HDP MYK: Sonuçlar meşru değil; mücadeleye devam

HDP MYK, referandum sonuçlarının şaibeli olduğunu belirterek, "Hakikatten, adaletten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.

HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK), yaşanan son gelişmeleri değerlendirdiği dünkü toplantısının sonuç bildirgesini 8 başlıkta kamuoyu ile paylaştı.

Sonuç bildirgesinde şu hususlara dikkat çekildi:

“1. Referandum sonuçlarına ilişkin olarak Yüksek Seçim Kurulu’nun almış olduğu ‘‘mühürsüz oy pusula ve zarflarının geçerli sayılacağı’’ yönündeki karar yasaya açıkça aykırıdır. Yasaya aykırı karar almış olan Yüksek Seçim Kurulu’nun bu tutumu ile hem Anayasa hem de uluslararası hukuk alanında büyük bir ihlal gerçekleşmiştir. Yüksek Seçim Kurulu, hukuki meşruiyetini yitirmiş, güvenilmez bir kurum haline gelmiştir. Hukuka aykırı, oldubittiye getirilen bu karar ve yaşanan diğer oylama ihlalleri ile birlikte referandum sonuçlarının demokratik meşruiyeti yoktur, şaibelidir.

2. Demokratik meşruiyet sadece oy verme anında ve sayım sırasında değil, referandum çalışmaları sürecinde de sağlanamamıştır. OHAL koşullarında ve Eş Genel Başkanlarımızla birlikte 13 milletvekilimizin ve binlerce merkez, il, ilçe yöneticimizin ve üyemizin tutuklu bulunduğu koşullarda, siyasi eşitliğin ve temel insan haklarının çiğnendiği bir ortamda referandum çalışmaları iktidar tarafından türlü yollarla engellenmiş, ciddi hak ihlalleri yaşanmıştır.

3. Bütün kamu kaynaklarının da kullanıldığı trilyonluk kampanyalara, ağır devlet baskılarına ve engellemelere, tek yanlı medya bombardımanına rağmen, ‘hayır’ diyenler çok güzel ve değerli bir sınav vermiştir. Her türlü seçim hilesine rağmen 24 milyona yakın seçmen ikna edilememiştir. Her türlü hile ve şaibeli duruma rağmen halkın yüzde 49’unun, yani yarısının içine sinmeyen bir anayasa yarı-ana yasadır, tam değildir. Bu Anayasa’nın uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği yoktur.

Sonuç, AKP-MHP, Erdoğan-Bahçeli ittifakı ve iktidarı için zafer değil bir hezimettir. Buna karşılık demokrasi güçleri açısından büyük bir başarıdır. Bu sonuç demokrasi mücadelesi için bir bahar uyanışının devamıdır. Emekçilerin yoğun yaşadığı metropollerde elde edilen sonuçlar umut vericidir.

AKP-MHP, Erdoğan-Bahçeli ittifakının Türkiye’nin demokratik geleceği için olumlu bir rol oynamadığı açıkça ortaya çıkmıştır. Büyük bir kayba uğramış olan ve irtifa kaybetmiş olan bu çıkar ittifakının sonuçlar üzerinde inat ederek iktidar olmaya çalışmasının da demokratik meşruiyeti yoktur. 1982 darbe Anayasası yüzde 92 oyla kabul edilmiş olmasına rağmen, 35 yıldır meşruiyet sorunu yaşamış, topluma huzur ve istikrar getirmemiş, her yerinden delik deşik edilmiştir. 16 Nisan sonucu da asla huzur ve istikrar yaratmayacaktır, toplumda kabul görmeyecektir. Kutuplaşma ve yok sayma, baskı ve zulüm ile toplumsal rıza sağlanamayacaktır.

