‘Kürt gazeteciler devletin kırmızı çizgilerine dokunmaktan vazgeçmeyecek’

Son 11 ay içerisinde çoğunluğu Kürt gazetecilerin olduğu 134 gazeteci gözaltına alındı, 33 gazeteci ise tutuklandı. Bu gazetecilerin çoğunluğu Kürt gazeteciler oluşturuyor. Kürt gazetecilere yönelik baskılar 2023 yılında da hız kesmeden devam etti.

Türkiye’de gazetecilik üzerindeki baskılar 2023 yılında da hız kesmeden devam etti. İktidar, 2023 yılının ilk 11 ayında 134 gazeteciyi çeşitli sebeplerle gözaltına aldı ve 33 gazeteciyi ise gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutukladı.

AKP-MHP iktidarı, kendileri gibi düşünmeyen ve gerçeklerin peşinden koşan gazetecilere yönelik baskılarını 2023 yılında da arttırarak devam etti. Özellikle Kürt gazetecilere yönelik baskıların arttığı 2023 yılında tutuklanan 33 gazetecinin neredeyse tamamını Kürt basınında çalışan gazeteciler oluşturuyor.

2023 yılında Kürt gazetecilerin yaşadıklarını, iktidarın baskılarını ve 2024 yılında Kürt gazetecileri neler beklediğini Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformundan Diren Yurtsever ANF’ye değerlendirdi.

’30 YILI AŞKINDIR DEVAM EDEN BASKILAR DEVAM ETTİ’

2023 yılının Kürt gazeteciler için önceki dönemlerden farklı geçmediğini belirten MKGP üyesi Diren Yurtsever, 2023 yılının en büyük farkının seçim atmosferinden dolayı iktidarın Kürt basınına daha fazla yönelmesi olduğunu dile getirdi. Yurtsever sözlerine şöyle devam etti, “Kürt gazeteciler açısından önceki dönemlere göre çok farklı bir şey olmadı. 30 yıla aşkındır Kürt basınına yönelik devam eden sistematik baskılar bu dönemde de devam etti. Tutuklamalar, gözaltılar, açılan davalar, soruşturmalar, yine basın mecralarına gelen erişim engelleri 2023 yılında da devam etti. Ancak 2023 yılının daha önceki dönemlere göre farkı ise, 2022 yılından itibaren Türkiye bir seçim atmosferine girdi, bu seçim atmosferi ile birlikte kitlesel tutuklamalar ve gözaltı operasyonları oldu. En son Mayıs seçimlerinden önce 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Gününde özgür basına dönük bir operasyon olmuştu. Arkadaşlarımız gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. O açıdan 2023 yılında bizim açımızdan haber yaptın yargılamalarının başladığı yıl oldu. Bu tutuklanan arkadaşlarımızın duruşmaları görülmeye başlandığında böyle adlandırmıştık. 2023 yılı tutsaklık yılı oldu Kürt gazeteciler açısından. Aynı zamanda sansüründe 2023 yılında sürdüğü bir dönem oldu. Sansür yasası çıkartılmıştı. Yasanın 29. Maddesi kapsamında aslında birçok gazeteci hakkında da dava açıldı. Kürt basını üzerinden gelişen baskı ve sansürün aslında nasıl Türkiye’deki bütün gazetecilere, alternatif gazetecilik yapan bütün gazetecilere nasıl yayıldığını da görmüş olduk. “

‘GAZETECİLER TOPLUMUN HABER ALMA HAKKINDAN VAZGEÇMEDİ’

