Hukuk devleti yoksa direnmek haktır

DEM Parti Çewlîg (Bingöl) Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, hukuk devleti olmaktan çıkmış bir yerde direnmekten ve eylem geliştirmekten başka bir seçenek kalmadığını söyledi.

ZİNDANLARDAKİ DİRENİŞ

Hülakü, Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların direnişine dikkat çekerek, toplumsal dayanışma çağrısında bulundu.

PKK ve PAJK’lı tutsakların, “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım’da başlattığı dönüşümlü açlık grevi, 4 Nisan’da tamamlandı. Tutsaklar, 4 Nisan’dan beri mahkemeleri boykot ediyor, aile ve telefon görüşlerine çıkmıyor.

ANF’ye konuşan DEM Parti Çewlîg Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, tecridin Türkiye’de siyaseti tamamıyla bir çıkmaza sürüklediğini belirterek, “Bu açmazdan çıkmanın tek yolu İmralı Adası’ndaki tecrit sisteminin ortadan kaldırılmasıdır” dedi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokrasi ve barış ortamının oluşmasına katkı sunacak baş aktör olduğunu söyleyen Hülakü, “Kürt meselesinin çözümünün ve toplumsal barışın en önemli muhatabıdır. Sayın Öcalan’a yönelik uygulanan mutlak tecrit, demokratik çözümün ve toplumsal barışın önünde engel olmaktan başka bir şey değildir” diye konuştu.

HALKLARIN GELECEĞİNE İPOTEKTİR

Tecridin, Türkiye yasalarına ve uluslararası hukuka aykırılığına işaret eden Hülakü, ne insani ne de hukuki izahının olduğunu söyledi. Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecritle bir coğrafyanın tamamının tecrit altında tutulduğunu belirten Hülakü, şöyle devam etti: “AKP-MHP iktidarı toplumsal kutuplaşmayı ve ırkçılığı derinleştiren bir siyasal atmosfer oluşturdu. Barışçıl bir ortamı idare edecek ve sürdürecek politika, program ve niyetten mahrumlar. İktidarlarını sürdürmek adına demokratik çözümün ve barışın önünü kapatmak için demokratik çözümün ve barışın adresi olan Sayın Öcalan tecrit altında tutuluyor. Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit, Kurdistan ve Türkiye halklarının geleceğini ipotek altına almaktan başka bir anlam içermiyor.”

HUKUK DEVLETİ OLMAKTAN ÇIKTIYSA

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü için devam eden kampanyalara, zindanlarda ve toplumda gelişen mücadele ve direniş kararlılığına dikkat çeken Hülakü, şunları söyledi: “Bu hukuksuz sisteme karşı yükselen önemli bir itirazdır. Siyasi tutsaklara yönelik ciddi boyutlara ulaşan sistematik bir işkence var. Bu durum, siyasi kararlarla bağlanan bir düşman hukukunun göstergesidir. Türkiye’de yargı, siyasi iktidarın esareti altında. Kürt düşmanlığı yapmak dışında hiçbir pratiği yok. Siyasi tutsakların maruz kaldığı sistematik işkence, kendilerine dayatılan sürgün, hasta tutsakların tedavi ve yaşam hakkının engellenmesi, keyfi infaz yakmalar tecrit politikasının bir yansımasıdır. Kürt siyasi tutsaklar, uygulanan tecridin boyutunu en iyi şekilde analiz ederek, sonuçlarını görebildikleri için bugün bir eylem ve direniş halindeler. Hukuk devleti olmaktan çıkmış bir yerde direnmekten ve eylem geliştirmekten başka bir seçenek kalmıyor maalesef.”

DAYANIŞMA İÇİNDE OLALIM

Siyasi tutsaklara yönelik hak ihlalleri ve baskıların artarak devam ettiğini, tutsak aileleri üzerinde büyük bir sindirme politikasının devreye konulduğunu vurgulayan Hülakü, şunları ekledi: “Zindanlarda büyük bir mücadele ve direniş var. Tutsak aileleriyle dayanışma içerisinde olup bu mücadeleye destek vererek, toplumun tamamına dayatılan bu tecrit karanlığını hep birlikte kırabiliriz.”