Kırbayır: Devletten mezar alacaklısı olanlar kervanına Fatma da eklendi

Gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır, kardeşi Fatma Kırbayır’ın yaşamını yitirmesiyle devletten mezar alacaklısı olan aile kervanına bir kişinin daha eklendiğini vurguladı ve ekledi: “Koşullar ne olursa olsun mücadelemiz sürecek!”

KAYIP YAKINLARI

Cemil Kırbayır, 12 Eylül faşist darbesinin hemen ertesi günü, 13 Eylül’de memleketi Ardahan’daki evinden gözaltına alınmıştı. 247. Piyade Alayı'na, bir hafta burada tutulduktan sonra da Kars Askeri Gözetimevi'ne gönderilmişti. O dönem işkencehane olarak kullanılan Dede Korkut Eğitim Enstitüsü'nde 8 Ekim 1980'de işkenceyle katledildi. Gözaltında tutulduğuna dair tanıklar olmasına rağmen Cemil Kırbayır’ın firar ettiği öne sürülmüştü.

Oğlunun gözaltında kaybedildiğinden habersiz, belki bir gün gelir diye evinin kapısını yıllarca açık bırakan Berfo Kırbayır’ın, gerçeği öğrendikten sonra, ‘Cemil’in kemiklerini bulmadan beni gömmeyin’ vasiyeti de yerine getirilemedi. Berfo Ana, 2013 yılında yanındaki mezar boş bırakılarak defnedildi. Dönemin başbakanı ve bugünün cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan Berfo Ana’ya verdiği sözü tutmadığı gibi, Cemil Kırbayır'ın işkence sonucu öldüğü Meclis İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu raporunda ortaya konmasına rağmen, dosya 2021 yılında zamanaşımına uğratıldı.

Cumartesi Anneleri’nin 1000. Hafta buluşması öncesi kardeşi Fatma Kırbayır’ın yaşamını yitirmesiyle Galatasaray Meydanı’nda Kırbayır ailesi adına mücadeleyi sürdüren tek kişi olarak kalan Mikail Kırbayır, ANF’ye konuştu.

‘CEMİL İLE BİRLİKTE TÜM AİLENİN YAŞAM HAKKI YOK EDİLDİ!’

Mikail Kırbayır, kardeşi Cemil’in ile birlikte tüm ailenin yaşam hakkının yok edildiğini vurguladı. En son kardeşi Fatma Kırbayır’ın da abisinin kemiklerine kavuşamadan bu dünyadan ayrıldığını hatırlatan Mikail Kırbayır, şöyle konuştu: “Sadece Cemil'in gözaltında yaşama hakkının elinden alması yetmiyormuş gibi, fırın emekçisi olan babam İsmail'in de 26 yaşındaki evladının tabutunun altına girme hakkı elinden alındı. Babamız İsmail bu kahırla 1991'de beyin kanaması geçirerek aramızdan ayrıldı. En büyük abimiz Yaşar Kırbayır da kardeşinin mezarına bir kürek toprak atma hakkı elinden alındığı için kanser olup 1998 yılında aramızdan ayrıldı. Ana Berfo oğlunun öldürüldüğünü bilmiyordu. Biz ona söylememiştik. O yüzden 30 yıl boyunca evin kapısını açık tuttu.

CEMİL KIRBAYIR’IN TEMSİLİ MEZARI HALA BOŞ

2011 yılında Meclis İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu Başkanı, dönemin AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül Berfo Ana’ya ‘başınız sağ olsun’ deyince oğlu Cemil’in öldürüldüğünü ilk o zaman öğrendi. Berfo Ana bu sefer oğlunun kemiklerini aramaya başladı ve tekerlekli sandalye ile gittiği 12 Eylül Davası’nın duruşmasına SEGBİS ile bağlanan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yüzüne tükürerek evladının kemiklerini sordu. Mide kanseri olan Berfo Ana da ‘Cemil’in kemiklerini bulmadan beni gömmeyin’ diye bize ağır bir yük yükleyerek 2013 yılında vefat etti. Biz de temsilen boş bir mezar kazarak, Berfo Ana’nın naaşını yanına defnettik. Son olarak da Galatasaray Meydanı’nda, ‘Abimin mezarını verin, gidip sarılacağım’ diye feryat eden en küçük kardeşimiz Fatma Kırbayır da bu kahırla geçen hafta aramızdan ayrılarak Cemil’in ve Berfo Ana’nın yanındaki Cemil’in boş kalan mezarının yanındaki mezara defnedildi. Böylece devletten bir mezar alacaklısı olan aile fertleri kervanına Fatma da katıldı.”

‘İKTİDARLARIN HEPSİ 12 EYLÜL’ÜN DEVAMCISI’

12 Eylül zihniyetinin sadece bedenleri değil, ruhları ve hayatları da tarumar ettiğinin altını çizen Kırbayır, bu acıyı hafifletmesi gereken gelip geçen iktidarların hepsinin maalesef 12 Eylül’ün devamcısı olduğunu kaydetti. Kırbayır, 12 Eylül katillerinin göstermelik yargılamalarla korunup kollanmaları yetmiyormuş gibi, kayıplarının akıbetini sorabilecekleri tek mekan olarak kalan Galatasaray Meydanı’nın da ablukaya alınarak kendilerine keyfi olarak kapatıldığını hatırlattı.

‘KOŞULLAR NE OLURSA OLSUN MÜCADELEMİZ SÜRECEK’

Bu keyfi ablukanın 1000. Hafta eylemleri için kaldırılmasının yeterli olmadığını vurgulayan Kırbayır, “1000 haftadır biz bu hukuksuzluklara karşı mücadele veriyoruz. Mücadelemiz zaman zaman kesintiye uğradı. Önceki dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla coplandık, gazlandık, ters kelepçelenerek gözaltına alındık ama vazgeçmedik. Bu mücadelemiz sonucunda da 1000. hafta eylemimizi de görkemli bir biçimde karşılamış olduk. 1001. hafta eylemimizde eğer tekrar aynı sayı kısıtlaması ve ablukayla karşı karşıya kalırsak, bu açıkça halkın kandırılması anlamına gelir. Ama koşullar ne olursa olsun Galatasaray Meydanı’nda mücadelemiz kararlılıkla sürecek” dedi.