Kürt gazetecilere yönelik baskının Türkiye’de demokrasinin çıtasının nerede olduğunun göstergesi olduğunu söyleyen Yurtsever, “O açıdan 2023 yılında Kürt gazetecilere dönük baskının kendisi, Türkiye’de demokrasinin de çıtasının nerede olduğunu gösteren bir yıl oldu. Bir taraftan bu baskılar yaşandı ama aynı zamanda şöyle de oldu, özgür basın geleneğini sürdüren gazeteciler tutuklanacağını da, gözaltına alınacağını da biliyor hatta belki katledileceğini bile biliyor, hakikatleri açığa çıkartmak adına. Bunu gözeterek, toplumun haber alma hakkını savunduğu, toplumcu bir habercilik yaptığı için aslında geri adım atmayan bir noktada durdu. O açıdan bu duruşun kendisi başta Kürt gazeteciler olmak üzere Türkiye’de gazetecilik yapmak isteyen herkese de umut oldu. Aynı zamanda bu kadar baskı, tutuklamaya karşı 2023 yılında Kürt gazeteciler sokaklarda, alanlardaydı. Hem halkın haber alma hakkını savundu hem de tutsak edilen arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşması için mücadele yürüttü hem de iktidarın Kürt gazetecileri neden hedef aldığını, basın özgürlüğünü neden yok etmeye çalıştığını teşhir eden bir noktada etkinlikler yaptı. Hem baskıların arttığı bir dönem aynı zamanda da baskılara karşı onurlu bir gazetecilik yapmanın kararlılığını gösteren bir yıl oldu 2023 yılı. “ dedi.

‘KÜRT KADIN GAZETECİLER TACİZ EDİLİYOR, ONUR KIRICI SALDIRILARA UĞRUYOR’

Kürt kadın gazetecilere yönelik baskıların erkek gazetecilere göre daha fazla olduğunu, iktidarın kadın düşmanı politikalarının bir dışa vurumu olduğunu dile getiren Yurtsever, kadın gazetecilerin yaşadıklarına dair şu değerlendirmelerde bulundu, “Kürt kadın gazetecilerin genel baskılardan ziyade, daha spesifik neler yaşadığını anlayabilmek için bir kere iktidarın kadın politikaların altını çizmek lazım. Bu iktidar, dinci, cinsiyetçi, milliyetçi bir yapıya büründü. AKP-MHP iktidarı son süreçte oluşturduğu böyle bir kimlik var, bu kimlik kadın düşmanı bir kimliktir de sonuçta. Bu saydığım dinci, cinsiyetçi, milliyetçi kimliğin dışında kalan herkesi kendisine düşman gören bir yaklaşımı var. O açıdan bu yaklaşımın kendisine de kadınların güçlü bir itirazı, karşı duruşu var. Bu karşı duruşu ortaya koyarken de hedef haline geliyorlar. Bunu her alandaki kadınlar yaşıyor. Bunu görüyoruz. Kadınlardan korkan bir iktidar var karşımızda. Kadın gazetecilerde, yıl boyunca iktidarın bu duruşuna karşı eylem yapan, etkinlik yapan, itiraz eden kadınların sesi olmaya çalıştılar, onların gündemlerini takip ettiler. Kadın gazetecilere dönük saldırılar, mücadele eden, özgürlükleri için direnen kadınlara yapılan saldırıların aynısı. Haber takibi sırasında sadece kadın kimliği aynı zamanda hem haberci hem de kadın gazeteci kimliğinden dolayı bu saldırılara maruz kaldılar. Erkek ve kadın gazetecilerin takip ettiği haberlerde kadın gazetecilerin fiziksel saldırıya maruz kaldığını görüyoruz. Şöyle bir algı var, kadını korkutma, kadını sindirme, kadına geri adım attırma meselesinin kendisi topluma da aynısını yapmanın bir koşulu olarak görülüyor. Bir erkek gazeteciye saldırmaktan daha çok kadın gazetecilere saldırıyorlar. Kadın olmasından kaynaklı bir tacizi de gerçekleştiriyorlar. Genel bir baskıya maruz kalırken, kadın olmasından kaynaklı olarak sözlü fiziksel tacizine de maruz kalıyorlar. Mesela JinNews muhabiri Elfazi Toral, polisin hem şiddetine, işkencesi hem de tacizine maruz kalmıştı. Saçı çekilmişti. Bu saç meselesinin sembolik bir anlamı var. Bir erkeğin saçının çekildiğini görmezsiniz ama sahada kadın gazeteci arkadaşımızın saç çekme, kıyafetlerinden çekme, onur kırıcı bir pratiği yapmalarını görüyoruz. Bu kadın kimliğine saldırıdır. Kadın gazeteciler fiziksel şiddetin yanında tacizine maruz kalıyor. İstanbul bunun yaygın yaşandığı yerlerden biridir.”

