‘KCK Sözleşmesi’ suçlaması anayasaya aykırı bulunmuştu
HDK operasyonu dosyasında ve TEM Daire Başkanlığı raporunda yer alan “KCK Sözleşmesi” suçlaması, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından daha önce anayasaya aykırı bulunmuştu.
HDK operasyonu dosyasında ve TEM Daire Başkanlığı raporunda yer alan “KCK Sözleşmesi” suçlaması, Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından daha önce anayasaya aykırı bulunmuştu.
Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik İstanbul merkezli başlatılan operasyonda, 18 Şubat’a gözaltına alınan 52 kişiden 30’u tutuklanırken, 13 kişiye ev hapsi cezası verildi, yedi kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bu operasyon kapsamında İstanbul’da savcılık soruşturmasında 1640 kişilik bir liste olduğu da basına sızdırıldı.
Savcılıktan daha sonra operasyona dair yapılan açıklamada, HDK hakkında Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan rapora atıf yapıldığı görüldü. Adı geçen bu raporda, HDK’nin “Legal görünümlü bir cephe yapılanması ve TBMM'ye alternatif bir meclis olduğu, bileşenlerinin ise Halkların Birleşik Devrim Hareketi cephesindeki terör örgütlerinin legal uzantılı yapılanmaları olduğu, meclislerinin KCK sözleşmesiyle özdeşlik gösterdiği, PKK/KCK terör örgütünün talimatları doğrultusunda, legal görünümlü protesto yürüyüşü, basın açıklaması, miting ve benzeri eylem ve etkinlikleri düzenleyerek toplumsal alanı örgütlediği” ifadeleri yer alıyordu.
AYM, “HAK İHLALİ” KARARI VERMİŞTİ
Oysa ki hem bu raporda hem de soruşturmanın dosyasında geçen “KCK Sözleşmesi” Gazeteci Cemil Uğur’un Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurması ve AYM’nin 2022 tarihli Cemil Uğur başvurusundaki kararında da bulunuyordu. AYM, bu gerekçelerle yapılan tutuklamayı anayasaya aykırı bulmuştu. AYM, Wan Çatak’ta (Şax) Osman Şiban ile Servet Turgut’un askerlerce helikopterden atılmasını haberleştirdikten sonra gözaltına alınan ve 6 ay tutuklu kalan beş gazeteci arasındaki Cemil Uğur’un başvurusunu “hak ihlali” olarak değerlendirmişti.
Cemil Uğur’un tutuklanması kapsamında hazırlanan iddianamede şu ifadeler yer alıyordu: “KCK Sözleşmesi Md. 4/l- İdeolojik Alan Merkezi: Önderlik çizgisi temelinde gereken teorik çalışma ve ideolojik mücadelenin yürütülmesinden, kadro ve halk eğitiminin sürdürülmesinden, kültür-sanat, edebiyat çalışmalarının geliştirilmesinden, propaganda-ajitasyon çalışmalarının yürütülmesinden ve süreklileştirilmesinden sorumludur. Hareketimizin tüm ideolojik çalışmalarının örgütlendirip yürütmesinden sorumlu kurumdur.”
AYM ise hem Cemil Uğur’un hem de diğer gazetecilerin gözaltına alınmaları ve akabinde tutuklanmalarının temel gerekçesi olarak sunulan ve gazetecilerin “KCK Sözleşmesi’nin 14. Maddesi kapsamında faaliyet yürüttükleri” iddiasını dayanaktan yoksun buldu. Soruşturma ve dava süreçlerindeki bu iddianın delil gösterilmeksizin yapıldığını ve Gazeteci Uğur’un yaptığı haberlerin içeriği göz önüne alındığında, örgüt üyeliği suçlamasının yöneltilemeyeceğini vurguladı.