Kobanê davası kararları siyasi kumpasın devam edeceğini gösteriyor

İktidarın barış isteyene “Demokles’in kılıcı gibi başınızda duracağım” diye yanıt verdiğini belirten EMEP Dîlok Milletvekili Sevda Karaca, “Birlikte mücadeleye artık daha çok ihtiyaç var” diyor.

KOBANÊ KUMPAS DAVASI

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Kumpas Davası, çok sayıda siyasi parti temsilcisi tarafından da izlendi. Davadan birçok siyasetçiye onlarca yıl ceza çıkarken davayı takip eden EMEP Dîlok Milletvekili Sevda Karaca, verilen cezaların siyasi kumpasın devam edeceğini gösterdiğini söyledi. 

İKTİDAR HER TÜRLÜ BASKIYI KULLANACAĞINI İLAN EDİYOR

EMEP Dîlok Milletvekili Sevda Karaca, Kobanê Kumpas Davası’na ilişkin ANF’ye şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu dava, bir siyasi kumpas davasıydı. Sermayenin saray rejiminin gerek Kürt sorunu konusunda gerekse siyasal haklar ve özgürlükler konusunda kendi bölgesel hesapları ve iktidar çıkarlarına göre bir politikada ısrar edeceğini bir kez daha teyit ediyor. Buna bağlı olarak verilen cezalar da bu siyasi kumpasın devam edeceğini gösteriyor. Kobanê Davası'nda verilen cezalarla özellikle Kürt halkına, barışçı ve demokratik siyasi çözüm isteyenlere, Demokles’in kılıcı gibi başınızda durmaya devam edeceğim, mesajını da veriyor. Bu iktidar sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin talepleri karşısında hiçbir taviz vermeyeceğini, dahası ekonomik ve politik hakları için mücadele edenlere karşı hukuk terörü dâhil her türlü devlet baskısının süreceğini ilan ediyor. Öte yandan sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin hoşnutsuzluğu, huzursuzluğu ve tepkisinin de farkında.”

BUNLAR YENİLENECEK, KAYBEDECEK

İktidarın, yumuşama söylemlerini ise kendisini güçlendirmek ve sermaye çıkarları için kullandığına dikkat çeken Sevda Karaca, şöyle konuştu: “Yumuşama ve normalleşmeyi sermayenin çıkarları korumak ve kendi tek adamcılığını güçlendirmek için istiyor. Ne emekçilerin ne de Kürt halkının demokratik hakları onun umurunda değil. 31 Mart’ta aldığı yenilginin nedenlerini biliyor. Şimdi bu süreci tersine çevirmek, beklenti yaratmak, zaman kazanmak ve güç toplamak istiyor. Sermayenin saray iktidarının bu Türk-İslam sentezcisi, yeni Osmanlıcı, pragmatist siyaseti karşısında ekonomik, politik haklarımız için birleşmeye ve mücadele etmeye her zamankinden daha fazla dört ille sarılmalıyız. Sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin haklarını elde etmesi için daha kararlı olmalıyız. Bunlar yenilenecek, kaybedecek. Hem bunun bir an önce gerçekleşmesi için çalışmalıyız. Bu süreçten işçilerin, emekçilerin, ezilen halkların kazanımla çıkması için dayanışma ve örgütlülüğün güçlenmesini sağlamalıyız.”