4. Ülkeyi uluslararası demokratik ve hukuk ilkeleri açısından standartların çok altına iten ve uluslararası demokratik kamuoyunu, kuruluşlarını ve karşılıklı ilişkileri hiçe sayan yaklaşımlarla iktidarın ilerlemesi mümkün değildir. İdam cezasını geri getirme planını ilk hedef olarak gösteren bu anlayış, ülkeyi ve toplumu her gün insan hakları normlarından biraz daha uzaklaştıracaktır. Bu sürdürülebilir, kabul edilebilir ve demokratik meşruiyeti olan bir durum değildir.

5. Kürt şehirlerinin yakılıp yıkılmasına, demokratik siyasetçilerin rehin tutulmasına, seçilmiş belediyelere el konularak kayyumlar atanmasına, çalışma yapan binlerce insanımızın gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına, her türlü zulme, oy kullanma sırasında asker, polis ve korucu zoruna ve baskısına, açık oy kullanma zorlamasına, mühürsüz oy pusulası hilesine rağmen iradesine sahip çıkan Kürt halkı, 2 yıldır uygulanan zulüm politikalarına, il ve ilçelerde yüzde 60-80 arasında bir oranla hayır diyerek kararlı duruşunu göstermiştir. Kürt halkı kayyum politikalarını, iktidar terörünü ve baskıları reddetmiştir. Kürt halkı ve siyasi temsilcileri olmadan demokrasi mücadelesinin kazanılamayacağı bir kez daha görülmüştür.

Saygıyla selamladığımız bu tutum, aynı zamanda Türkiye demokrasi ve barış güçlerine, vicdan sahibi tüm yurttaşlara, sivil toplum örgütlerine bir el uzatma, birlikte mücadeleyi yükseltme çağrısıdır.

6. Tüm baskılara, eşitsizliklere ve hilelere rağmen mücadele etmiş, kararlılıkla ve örgütlü bir çalışmayla bu ittifaka, bu iktidara ve değişiklik teklifine rıza göstermemiş olan halklarımızı, demokrasi, emek ve barış güçlerini, tüm vicdan sahibi yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyoruz. Demokratik iradesine sahip çıkanların, ülkenin demokratik geleceğine dair tutumunu ve kararlılığını gösterenlerin ortak davranışının özgürlük, eşitlik, adalet, demokrasi ve barış mücadelesinde önemli bir değişime yol açacağına inanıyoruz. Bu kararlı ve ilkeli duruş, bugün ‘evet’ oyu vermiş olanların da yanlışlarından uzaklaşmalarına yol açacaktır.

7. Referandum çalışmaları başta olmak üzere, tüm baskı ve saldırılara karşı son derece kararlı ve örgütlü bir duruş sergileyen kadınlar, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin lokomotif gücü olduklarını bir kez daha göstermişlerdir. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesindeki kararlı duruşları toplumun diğer kesimlerine de son derece önemli mesajlar vermiştir.

Bu çalışmalarda enerjilerini, yaratıcılıklarını sergilemiş olan, mücadelede belirleyici bir rolleri olduğunu bir kez daha göstermiş olan gençler, sadece ülkenin geleceğinde değil bugününde de son derece önemli bir demokrasi gücü olduklarını kanıtlamışlardır.

8. Demokrasi ve özgürlük için ortak mücadelenin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Tüm üyelerimiz, seçmenlerimiz, bileşenlerimiz ve kurumlarımız ile birlikte demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi bir anayasa mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu doğrultuda davranan demokrasi ve barış güçleriyle, vicdan sahibi tüm yurttaşlarımızla ortak hareketin bütün zeminlerini güçlendireceğiz.

Cezaevinde olmalarına rağmen mesajları ve yürekleriyle yanımızda olanlara, Eş Genel Başkanlarımıza ve vekillerimize, belediye eşbaşkanlarımıza, demokratik siyasetçilerimize teşekkür ediyoruz. Onlara söz veriyoruz: Daha çok çalışacağız. Kardeşlik halayını her halükarda büyüteceğiz. Şartlar ne olursa olsun hakikatten, adaletten, barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yana mücadelemizi sürdüreceğiz. Gelecek, demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesini birlikte yürütecek olanlarındır."