‘EN ÇOK YARGILANANLAR KADIN GAZETECİLER’

Kadın gazetecilere yönelik sadece iktidarın baskılarının olmadığını, 2023 yılı içerisinde çok sayıda kadın gazetecinin çalıştıkları basın kuruluşları tarafından işten çıkartıldığını, son bir yılda yargılanan 133 gazetecinin çoğunluğunu kadın gazetecilerin oluşturduğunu, çok sayıda kadın gazetecinin gözaltına alındığı belirtti.

2024 yılının Kürt gazeteciler için hem baskının hem de gerçeklerin peşinde koşmanın yoğun yaşayacağı bir yıl olacağını belirten Yurtsever, sözlerini şöyle sonlandırdı, “Kürt sorunu devletin kırmızı çizgisi. Kürt sorununa dokunan toplumsal muhalefet ya da kim olursa olsun, devletin ve sistemin saldırılarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu anlamda Kürt gazetecilere ve gerçekten Türkiye’de toplumcu gazetecilik yapmak isteyen, halkın haber alma hakkını savunan, bunu yapmaya çalışan tüm gazetecilere çok büyük işler düşüyor.

‘KÜRT GAZETECİLER DEVLETİN KIRMIZI ÇİZGİSİNE DOKUNMAKTAN GERİ DURMAYACAK’

Önümüzdeki dönem Kürt sorununa dönük çözümsüzlük politikalarının, bu yönlü savaşın kızışarak geçeceği bir yıl olarak okumamız mümkün. Kürt gazeteciler devletin kırmızı çizgisine dokunmaktan geri durmadı. Daha çok gerçeklerin peşinde koşan, daha çok hakikatleri ortaya çıkartan, daha çok bunun mücadelesini yürüteceği, bunun yanında da baskılara maruz kalacağımız bir yıl olacak. Önümüzde yerel seçimler var, deneyimledik, genel seçimlerde özgür basına kitlesel operasyonlar oldu. Önümüzdeki yerel seçimlerde bir propagandaya ihtiyaç duyan iktidar veya seçim süreçlerinde Kürdistan’da yaşanabilecek usulsüzlüklerin, haksızlıkların sütünü örtmek, korku iklimini yaymak adına bu tarz operasyonlar olabilir. Kürt gazeteciler bunun farkındalar. 2024 yılı hem hakikat mücadelesini daha güçlü yürütmenin dönemi olacak hem de gelişen saldırılara karşı gazeteciliği daha güçlü savunacağımız bir dönem olacak. Bunun sağlanmasının koşullarından biri de o dayanışmayı güçlendirmekten geçiyor. O açıdan 2024 yılı Kürt gazeteciler için gazetecilik anlamında kendi örgütlülüğünü güçlendireceği bir yıl olabilecektir. 2024 genel anlamıyla ise Türkiye koşullarında çalışan gazeteciler açısından hakikaten dayanışmayı büyütmenin, dayanışmayı örmenin bir yılı olacaktır. Kürt gazeteciler bunun öncülüğünü yapabileceklerdir. “

‘GAZETECİLER İŞ YAPAMAZ HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR’

İktidarın Türkiye basınının yüzde 90-95’ini kontrolü altına aldığını, gazetecilerin özgürce çalışamadığını belirten Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan, gazetecilerin çalışamaz hale getirilmek istendiğini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti, “Elbette tüm bu hengâmede yine en fazla hukuksuzluğa maruz kalanlar Kürt ve muhalif gazeteciler ve basın organlarıdır diyebiliriz. Mevzu Kürt basını olunca bu baskılar katlanarak artıyor. Kürt coğrafyasında gazeteciler neredeyse iş yapamaz hale getirilmek isteniyor. Özgür basın geleneğinden gelen gazeteciler ile sol sosyalist basın yayın kuruluşları haricinde diğer medya organları ve çalışanları neredeyse devletin gösterdiği dışında haber yapamaz konuma gelmiş durumda. “Çatlak ses” olarak değerlendirdikleri Kürt gazeteciler ise özgürlükleri pahasına, canları pahasına gerçeklerden taviz vermeden çalışma yürütme çabasında. Tabi durum böyle olunca direk baskıların hedefi haline geliyorlar. Öncelikle sahada önlerine zorluk çıkarılıyor. Polis birçok eylem etkinlikte gazetecilerin görüntü almaması için, haber yapmaması için yoğun mesai harcıyor. Yine özellikle yasaklı kırsal alanlara gazeteciler de giremiyor ve yaşanan sorun ve sıkıntıları kamuoyuna yansıtamıyorlar. Diyelim ki bir şekilde haberini yapmayı başardı ve yayına hazır hale getirdi, bu sefer de yayın mecraları hedef haline geliyor. İnternet üzerinden yayın yapan ajanslar ve haber portalları kapatmalarla yüz yüze kalıyor. Düşünün; habere gidiyorsunuz, birçok zorlanma ve engellere rağmen haberinizi yapmayı başarıyorsunuz, ancak siz dönene kadar yayın yaptığınız internet sitesi kapanmış oluyor. “

