Kobanê Davası tutsaklarına ziyaret: Şimdi direniş zamanı
DEM Partili Sezai Temelli ve Saliha Aydeniz, Kobanê Davası'ndan tutsak siyasetçileri ziyaret etti, "Şimdi bu dava kararlarına karşı direnme zamanıdır" dedi.
DEM Partili Sezai Temelli ve Saliha Aydeniz, Kobanê Davası'ndan tutsak siyasetçileri ziyaret etti, "Şimdi bu dava kararlarına karşı direnme zamanıdır" dedi.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli ve Meclis İdare Amiri Saliha Aydeniz, Kobanê Kumpas Davasından tutsak bulunan siyasetçileri Sincan Cezaevinde ziyaret etti.
Ziyaretin ardından cezaevi önünde açıklama yapan Saliha Aydeniz, şunları söyledi:
"16 Mayıs’ta burada Kobanî Kumpas Davasının kararları verildi. Bir siyasi soykırım kararı verildi, demokrasi katliamı kararı verildi. Yine aslında Kürt halkına yönelik düşmanlıkla bu ülkenin demokrasisine karşı nasıl bir tutum alacaklarının kararıydı. Biliyorsunuz eski eş genel başkanlarımız Kandıra’da ve Edirne’de ziyaret edildi. Bugün de Sincan’da Kobanî Davasından tutuklu olan arkadaşları biz ziyaret ettik. Ben kadın arkadaşları ziyaret ettim, erkek arkadaşları da Sezai Başkan ziyaret etti. Kadın arkadaşlar, öncelikle bunun bir siyasi soykırım dosyası olduğunu ve burada kadınların yargılandığını söyledi. Kobanî’de kadın devrimi mücadelesi vardı, Kobanî’de kadın öncülüğünde halkların birlikte yaşayabileceği bir sistem inşa edilmek isteniyordu. İşte bu cezalarla kadın mücadelesine, kadın devrimine karşı nasıl bir düşmanlık duyulduğu gösterildi.
'DÜNYANIN EN BÜYÜK DAYANIŞMASIYDI'
Kobanî Kumpas Davasına neden kumpas diyoruz? Bir yanda bütün dünyanın başına bela olmuş bir IŞİD çetesi var, diğer yanda bu çeteye karşı insanlık onurunun mücadelesini veren kadınların ve Kürt halkının mücadelesi var. Bununla beraber bütün sol ve sosyalistlerin, bütün dünyadan herkesin ortaklaşa mücadele verdiği bir yerdi. Aynı zamanda dünyanın en büyük dayanışmasıydı, enternasyonalist dayanışmaydı. İşte bu en büyük dayanışmaya ceza verildi. Görüşe gittiğimiz arkadaşlar da bunu ifade ettiler. Yine bugün bir gerçeklik de var, Türkiye’de bir tecrit sistemi var. Bu tecrit rejiminden dolayı cezaevlerinde hat safhada ihlaller var. Bu tecrit sisteminin cezaevlerine yansımasından dolayı arkadaşlarımız boykottalar, görüşe çıkmıyorlar. Bugün de arkadaşlarımızın hepsiyle görüşme yapmadık, temsilen üç arkadaşla görüştük. “Hepimiz çok moralliyiz, mücadele için kararlılığımız ilk günkü gibi devam ediyor” dediler ve çok selamlarını ilettiler. Ayrıca cezalardan sonra en geniş yelpazede gösterilen dayanışmadan dolayı da herkese tek tek teşekkür ettiler. “İlk gün nasıl mücadelemizi sürdürdüysek Kobanî düşmesin diye, insanlık onuru düşmesin diye ve nasıl kadın devriminin yaratmış olduğu ruhu sahiplendiysek, bundan sonra da bu sahiplenmemiz devam edecek” diye ısrarla söylediler.
Kadın mücadelesinden, özgürlük mücadelesinden, demokrasi mücadelesinden asla geri adım atmayacaklarını, her gün büyüterek devam edeceklerini söylediler. Biz onlardan moral aldık. Biz de bu mücadelenin yanında olacağız. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi tam da Kobanî’yi savunmaktan geçer. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi, kadın özgürlükçü mücadeleyi sahiplenmekten geçer. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi, bugün yaratılmak istenen faşist sisteme karşı, tecrit rejimine karşı omuz omuza birlikte mücadele etmekten geçer. Arkadaşlarımızın kararlılığını herkes bilmeli. Buna kararlılıkla sahip çıkacağımızı da belirtmek isterim."
