Yazılı bir açıklama yapan KBDH Genel Konseyi, “AKP-MHP faşizminin yirmi iki yıllık iktidarında ezilenlerin, işçi sınıfının ve kadınların payına yoksulluk, şiddet ve katliamlar düşüyor. Neoliberal saldırıların bugün Türkiye’deki uygulayıcısı olan AKP-MHP faşizmi, işçileri ve ezilenleri kölelik koşullarında çalıştırmanın önünü açarken, kadınları daha düşük ücretle, daha niteliksiz işlerde; daha güvencesiz ve süreksiz çalışmaya zorluyor. Sermaye gruplarına açılan rant alanları, işçilere ve ezilenlere mezar olmaya devam ediyor” dedi.
Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı:
“Erzincan’ın İliç ilçesinde 13 Şubat Salı günü gerçekleşen maden katliamı, AKP-MHP faşizminin işçi ve emekçilere yönelik katliam politikasında yeni bir düzeyi ifade etmektedir. Gerçekleşen katliamla 9 işçi göçük altında kalırken, siyanür yüklü toprak yığını 35 milyon metreküp olarak hesaplanmış ve bu büyük miktar yaşam alanlarına dağılmıştır. İnsanların, hayvanların ve doğanın geleceği kapitalizmin kar hırsıyla tehdit altındadır. Siyanür zehri, toprakla buluştuğu için bitkiler, insanlar ve bütün canlılar siyanürle buluşmanın ölümcül sonuçlarıyla karşı karşıya kalacaktır. Siyanürün Fırat Nehri’ne ulaşması durumunda Basra Körfezi’ne kadar uzanan bütün coğrafya bu katliamdan en ağır şekilde etkilenecektir.
İşçi sınıfına böylesi saldırılar gerçekleştiren AKP-MHP faşist iktidarı hem sermayenin ihtiyaç duyduğu ucuz emek ihtiyacını karşılamak hem de ihtiyaç duyduğu toplumsal inşa için neoliberal muhafazakar politikalarla kadınlara yönelik saldırılarını politik ve fiili olarak sürdürüyor.
AKP-MHP faşizmi kadın düşmanı siyasetini, kadın kazanımlarına ve direnişine daha sert saldırılar örgütleyerek sürdürüyor. Kadın emeğine/istihdamına yönelik esnek-güvencesiz çalışmayı ‘kural’ haline getirme hedefini, yaptığı yeni düzenlemelerle devreye koyarak neoliberal muhafazakar politikalarını örgütlüyor.
Kadına, aile dışında yaşam alanı bırakmayan erkek egemen faşist iktidar kindar ve dindar nesilleri yetiştirecek ailelerin kurulmasını sağlama hedefiyle, patriyarkal kapitalizmin en uyum içinde kendini yeniden üreteceği politikaları hayata geçirmeye çalışıyor.
AKP-MHP faşizmi patriyarkal kapitalizmin kendi coğrafyamızda cisimleşmiş halidir. AKP-MHP faşizminin özgürlüğe, direnişe tahammülü yoktur. Halkların, işçi sınıfının, doğanın ve kadınların düşmanıdır. Özellikle kadın isyanına, kadın direnişine ve savaşçı figürüne karşı, siyasi ve askeri olarak sürekli saldırı halindedir. Bu nedenle sistematik olarak erkekliği beslemiş, kadın katillerine ‘özgürlük’ dağıtmaktan, işgal ettiği Kürdistan topraklarında katliamlar yapmaktan, taciz ve tecavüzleri meşrulaştırmaktan geri durmamıştır.
Faşist iktidar, kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin geleceğini çalmaya devam ediyor. Erzincan/İliç’te katliam yapan, işçileri katleden sermaye düzeni sokaklarda kadın katillerini korumaya devam ediyor. Her gün medya aracılığıyla körüklediği erkek egemen faşizan zihniyet, kadın katillerine cesaret vermekte ve kadınların üzerindeki sömürü ve baskıyı katmerleştirmektedir. Elbette yaşanan bütün bu saldırılar karşısında her şey egemenlerin istediği gibi olmuyor. Pandora Kutusu’nun en dibinde umut ve özgürlük var. Umudu ve özgürlüğü direnen, mücadele eden kadınlar temsil ediyor. Dağlarda işgalci ordunun saldırıları karşısında elde silah savaşan kadın gerillalar, zindan karanlığında her türlü işkenceye karşı insanlık onurunu temsil eden devrimci kadınlar, gün doğumundan gün batımına kadar emeği sömürülen işçi kadınlar, sokaklarda emeğine ve bedenine sahip çıktığı için erkek devlet şiddetine maruz kalan kadınlar umut ve özgürlüğü temsil etmektedir. Umut ve özgürlük mücadelesi için geleceği yaratan bu kadınların ayak izlerini takip ediyoruz.
Faşizm ve erkek egemen sistem göründüğü kadar güçlü değildir. Umut ve özgürlük mücadelesi veren kadınların kararlılığı faşizmi döktüğü kanda boğacaktır. Bu mücadele kararlılığıyla 8 Mart alanlarını dolduralım. Faşizmden ve erkek egemen sistemden silahlarımızla hesap soralım!”