Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eşbaşkanı Kadriye Doğan, hem kongreye hem de yerel seçimlere giden sürece dair ANF'ye değerlendirmelerde bulundu.
İktidarın kendi Alevisini yaratmaya çalıştığı, ana muhalefetin ise kurucu değerlere bağlılık söyleminden çıkmadığı bu süreçte eşit yurttaşlık talebinin her zamankinden daha yüksek bir sesle dile getirilmesi gerektiğini söyleyen Kadriye Doğan, "Bizim inancımız aynı zamanda yolumuzdur. 72 millete aynı nazarla bakan, erdemli, barışçıl, ikrar ve rızalık üzerine yaşam kuran bir inancımız var. Mücadelemiz inancımızı yaşamak ve yaşatmak içindir. Ancak kendilerini kurucu unsur olarak ifade edenler de, son 22 yıldır iktidarda olanlar da bu coğrafyadaki insanların kendi inançlarını yaşamasını, kendileri olarak kalmasını sindiremiyor. Alevilere eşit yurttaşlık reva görülmüyor. Mağduriyetlerimizin kaynağı neresi, bize bunları kim yaşatıyor, bunları doğru bir şekilde sorgulamak gerekiyor. Bizimle birlikte eşit yurttaşlık ve laik demokratik cumhuriyet mücadelesini verenlerle elbette dayanışma içerisinde mücadelemize devam edeceğiz ancak Demokratik Alevi Dernekleri olarak toplumumuza kimlerle herhangi bir şekilde yan yana duramayacağımızı kavratma sorumluluğumuz olduğunun da bilincindeyiz" dedi.
'RÊYA HEQ ÖĞRETİSİNİ GELECEĞE TAŞIMAK İÇİN GÜÇLÜ BİR DURUŞ GEREKİYOR'
Rêya Heq inancının savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunan temel değerlerinin, komünal toplumdan bugüne büyük bedellerle taşındığını vurgulayan Kadriye Doğan, Kürt Aleviliğinin yayıldığı geniş coğrafyada geçmişten geleceğe sağlam bir köprüyü kurabilmek için hem inançsal hem de kültürel anlamda güçlü ve bütünlüklü bir duruşun gerekliliğine dikkat çekti:
"Vardan var olmaya, varlığın birliğine inanıyoruz. Biz inancımıza bir yol olarak bakıyoruz. İnancımız esasında komünal yaşamın günümüze taşınmış, özgün yapısı korunmuş bir şeklidir. Bu yolda devam edebilmek için asırlardır nasıl yaşatıldığını, bugüne nasıl aktarıldığını, dilini, ritüellerini, toplumdaki karşılığını iyi bilmek gerekiyor. Rêya Heq, Dersim, Sivas, Maraş, Bingöl, Adıyaman, Muş, Malatya ve çeperindeki coğrafyayı etkileyen bir inançtır. Bu coğrafya Kürt Aleviliğinin coğrafyasıdır. Ancak tarih boyunca yapılan katliamlar sebebiyle Alevi nüfusu kendi coğrafyasında oldukça seyreltilmiş durumda. Koçgiri, Dersim, Maraş ve Sivas... Bugüne uzanan sürece baktığımızda fiziki soykırımla birlikte inanç ve kültür soykırımı tespitini yapmak gerekiyor. Rêya Heq inancını gelecek kuşaklara doğru bir şekilde aktarmak için de geleneği bilmek, bugünü doğru okumak, güçlü ve bütünlüklü bir duruşun sahibi olmak gerekiyor."
