Kalmaz: Kürtlerin batı illerinde söz sahibi olması onları ürkütüyor!

DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Murat Kalmaz, iktidarın kent uzlaşısı ve HDK’yi kriminalize ederek hem CHP’ye vurmaya hem de Kürt siyasetini tecrit etmeye çalıştığını vurgulayarak, “Kürtlerin batı illerinde söz sahibi olması onları ürkütüyor” dedi.

MURAT KALMAZ

Son yerel seçimleri kazanmak için Türkiye’nin batı illerinde CHP ile DEM Parti’nin oluşturduğu kent uzlaşısı ittifakını kriminalize etmek amacıyla İstanbul’da 3 gün boyunca gözaltında tutulan CHP belediyelerindeki yönetici ve meclis üyelerinden 10 kişi, yandaş medyada hedef gösterildikten sonra evvelsi gün çıkarıldıkları Çağlayan Adliyesi’nde tutuklandı. Savcılığın tutuklama sevkinde, “Kent uzlaşısı formülüyle batıdaki il ve ilçelerde Kürtlerin, belediyeleri kazanmasalar da uzlaşılacak ve desteklenecek aday karşılığında, belediye meclislerinde belli sayılarda kota elde etmesi sonucu belediye meclis kararlarında söz sahibi olmalarının, yerel yönetimlerde yer almalarının ve siyasi bir denge olmalarının amaçlandığını” yazması, iktidarın Kürt meselesine yaklaşımının bir özeti niteliğindeydi. Tutuklama gerekçesi olarak HDK’nin öne çıkarılması ise bir sonraki hedef HDK mi olacak sorusunu akla getirdi. Konuyu ANF’ye değerlendiren DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı ve HDK Genel Merkez Kurulu üyesi Murat Kalmaz, kent uzlaşısı ve HDK’nin kriminalize ederek CHP’li belediyelere operasyon çeken iktidarın bir taşla üç kuş vurmaya çalıştığına dikkat çekti.

Kalmaz, DEM Parti olarak 2024 yerel seçimlerinde Kürdistan'da özellikle kayyum darbesiyle gasp edilen belediyeleri geri alma ve batı illerinde de iktidarı kaybettirme stratejisi geliştirdiklerini hatırlattı. Batı illerinde bu stratejiyi kent uzlaşısı olarak formüle ettiklerini belirten Kalmaz, “Batı illerinde siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte kitlemizin destek verebileceği demokrat, sosyalist adaylara destek vereceğimizi açıkladık. Bu kimi yerlerde belediye başkanlıkları, kimi yerlerde meclis üyelikleri üzerinden gelişen bir süreç oldu. CHP’nin Türkiye ittifakı dediği ya da başka partilerin bir araya gelerek başka türlü isimlendirdiği bir seçimi biz kent uzlaşısı olarak deklare ettik. Birçok yerde kitlemizin talebi üzerine DEM Parti olarak aday çıkarmadık ve mevcut adayı destekledik” dedi.

‘SALDIRI KÜRT HAREKETİNİ TECRİT ETMEYE DÖNÜK!’

Kent uzlaşısının, savcının iddia ettiği gibi örgütün talimatı değil, bizzat DEM Parti Genel Merkezi’nin seçim stratejisi olduğunu vurgulayan Kalmaz, bu stratejiyi kriminalize ve terörize eden yaklaşımları kabul etmediklerini kaydetti. Her partinin ittifak yapabileceğini ve istediği adaya destek verebileceğini hatırlatan Kalmaz, bu anlamda kent uzlaşısına yönelik bugün geliştirilen saldırının amacının Kürtlerin farklı kesimlerle, farklı bir partiyle ittifak içerisine girmesini engelleme politikası olduğunu kaydetti. Bu saldırı politikasının hem Kürt halkının iradesine hem Kürt halkının ortaya koyduğu stratejiye saldırı olduğu vurgulayan Kalmaz, bu gibi algı operasyonlarıyla Kürt siyasetinin, Kürt hareketinin tecrit edilmeye çalışıldığına işaret etti.