‘SAHADA ENGELLEYEMEDİĞİ GAZETECİLERİ YARGILIYORLAR’

Sahada engelleyemediği gazetecileri yargıyı kullanarak engellemeye çalıştığını söyleyen Altan, yargının da hukuksuz kararlar vererek hukuku katlettiğini belirtti. 2023 yılında onlarca gazetecinin gözaltına alındığı, tutuklandığını söyleyen Altan sözlerini şöyle sürdürdü, “2023 yılı içerisinde onlarca gazeteci gözaltına alınıp tutuklandı. Bu yıl yargısal anlamda tam bir kara yıl oldu. 2022 yılında Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteci, Ankara dosyasından tutuklanan gazeteciler, hemen seçim öncesi gözaltına alınarak tutuklanan gazetecilerin ve daha pek çok gazetecinin yargılamalarının yapıldığı bir yıldı. 2023 yılının 11 aylık verilerine baktığımızda 114 gazetecinin gözaltına alındığını, 33 gazetecinin tutuklandığını görüyoruz. Elbette bunların büyük bölümü Kürt gazeteciler. Yine bu süreçte 69 gazeteci hakkında soruşturma başlatılırken, 58 gazeteci hakkında da dava açılmış durumda. 37 gazeteciye toplamda 38 yıl 10 11 gün hapis cezası verilirken, gazeteciler 760 kez hâkim karşısına çıkmış. Son verilerimize göre halen 57 gazeteci hapishanelerde bulunuyor. Tabi bu verilere yılın son ayını da eklediğimizde daha yüksek rakamlar çıkacağı aşikâr. “

‘ONURUYLA MESLEĞİNİ İCRA EDEN ARKADAŞLARIMIZ BOYUN EĞMİYOR’

İktidarın baskıyla, zorla yıldırmayla gazeteciyi meslekten kopartmaya çalıştığını söyleyen Altan, özgür basını da bu yöntemlerle engellemeye çalıştığını dile getirdi. Savaş politikalarının iç yüzünün kitlelere ulaşmasının iktidar tarafından istenmediğini, böylece kötü bir yönetim olmadıklarını göstermeye çalıştıklarını dile getiren Altan, AKP-MHP iktidarının bu kötülüğü yapmakta bir beis görmediğini söyledi.

2024 yılında basına yönelik benzer baskı politikalarının devam edeceğini söyleyen Altan, sözlerini şöyle sonlandırdı, “Mevcut atmosfere baktığımızda 2024 yılında da basına dönük benzer politikalar hayata geçirilmeye çalışılacaktır. Önümüz seçim ve her seçim sürecinde olduğu gibi iktidar elini güçlendirmek amacıyla ilk yöneldiği kesimlerin başına gazetecileri koyuyor. Tabi en başta da Kürt gazetecileri… Elbette tüm bu yaşananlar kabul edilebilecek bir durum değil. Nitekim etmiyoruz ve buna karşı ses yükseltiyoruz. Onuruyla mesleğini icra eden gazeteci arkadaşlarımız da boyun eğmiyor zaten. İktidarın hukuksuzluklarına rağmen yazıp çizmeye, anlatıp duyurmaya devam edecekler. Kurumları kapatılıyor, yenisini açıyorlar, internet portalları kapatılıyor, başka bir portaldan seslerini duyuruyorlar, fiziki mekânları kapatılıyor, dijital mecralardan çoğalıyorlar. Adeta tüneller kazarak, yasaklar ve engellemelerin etrafından dolanarak gazetecilik yapmaya devam ediyorlar. Ve bu çok değerli bir çaba, bir çalışmadır. Bu nedenle ne yaparlarsa yapsınlar Kürt basınını, özgür gazetecileri susturup engelleyemeyecekler.”