Hukukçular: Son sözü direnenler söyleyecek!

Kobanê Kumpas Davası’nda verilen cezalarla bir kez daha yargının siyasetin talimatları doğrultusunda hareket ettiğinin ortaya çıktığını kaydeden hukukçular, “Ama enseyi karartmak yok! Son sözü direnenler söyleyecek” dedi.

KOBANÊ KUMPAS DAVASI

Kobanê Kumpas Davası’nın karar duruşmasında Ankara 22'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 18'i tutsak 108 siyasetçiye ceza yağdırılmasına yönelik protestolar büyüyor. Tarihe intikam davası olarak geçecek bu kumpas davası en çok da hukukçuların tepkisini çekti. Çağdaş Hukukçular Derneği’nden (ÇHD) Çiğdem Akbulut, Adalet Nöbetleri yürütücüsü Kemal Aytaş ve Özgürlük için Hukukçular Derneği’nden (ÖHD) Sinan Zincir ANF’ye konuştu.

‘YAĞDIRILAN BU CEZALAR MÜCADELEYİ GERİYE GÖTÜREMEYECEK’

ÇHD İstanbul Şube Başkanı Çiğdem Akbulut, Kobanê Kumpas Davası’nda verilen kararın hukuken geçerliliği tartışılabilecek bir karar olmadığının altını çizdi. Başından bu yana en ufak bir temel hukuk ilkesine uyulmadan yürütülmüş bir yargılamanın söz konusu olduğunu vurgulayan Akbulut, “Bu hukuksuz yargılama sonucunda yağdırılan cezalarla, ‘Kürt halkının varlık mücadelesine saldırmaya devam edeceğiz ve Kürt halkıyla dayanışan, Kürt halkını yalnız bırakmayan, birlikte omuz omuza mücadele eden siyasetlere de saldıracak ve onlara da nefes aldırmayacağız’ mesajı verilmeye çalışılıyor. Ama ne yargılanan siyasetçiler, mücadele arkadaşlarımız ne avukatlar, meslektaşlarımız; kimse göz göre göre gelen bu hukuk garabeti karardan korkup da geri çekilmedi, inandıklarından vazgeçmedi. Dolayısıyla yağdırılan bunca yıllık cezalar da mücadeleyi geriye götüremeyecek. Kürt halkı verdiği varlık mücadelesinde asla yalnız değildir. Bu haklı mücadelesini birlikte dayanışmayla yürütmeye devam edeceğiz” dedi.

‘SAVCILAR EMİR ERİ, YARGIÇ VE HAKİMLER İNFAZ MEMURU HALİNE GELMİŞ’

Adalet Nöbetleri yürütücüsü olan Avukat Kemal Aytaç, Kobanê Kumpas Davasında verilen kararların siyaseten verilmiş kararlar olduğunu vurguladı. Bu kumpas davasıyla bir kere daha yargının, siyasetin talimatları doğrultusunda iş gördüğünün ortaya çıktığını kaydeden Aytaç, yargı açısından vahametin vardığı noktayı, “Savcılar emir eri, yargıç ve hakimler ise infaz memuru haline gelmiş durumda” diyerek özetledi.

‘BU DAVADA HUKUK ADINA TARTIŞILACAK HİÇBİR ŞEY YOK’

Soruşturma dahi açılmaması gereken bir davada siyasetçilere ceza yağdırıldığına işaret eden Aktaş, şöyle konuştu: “Bu davada hukuk adına tartışılacak hiçbir şey yok. Suç işlendiğine dair delil de yok. Siyasetçiler söz söylemişler ve bu sözlerinden de suç çıkartmak mümkün değil. Soruşturma bile açılmaması lazım. Dolayısıyla bunlar tamamen siyaseten verilmiş kararlar ve üstelik kendi içlerinde de çok çelişkileri var. Dikkat ettiyseniz birilerine beraat verilirken, birilerine 9, birilerine 15, birilerine de 27 yıl hapis cezası veriliyor. Bu cezalar üzerinden açıkça mücadele eden Kürt halkına, Kürt hareketine bir darbe vurulmaya çalışılıyor. Aynı zamanda muhalif kesimlere, ‘Fazla sesinizi çıkarırsanız, sokağa çıkarırsanız, ciddi bir muhalefet yaparsanız sizi hapse atarız, cezalandırırız’ mesajı verilmeye çalışılıyor. Bu dava yoluyla topluma bir korku salınmak isteniyor.”

