile. Ama örgütlü olduğunda seni esas almalarını sağlamış olursun. Örgütlü olmak şarttır."