Devrimle birlikte yaşamını yeniden örüyor
Dêrazorlu sağlıkçı Meryem Aved, BAAS ve DAİŞ’in ardından Rojava Kadın Devrimi’yle birlikte hem mücadeleye atıldı hem de özgürce mesleğini yapıp yaşamını yeniden örüyor.
Dêrazorlu sağlıkçı Meryem Aved, BAAS ve DAİŞ’in ardından Rojava Kadın Devrimi’yle birlikte hem mücadeleye atıldı hem de özgürce mesleğini yapıp yaşamını yeniden örüyor.
Yıllarca zulme maruz kaldıklarını, QSD’nin kentlerinin özgürleştirmesinin ardından Özerk Yönetim ile birlikte kadının kendini tanıyarak, rengi ve kendiliğiyle çalışmalara dahil olduğunu belirten Dêrazorlu Meryem Aved, “Kadınlar bugün her kurumda yer alarak görüşlerini özgürce dile getiriyor” dedi.
Dêrazorlu Meryem Aved, hem BAAS rejimini hem de işgal sırasında DAİŞ zihniyetini gördü. Dêrazor’un QSD tarafından özgürleştirilmesinden sonra ise Demokratik Özerk Yönetim ile tanıştı. ANF’ye konuşan sağlıkçı Meryem Aved, şimdi Dêrazor’un Doğu Alanı Sağlık Sorumluluğunu üstlenmiş durumda. yapıyor. Yıllarca Baas rejimi baskı ve zulmüne maruz kaldı. Meryem Aved, DAİŞ’in işgalin hemen ardından ilk olarak kadınları kara çarşaf giymeye zorladığını hatırlatarak, şunları söyledi: “Gözlerimizin bile görünmemesi gerektiğini söylüyor, yapmayanlara zulmediyorlardı. Kurallarına göre hareket etmeyenleri 40 kez sopayla dövüyor, eğitim gibi tövbe ettiriyordu. DAİŞ, birçok bölgeden kaçırdığı sivilleri hiçbir gerekçesi olmadan kafasını keserdi. Hem de nedensiz bir şekilde veya dinsiz olduklarını öne sürerek bunu yapıyordu. Sözde İslamı yaymak için gelmişlerdi. Kurallarına uymayanlara her türlü zulmü yapıyorlardı. Kadınlar onların zulmünden korkuyordu. Kadın eve kapatılmış, çünkü şiddet vardı. Bir kadın sadece babası ya da eşiyle yürüyebilirdi. Kadın ailesi dışında kimseyle dolaşamaz. Kadınlar komşularına eşi, babası ya da ailesinden biri yanında olmadan gittiğinde hoparlörlü bir araç vardı, hem sesleniyor ve zorla götürerek bir yeri atıyorlardı. DAİŞ zihniyet eğitimlerini zorla veriyorlardı. Elbiselerin kapkara olması gerekiyordu. Elbisenin farklı bir renk olursa kabul görülmüyordu. Kadınlara insan olarak bakılmıyordu, sadece bir ev ile sınırlı bırakılıyordu.”
HASTANELERDE DE YOĞUNDU
Meryem, kadınlara yaklaşımın hastanelerde vahşice sürdüğünü belirterek, şöyle devam etti: “Hecin hastanesinde çalışıyordum. Kadınlar için bazı doktorlar belirlemişlerdi. Kadınlar hasta bile olsa kıyafet noktasında baskılar vardı. Hastaneye bile gidince gözlerini açamıyordu. Erkek doktor, kadın hastalara bakamazdı. Hastanede bile kadın ve erkek aynı yerde bulunamayacaklarını söylüyor, yan yana gördüklerinde Hecin meydanına götürüp taşlar ve sopalarla saldırırlardı. Kötü gözle bakar, recmle katlederlerdi.”
YENİ BİR DÖNEME GEÇİLDİ
Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) 2018’de bölgeyi DAİŞ çetelerinden temizledikten sonra rahat bir nefes almaya başladıklarına vurgu yapan Meryem Aved, kadınların da hak sahibi olma durumunu şöyle anlattı: “Demokratik Suriye Güçleri çığlığımıza koşarak bölgeyi DAİŞ’ten temizledi. Bölgemizi korudu, huzurlu ve güvenli bir yaşam sundu. QSD ve Özerk Yönetim’in gelmesi özellikle de kadınlar için çok önemliydi. Erkek ve kadının eşit olduğu fikrini ortaya koydular. Bu bizim için yeni bir şeydi. Yıllarca zulme ve baskıya maruz kalmıştık. Onların gelmesiyle kadının toplumda kendini tanıyarak, rengi ve kendiliğiyle çalışmalara dahil olma fırsatı sunuldu. Kadınlar bugün meclis vb. her kurumda yer alarak, görüşlerini özgürce dile getiriyor. YPJ saflarında kendi öz gücüyle savunmasını yapabiliyor.”