‘SEN HÜDA-PAR İLE İTTİFAK YAPARKEN KİMSE BİR ŞEY DEMİYOR’

Seçimlerde AKP’nin HÜDA-PAR ile ittifak yaptığını anımsatan Kalmaz, “AKP seçimlerde milletvekilliklerinden belediye meclis üyeliklerine kadar her yerde HÜDA-PAR ile ittifak yaptı değil mi? Şimdi HÜDA-PAR 1990'lı yıllarda özellikle Kürdistan'da faili meçhullerle öne çıkmış Hizbullah’ın genelinden gelen kontra bir partidir. Bunu bilmeyen yok. Ama AKP gidip HÜDA-PAR ile ittifak kurabiliyor. Buna kimse bir şey demiyor. Üstelik yerel seçimlerde bizim güçlü olduğumuz illere on binlerce güvenlik gücünü taşıyıp oy kullandırarak bize kaybettirmek üzere bir politika geliştirdiler. Ama DEM Parti herhangi bir partiyle bir seçim stratejisi gerçekleştirince, bu yargı sopasıyla kriminalize edilmeye çalışılıyor” dedi.

‘HDK TERÖRİZE EDİLEMEZ!’

Kent uzlaşısı üzerinden CHP’li belediyelere yapılan operasyonlarda HDK’nin suçlama konusu yapılarak terörize edilmeye çalışılmasına tepki gösteren Kalmaz, HDK’nin ekolojiden, sosyal ve ekonomik alanlara kadar mücadele yürüten bir sivil toplum örgütü olduğunu, eşbaşkanlarından birinin de mecliste olduğunu hatırlattı. HDK’nin bu şekilde terörize edilmeye çalışılmasını kabul etmeyeceklerini vurgulayan Kalmaz, HDK’yi CHP’ye, İstanbul Barosu’na veya başkalarına vurma zemini yapmak kadar antidemokratik, faşist bir yaklaşım olamayacağının altını çizdi. HDK’nin faaliyetlerinin ortada olduğunu, daha birkaç gün önce barışı konu alan bir konferans düzenlediğini hatırlatan Kalmaz, “Tam süreç ve barıştan söz ettiğimiz bu süreçte HDK barış savunuculuğunu, barışın öncülüğünü yapıyor. Ve bu anlamda güçlü bir zemine ve akla sahip olan bir sivil toplum örgütüdür. Şimdi hem barıştan söz ediyor iktidar, hem de barış savunuculuğunu yapan HDK’yi terörize etmeye çalışıyor. Bu doğru değil. Bir barış gerçekleşecekse bu anlamda en büyük rol oynayacaklardan biri HDK'dir. HDK yıllardır bunun mücadelesini veriyor, Türkiye'nin demokratikleşmesinin zeminini arıyor. Bu anlamda hem iç barıştan, kardeşlikten, birleşmekten, bütünleşmekten, barışmaktan bahsediyorsunuz ama diğer taraftan HDK’ye ve başka partilere saldırarak belediyelere kayyum atıyorsunuz. Daha Wan Belediyesi’ne günlerdir kayyum darbesi hazırlığı var. Halk direndiği için şu an yapamıyorlar. Yani bu şekilde bu ülkeye barış getiremezsiniz. Bir an önce bu politikalardan vazgeçilmesi gerekiyor” vurgusunda bulundu.

‘SESSİZ KALIRSANIZ SİZE DE GELECEK DİYE DEFALARCA UYARDIK’