'İKTİDARLAR DEĞİŞSE DE TEK TİPÇİ BAKIŞ DEĞİŞMİYOR'
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna dair temel dinamiğin tek tipçi olmak ve kendisi gibi olmayana yaşam hakkı tanımamak olduğunun altını çizen Kadriye Doğan, söz konusu Aleviler ve Kürtler olduğunda tüm iktidarların yüz yıldır aynı perspektiften baktığını söyledi. Rêya Heq inancına sahip Alevi Kürtlerin yüz yıldır Türklük ve Sünni İslam cenderesinde tutulduğunu vurgulayan Kadriye Doğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Hem kendilerini kurucu unsur olarak ifade edenler, hem de son 22 yıldır iktidarda olanlar bu coğrafyadaki insanların kendi inançlarını yaşamasına izin vermediler, özgün hallerine tahammül edemediler. Önümüzdeki süreçte de iktidarın ve ana muhalefetin bundan farklı bir noktada duracağını düşünmüyoruz. Ana muhalefete 'Yüz yıldır biz eşitliği ve adaleti yaşamadık, Türkiye'nin iki temel ayrımcılık ekseni var, önümüzdeki süreçte Kürtlere ve Alevilere dair ne yapmayı düşünüyorsunuz, perspektifinizde bir değişim söz konusu mu?' diye sorduğumuzda, 'biz kurucu değerlerimize bağlıyız' diyerek işin içinden çıkıveriyorlar. İktidar da Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Daire Başkanlığı kurdu, Aleviliği kültürel faaliyete indirerek inanç boyutundan arındırarak kendi Alevisini yaratmak istiyor. Yüz yıldır Alevi Kürtlere reva görülen budur; insanımız Sünni Türk eksenli bir kıskaçla ya katlediliyor ya da özünden kopartılmaya çalışılıyor."
'SÖZÜN DAVRANIŞA DÖNÜŞTÜĞÜ NOKTA ANLAM İFADE EDİYOR'
Dünyada ve Türkiye'de sağ muhafazakar siyasetin son yıllarda güçlü bir yükseliş yaşadığını, bu durumun muhalifler bazında da sağa savrulma şeklinde tezahür ettiğini belirten Kadriye Doğan, kendini sol ve sosyalist olarak tanımlayan pek çok kesimin söz konusu Aleviler olduğunda yeterince ilkeli ve duyarlı olmadığını, göstermelik desteği aşamayan, samimiyetten uzak bir noktada konumlandıklarını söyledi. Alevilerin güncel olarak yaşadıkları sorunlarda kendi içlerindeki parçalı duruşun da büyük pay sahibi olduğuna dikkat çeken Kadriye Doğan, kongrede temel tartışma eksenlerinden birinin de Alevilerin hak ve özgürlük mücadelesinde durmaları gereken yer olduğunu dile getirdi. Kadriye Doğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dünya ile birlikte Türkiye'de de sağ siyasetin güçlü bir şekilde yükselişine şahit oluyoruz. İktidar böyle de muhalefeti farklı mı? Kendine sol ve muhalif diyen kesimler icraat itibariyle çoğu zaman sağa düşüyor. Alevilerin eşit yurttaşlık mücadelesine dair samimi ve içselleştirilmiş duruşlar yok. Fakat siyasi partilerin Alevilere bakışı bir yana, biz kendimize nasıl bakıyoruz ve kendimizi nerede görüyoruz? Mesele burada düğümleniyor. Sunulana razı olan, geleneğe uymayan ve direnci kıran tutumlar var. Sözün davranışa dönüştüğü nokta anlam ifade ediyor. Duruşu olmayanın bir kazanım elde etmesi mümkün değil. Alevilerin nerede duracağı bu anlamda önemli. Elbette homojen bir yapı değiliz ve böyle bir zorunluluğumuz yok, ancak bir tarih var. Mağduriyetlerimizin kaynağı ne, biz nerede kimler yüzünden kaybediyoruz, bize bunları kim yaşatıyor, bunları doğru bir şekilde sorgulamak gerekiyor. Bizim inancımız toplumun hakikat damarının içindedir. Kendini kendi özünden bugün yeniden inşa edebilecek güce sahiptir. Kongremiz tüm bunların derinlemesine tartışılacağı bir kongre olacak."