‘BU CEZALARLA KÜRT HALKININ MÜCADELESİNİ SÖNDÜREMEZLER’

Bir yumuşamadan söz edilecekse önce hukuken bir yumuşamadan söz etmek gerektiğini vurgulayan Aytaç, bu durumun tam aksine bir sertleşmeye işaret ettiğine dikkat çekerek, burada esas olarak kamuoyunun tepkisini ortaya koyması gerektiğinin altını çizdi. Bir taraftan Kobanê Kumpas Davası’ndan siyasetçilere cezalar yağdırılırken, diğer taraftan 28 Şubatçıların tahliye edildiğini hatırlatan Aytaç, “Havuç, sopa misali. 28 Şubatçılar şahsında bir kesime selam verilirken, diğer bir taraftan siyasetçilere yağdırılan cezalarla Kürt hareketine darbe vurulmaya çalışılıyor. Burada bir yumuşamadan söz etmek mümkün değil, tam tersine halka ve onun temsilcilerine gözdağı vermeye çalışıyorlar. Yıllardır zaten iktidar Kürt halkının, Kürt hareketinin mücadelesine saldırıyor. Bu cezalar da bunun bir devamı. Ama Kürt halkının mücadelesi yıllardır süren bir mücadele. Bu cezalarla Kürt halkını ve mücadelesini söndüremezler. Kürt sorunu ancak demokratik ve barışçıl yollarla çözülür. Kürt halkının önderlerine, Kürt halkının temsilcilerine ceza vererek bu ülkede barışı sağlayamazsınız. Barış sağlamak isteniyorsa demokratik yoldan, görüşmeler yoluyla bu sorun halledilmeli.”

‘FETHULLAHÇI HOCALARINDAN İYİ EĞİTİM ALMIŞLAR’

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nden Avukat Sinan Zincir, bu kararın halkların barış umuduna, geleceğine vurulmuş ağır bir darbe olduğunu vurguladı. Daha önce de KCK kumpas davalarını takip etmiş bir avukat olan Zincir, KCK davalarının da, Kobanê Kumpas Davasının da Kürt halkına ve Kürt halkının demokratik öncülerine dönük siyasi intikam operasyonlarının bir parçası olduğunu kaydetti. Bu anlamda Fethullahçı hocalarından iyi eğitim aldıklarının bir kez daha ortaya çıktığını dile getiren Zincir, birebir onların tekniklerini uyguladıklarını belirterek, “Dün cemaatçi çetelerin yargıçları ve savcıları vardı, bugün AKP-MHP-Ergenekon blokunun savcı, yargıç ve hakimleri geldi. Aynı sistem devam ediyor. Kaldı ki Kobanê Kumpas Davası’nın tüm soruşturma süreçlerini hazırlayan da Fethullah çetesinin sözde hakimleri, savcıları ve yargıçlarıdır. Aynı kurgu, aynı yöntem. Mesela Fethullahçı yargının Ergenekon gibi birçok davasına beraat verilirken, söz konusu Kürtler ve devrimciler olunca düzmece deliller, soruşturmalar geçerli kabul edildi” dedi.

Siyasetçilere yağdırılan bu cezalarla AKP- MHP faşist saray rejiminin Kürt halkından, dostlarından ve onlarla dayanışma içinde olan devrimcilerden intikam almaya çalıştığını belirten Zincir, “Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ şahsında bir taraftan Kürt halkının demokratik siyaset ve barış hakkı elinden alınmak isteniyor, diğer yandan da Rojava'da, Kobanê'de, Türkiye'de, Kürt halkıyla dayanışan, yan yana duran sosyalistlere ve devrimcilere gözdağı verilmeye çalışılıyor. Sipariş bir iddianame, sipariş bir mütalaayla, hakim ve savcı diyemeyeceğim, sarayın talimatlı memurları tarafından verilmiş bir karardır” dedi.

‘DİK DURDUKLARI İÇİN ARKADAŞLARIMIZDAN İNTİKAM ALINMAYA ÇALIŞILIYOR’

Elazığ Buğday Meydanı’nda Seyit Rıza’nın, Amed Dağ Kapı Meydanı’nda Şeyh Said’in teslim olmadığı, boyun eğmediği gibi, Selahattin Demirtaşların, Figen Yüksekdağların da teslim olmadığını kaydeden Zincir, “Kürt halkının öncüleri, siyasal demokratik alan öncüleri onurlu durdukları, direndikleri, boyun eğmedikleri ve faşizme meydan okudukları için arkadaşlarımızdan intikam alınmaya çalışılıyor. Ama Figen başkanın da söylediği gibi, son sözü direnenler söyleyecek, Kürt halkı söyleyecek, devrimciler söyleyecek, sosyalistler söyleyecek. Enseyi karartmak yok, yarınlar bizimdir” vurgusunda bulundu.