Kobanê Davası: Türkiye Kürt'ü hedef alıyor, DAİŞ'in yanında duruyor

Tutsak Siyasetçi Sebahat Tuncel, Türk devletinin Kürt halkı ve kadınların mücadelesinden korktuğunu belirtirken, "Dünya Kürt kadınlarını DAİŞ vahşetinden kurtardığı için alkışlarken Türkiye DAİŞ’in tarafında duruyor" dedi.

18’i tutsak 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası, Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam etti.

Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nde tutulan bir kısım siyasetçi duruşma salonunda bulunurken, bir kısım siyasetçi de mazeret bildirerek katılmadı. Ayrıca, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk Komisyonu ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra tutsak aileleri ve izleyiciler de duruşmada yer aldı.  
Duruşma Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in savunması ile devam etti.

Kürt kadınlarının kendi dillerini ve kültürlerini korumak için mücadele ettiğini söyleyen Sebahat Tuncel, “Kadın özgürlük çizgisini suç çizgisine sığdırmak istiyorsunuz. Erkek aklı kadına dair her şeyi suç olarak ele alıyor. O yüzden eşitlik sadece şekli bir konu değil kadınların kendi egemenliklerini ele alabilmesi için önemli bir kavşaktır. Kürt kadınları, tarihin her döneminde eşitlik için mücadele etti. Nice Kürt kadını, kendi dilini, kültürünü korumak için mücadele etmiştir. Biz de onların devamcısı olarak mücadeleyi sürdürüyoruz" dedi.
Ders kitaplarında “Kara Fatma” olarak tanıtılan ve Türk olarak lanse edilen Fatê Reş’in hikayesine de değinen Sebahat Tuncel, şunları söyledi: “Fatê Reş, Kürt Amazon’u olarak bilinirdi, Türkçe dahi bilmezdi. Yine Alevilere karşı da aynı politikalar söz konusu. Geçmişte bu kadınlardan biri olan Anşe Bacı var. İkinci Mahmut döneminde baskı zulüm koşullarında Hubiyar dedelerinin faaliyetleri engellenmiş, Sünnileştirme politikaları devreye konulmuştu. Veli Baba gibi bu politikalara karşı direnenler de olmuştur. Onun hakka yürümesiyle eşi olan Anşe Bacı, Hubiyar Ocağı talebelerine önderlik yapmış ve Alevileri örgütlemiştir. 1887 yılında Anşe Bacı Kadı huzuruna çıkarılmış, ‘ayrı baş çekmek, 50 bine yakın kişiyi örgütlemek ve taraftarlarını silahlandırmak’ gerekçeleriyle sürgüne gönderilmiştir. 30 bin kişi dava devam ederken onun yanında yer almıştır. Sürgünden 2 yıl sonra affedilmiştir. Sonrasında ise güçlenerek dönmüştür. Alevilere karşı Osmanlı’nın politikalarına direnmiştir. Asimilasyon politikalarını boşa çıkaran öncü bir kadın olarak tarihte yer almıştır.
Günümüzde de Alevi kadınlarının özgün sorunları var. Hatta savcı bey Gülfer arkadaşımızın Alevi kimliğini suç sayarak mütalaaya koymuş! Alevileri ürküten politikalar üretiliyor. Çorum Katliamı’nı, Gazi’yi, Maraş’ı yaşadılar."

'KÜRT KADIN MÜCADELESİNDEN KORKUYORLAR'

Sebahat Tuncel, şu değerlendirmeleri de yaptı:

"Kadınların rolü kapitalizm için işçi doğurmak olarak belirlenmiştir. Kadınlar daha çok armağan ve geçimlik ekonomide kendilerine yer bulurlar. Türkiye’de de kadın hareketleri tarafından ev içi emeğin ücretlendirilmesi tartışmaları yürütülüyor.

Devlet tarafından Kürt kadınlara dönük saldırılar, kadın örgütlerinin kriminalize edilmesi korkunun bir yansımasıdır. Eşbaşkanlığı dahi bizim önümüze suç olarak koyuyorsunuz. Aynur Aşan’a dönük suçlamalardan biri de ‘Eş Cumhurbaşkanlığı’ savunmasıdır. Baskınlarda kadınlara dair bütün çalışmalara el konuldu. Bu, kadın emeğine el koymaktır. AKP iktidarı Kürt kadınlarından korktu, Çünkü Kürt kadınları mücadeleyi toplumsallaştırdı. Tüm baskılara karşı hala eş başkanlıkta ısrar ediyoruz” dedi.

Kürt kadınlarının öncülük ettiği kadın özgürlük mücadelesi dünyaya örnek oldu, Türkiye ise Kürt kadın hareketini yargılamak istiyor.

'TÜRKİYE DAİŞ'İN TARAFINDA DURUYOR'

Kürt halkının adalet talepleri yargı eliyle kriminalize edilmeye çalışılıyor. Kürtlere karşı ikili bir hukuk sistemi uygulanıyor. Diyarbakır zindan gerçeğini en iyi bilen Gültan Kışanak şimdi de bu mahkemede devlet şiddetine karşı mücadele ediyor.

Kadınları pazarda satan ve insanları öldüren çetelere karşı Kürt kadınlarının yanında olduğunu söylediğimiz ve dünya kadınlarını dayanışmaya çağırdığımız için burada yargılanıyoruz. Bu dava utanç davasıdır. Dünya Kürt kadınlarını DAİŞ vahşetinden kurtardığı için alkışlarken Türkiye DAİŞ’in tarafında duruyor. İktidar ve ortakları bu yargılamayı sürdürenler olarak sizler de tarihin karanlık sayfalarında yer alacaksınız. Biz kadın mücadelemizin kriminalize edilmesini kabul etmiyoruz."

Duruşma yarın 10.00’da devam edecek.