Kent uzlaşısı ile HDK üzerinden AKP-MHP iktidarının bir taşla üç kuş vurmayı amaçladığına işaret eden Kalmaz, şöyle konuştu: “CHP ile HDK’nin ne alakası var ama işte iktidar daha önce KCK operasyonuyla birçok kesime yöneldiği gibi, DTK’yi kriminalize etmeye çalıştığı gibi, ya da Ergenekon-Balyoz operasyonlarıyla orduyu kendine göre dizayn etmek istediği gibi bu defa da CHP’li belediyeleri HDK üzerinden hedef göstererek hem CHP’ye hem de Ekrem İmamoğlu’na vurmaya çalışıyor. Bizim de yıllardır dediğimiz bir duruma geliyoruz. Kürdistan'da iki dönem belediyelerimize kayyum atandığında Türkiye Demokrasi Cephesi'ne, ana muhalefete, buna sessiz kalırsanız yarın size de gelecek diye defalarca uyardık. Bugün işte Esenyurt Belediyesi’ne, Dersim’deki ilçe belediyesine kayyum atandı. Bugün de İmamoğlu üzerinden İBB’ye kayyum atama girişimi olduğu düşüncesinde herkes. Bunun zeminini partimizin stratejisi ya da HDK gibi bir sivil toplum örgütü üzerinden yapmaları doğru değil. Siz Batı'daki bir belediyede yer alamazsınız. Bir Kürt yer alamaz. İşte Esenyurt Belediyesi'ne verilen mesaj buydu. Çünkü Esenyurt Belediyesi kent uzlaşısıyla kazanılmıştı. Başka türlü kazanılması mümkün değildi zaten. Dolayısıyla burada bir Kürt'ün gelip belediyecilik yapması, devlet kodlarına ters olan bir durumdur. O yüzden de saldırdılar. Kürtlerin bölgeden çıkıp batı illerinde de söz sahibi olması onları ürkütüyor. Kürtlerin başka partilerle, ana muhalefet ile ilişki geliştirmesini de istemiyorlar.”

‘STRATEJİK GÜCÜZ, KAZANDIRDIĞIMIZ GİBİ KAYBETTİREBİLİRİZ!’

Kent uzlaşısı stratejilerinin başarıya ulaştığını hatırlatan Kalmaz, burada iktidara, belediyelerimize ne kadar kayyum atarsan ata, ne kadar operasyon çekersen çek, ne kadar katliam, faşizm uygularsan uygula biz sana kaybettiririz mesajı verilirken; ana muhalefete de ben stratejik bir gücüm, istediğimde kazandırırım, istediğimde kaybettiririm mesajının verildiğini belirtti. İktidarın Kürtleri sürekli kriminalize ederek, partilerini kapatarak, milletvekillerini tutuklayarak diz çöktüremediğini ve diz çöktüremeyeceğini vurgulayan Kalmaz, “Barış ve çözüm istiyorlarsa bunun birinci şartı Rojava’da Kürtlerin statüsünü kabul etmektir; Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlük koşullarına kavuşması, Kürt demokratik siyaset alanından ellerini çekmeleri, bunu serbest bırakmalarıdır” diye konuştu. Kürt sorunundaki çözümsüzlükten sadece Kürtlerin değil Türkiye toplumunun da zarar gördüğünü ifade eden Kalmaz, ekonomiden alım gücüne, haktan hukuka her şeyin gerilediğini hatırlattı.

‘CHP’NİN BUNA KARŞI SESSİZ KALMAMASI GEREKİYOR!’

Kalmaz, CHP’nin bu süreçte dik durması ve hukuksuz bir biçimde tutuklanan belediye başkan yardımcıları ve meclis üyelerine sahip çıkması gerektiğini de ekledi. Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel’in gözaltına alınan yardımcısının ismini belediye şemasından silmesine tepki gösteren Kalmaz, “Bir saldırıyla, bir operasyonla, bir algıyla sizin belediye başkan yardımcınız alındıktan sonra siz buna sahip çıkmazsanız, kusura bakmayın yarın halk da size sahip çıkmaz. Bunu çok iyi görmeleri gerekiyor. Korkarak, geri adım atarak bu sürece yaklaşırlarsa kaybeden kendileri olur. Çünkü AKP’nin tam da istediği budur, korkutarak geri adım attırmaktır. Gözaltına alınıp tutuklananlar hırsızlık, yolsuzluk, yüz kızartıcı bir şey yapmamışlar. Siyasi bir operasyonla tutuklanmışlar. Sırf geçmişte başka bir partide oldukları ve HDK'ye gidip geldikleri için hedef seçilmişler. Dolayısıyla CHP'nin bu konuda cesur adımlar atması gerekiyor. CHP'nin buna karşı sessiz kalmaması gerekiyor” dedi.