Kılıç: Anadilde eğitime engel olunmaya çalışılıyor
Eğitim Sen Amed 2 Nolu Şube Eş Başkanı Serhat Kılıç, devletin Kürtçeye yönelik olumlu bir politikasının olmadığına dikkat çekerek, anadilde eğitimin engellenmeye çalışıldığını söyledi.
Eğitim Sen Amed 2 Nolu Şube Eş Başkanı Serhat Kılıç, devletin Kürtçeye yönelik olumlu bir politikasının olmadığına dikkat çekerek, anadilde eğitimin engellenmeye çalışıldığını söyledi.
Kürtçe seçmeli dersler için binlerce öğrenci başvuru yaparken, okullarda seçmeli dersler arasında yer alan Kürtçe için öğretmen ataması ise yapılmıyor. Eğitim Bakanlığı, bu yıl "Yaşayan Diller ve Lehçeler" adı altında 10 Kürtçe öğretmeni atayacağını açıkladı. Kararın ardından Kürtçenin eğitim ve resmi dil olmasını talep eden dil kurumları ve siyasetçiler tepki gösterdi.
ANF’ye konuşan Eğitim Sen Amed 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Serhat Kılıç, "Geçtiğimiz hafta içerisinde Milli Eğitim Bakanlığı, önümüzdeki dönemde yapılacak ilk atamayla ilgili yaptığı açıklamada 10 Kürtçe öğretmenin atanacağını açıkladı. 20 bin öğretmen atamasının zaten yetersiz olduğunu Eğitim Sen olarak defalarca dile getirdik. Kürtçe için 10 sayısı gerçekten çok komik bir rakam. 30 milyonun üzerinde Kürt halkının yaşadığı bir ülkede sadece 10 tane öğretmenin atamasının yapılması, devletin Kürtçeye bakışı olarak önümüze çıkıyor" dedi.
ANADİLDE EĞİTİM SÜRECİ ZOR BİR SÜREÇ DEĞİLDİR
Okullarda seçmeli olarak verilen Kürtçenin resmi olarak kabul edilmediğine dikkati çeken Kılıç, şunları söyledi: "Seçmeli ders süreçlerinde engellemeler söz konusu. Seçim esnasında kadro yok, öğretmen yok denilerek öğrencilerin ders seçimi engelleniyor. Atama sürecine gelindiğinde ise başvuru olmadığı için az atama yapıldığı söyleniyor. Bu anlamda bizim şöyle bir yaklaşımımız var; sadece seçmeli dersler için yapılacak bir Kürtçe öğretmen atamasını kabul etmiyoruz, bunu yeterli bulmuyoruz. Bizler eğitimin her kademesinde, her branşında eğitimi Kürtçe verebilecek öğretmen atamasını talep ediyoruz. Eğitimin anadilde olması ve bu anadile uygun öğretmen atamasının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu şekilde bir eğitim programı izlerse adaletli ve gerçekten hakkaniyetli bir atama durumu söz konusu olabilir.
Bugün gelişen süreçte yüzyıllık Cumhuriyet tarihi içerisinde asimilasyon süreçleriyle beraber Kürt halkı kendi dilinden uzaklaştırıldı. Bu aşamaya gelindiğinde artık çocuklarımızın çok düşük bir oranda Kürtçe ile yaşama başladığını görüyoruz. Çocukların eğitim hayatında Kürtçeye ulaşamadıklarında yaşadıkları travmaları eğitim emekçileri olarak çok iyi görüyoruz. Ülkenin eğitim politikası ve dillere yaklaşımı bu haliyle devam ettiği sürece bir şeylerin düzeleceğini düşünmüyoruz. Anadilde eğitim talebini görmezden gelen bu uygulamanın yetersiz olduğunu her seferinde dile getirdik. Bu ülke önüne bir plan ve program koyarsa, anadilde eğitim süreci çok zorlu bir süreç değildir. Biz toplum olarak buna hazırız."
DEVLET ASİMİLASYON POLİTİKALARINI DERİNLEŞTİRİYOR
Devletin, Kürtçeye yönelik uyguladığı asimilasyon politikalarını derinleştirdiğine dikkat çeken Kılıç, konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı: "Devlet, bizleri bir asimilasyon sürecinden geçiriyor. Okullarda Kürtçeye yer vermeyerek bu asimilasyon sürecini tamamlamayı düşünüyor. Bu anlamda bizler yüzyıl öncesine baktığımızda bu halk tamamen kendi diliyle konuşuyordu. Bugün maalesef bu oran çok ama çok düştü. Bu politikaların Kürtçeyi ortadan kaldırmaya dönük bilinçli bir politika olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda mevcut atamaların gerçekten eksik olduğunu ve sadece seçmeli olarak değil tüm branşların eğitimin tamamını anadilde yapılması talebini buradan bir daha tekrarlıyoruz.
Cumhuriyet’in yüzyıllık bir tarihi var. Kuruluş kodları gereği tek millet, tek dil anlayışı üzerinde kurulan bu devlet, katliamlar ve tehcir politikalarıyla Türkiye’de yaşayan bazı halkları yok etti. Ayakta kalan halklar da sistem içerisine dahil edilip asimile edilmeye çalışıldı. Kürt halkı için de önlerine koyduğu hedef buydu. Bu süre içinde zaman geçtikçe bu halkın dilini ortadan kaldırıp varlığını da ortadan kaldırmayı hedefliyordu. Bugün hala bu politikalar devam ediyor. Homojen ve farklılıkların olmadığı sadece tek milletin, tek dilin hakim olduğu ülke düzeni içerisinde başka bir dilden söz etmek mümkün değil. Dil, bir toplumun geleceğini ve kültürünü içinde barındıran bir kavramdır. Dilimize sahip çıkmamız gerekiyor. Bizler dil sayesinde kendi varlığımızı koruyabiliriz. En temel talebimiz, anadilde eğitim olmalıdır."