'KOBANÊ DAVASI ADALETSİZLİĞİN FOTOĞRAFIDIR'
Temelli de şöyle konuştu:
"Arkadaşlarımızı ziyaret ettik. Arkadaşlarımızın mücadele kararlılığı içeride devam ediyor. Umut dediğimiz şeyi besleyen de bu mücadele kararlılığıdır. Çok vahim bir kumpas süreci yaşadık, buna dava demek mümkün değil. Dava niteliği gösterecek hiçbir unsuru olmayan bir süreç yaşadık ve vahim kararlarla karşı karşıya kaldık. Bu kararların hiçbir hükmü yoktur. Arkadaşlarımız da sürekli bunu dile getirdi. Dediler ki bizi yargılayamazsınız, biz siz yargılarız. İşte bu vahim süreci yargıladılar ve sonuçta da çıkan bu vahim kararların hiçbir hükmünün olmadığı bütün toplum nezdinde bilinmekte. 407 yılı geçen bir ceza söz konusu. İnanın ki bu hiçbir moral bozukluğu yaratmış değil. Çünkü herkes biliyor ki Türkiye’deki adaletsizliğin bir fotoğrafıdır. Bu cezaevi kampüsünün önüne çok defa geldik, adaletsizliği teşhir ettik. Dedik ki Kobanî Kumpas Davası ile siz Türkiye'ye büyük bir kötülük yapıyorsunuz, siyasi krizi derinleştiriyorsunuz, demokratikleşmenin önünü kapatıyorsunuz. Rejiminizi ayakta tutmanın yolu arkadaşlarımızı tutsak etmekten geçiyor, bu düşmanca tutumdan geçiyor dedik. Bunun arkasında Kürt düşmanlığı var, HDP’ye olan düşmanlık var, tecrit var, Kürt sorununun demokratik çözümünden kaçmak var. Arkadaşlarımız dava ve hayatları boyunca demokrasi ve barış için mücadele etmiştir. Kürt sorununa demokratik çözüm, Türkiye’de barış ve demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Bu bilinçle biz mücadelemizi bugüne kadar getirdik.
'ŞİMDİ DİRENME ZAMANI'
HDP zaten Türkiye halklarının buluşmasıdır. HDP zaten Türkiye’deki emekçilerin, kadınların buluşmasıdır. Bu buluşma demokratikleşme için olmazsa olmaz bir siyasetin var edilmesidir. HDP düşmanlıklarını işte bu davada ortaya koydular. Peki, neyi bahane ettiler, 2 tweeti mi? Hayır! Bahane ettikleri şey tam da buydu. Bahane ettikleri şey Kobanî’nin düşmemesiydi. Kobanî direnişi, Kobanî’de verilen mücadele bir insanlık mücadelesiydi. İnsanlığın belki de son yüzyıllarda gördüğü en önemli direnişlerden biriydi. Kobanî düşmedi, iyi ki düşmedi. Kobanî düşmediği için arkadaşlarımızı cezalandırmaya hakkınız yok. Bunun için dönüp bakmanız gereken en önemli şey IŞİD gerçekliğidir. IŞİD gerçekliğinden kaçamazsınız. IŞİD'den medet umanlar, IŞİD'le Kobanî’yi düşürmeye çalışanlar ve onun üzerinden siyasi senaryolarını hayata geçirmeye çalışanlar bugün iktidarlarını sorgulayacak hale gelmişlerdir. Bu dava siyasetin üzerine çökmüştür. Bu davanın karanlık sonuçlarından kurtulmanın yolu hukuktur, hukuk mücadelesi vermektir. O yüzden bütün toplumu hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesine bir kez daha bu dava ve bu kararlar özelinde çağırıyoruz. Herkesin hukuk, demokrasi ve barış adına yapabileceği mutlak bir şey vardır. Şimdi tam zamanıdır, şimdi bu dava kararlarına karşı direnme zamanıdır."