GÖRÜNTÜLÜ

Munzur: 15 Şubat’ı Önder Apo’nun fiziki özgürlük gününe çevirelim

Komplonun 27’nci yılında Önder Apo’nun özgürlüğünün sağlanması gerektiğini belirten Ferzende Munzur, “Nasıl ki 15 Şubat, Kürt halkı için kara bir gün olarak ilan edildiyse, 15 Şubat 2025 de halkları aydınlığa çıkaran bir güne dönüştürülmelidir" dedi.

FERZENDE MUNZUR

Önder Apo, birçok ülkenin içerisinde yer aldığı komployu, “NATO-Gladio operasyonu”, “Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı”, “21’inci yüzyılın en büyük komplosu” ve “Ortadoğu’ya müdahalenin ilk adımı” olarak değerlendirirken, 15 Şubat 1999’da gerçekleşen uluslararası komplo 26. yılını geride bıraktı.

Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi-Suriye Yönetim Üyesi Ferzende Munzur, 10 Ekim 2023’te startı verilen “Küresel Özgürlük Hamlesi”ni, Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi-Suriye faaliyetlerini, uluslararası komployu ve 23 Ekim’le başlayan, Önder Apo ile üç kez gerçekleşen görüşmelere ilişkin konuştu.


‘DÜNYA ÖNDER APO’YU OKUDU, PARADİGMASINI TANIDI’

10 Ekim 2023’te Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmasını amaçlayan Küresel Özgürlük Hamlesi devam ediyor. Hem Türkiye ve Kürdistan’da hem Ortadoğu’da hem de Avrupa’da bu hamleye dönük eylemler farklı yöntemlerle gelişiyor. Siz, özgürlük inisiyatifi üyesi olarak bu hamleyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Aynı zamanda daha sonuç alıcı eylemlerin gelişmesi için ne tür yöntemlere başvurulabilir?

"Abdullah Öcalan'a özgürlük ve Kürt sorununa çözüm" sloganıyla startı verilen Küresel Özgürlük Hamlesi, iki yılı geride bıraktı. Altı kıtada başlayan Özgürlük Hamlesi’ne, dünya kamuoyunda etkili olan, toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir katılım oldu. Hukuki, siyasi, diplomasi, kitlesel, fikirsel çok boyutlu bir faaliyet yürütüldü. Yürütülen faaliyetlerde, bir kez daha Önder Apo’nun Kürdistan’ı aşarak, dünyayı kucaklayan bir kişiliğe evrildiğini görmekteyiz. Çünkü paradigması, insanlık sorunlarına çözüm bulmaktadır, kadın ve erkek eşitliğine dayanan halkların beraber, özgür bir şekilde yaşamasını sunmaktadır. Bu fikir yayıldıkça, eylemsellik düzeyinde artış görüldü. Önder Apo’ya uygulanan ağır tecrit koşullarının tüm dünyaya duyurulması, insanlığı sarstı, insanlığın vicdanının harekete geçmesini sağladı. Özgürlük ve demokrasiden yana şahsiyetler, tecride son demeye başladı. 69 Nobel Ödüllü şahsiyetin de hamleye katılması, büyük oranda önemli ve etkiliydi. Milyonların katıldığı ve özellikle Köln’de gerçekleşen yürüyüş, yankı buldu. Böylece hamle daha da kapsamlı bir hale geldi. Dolayısıyla, beraberinde olumlu sonuçlar doğurdu. CPT, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin (AK BK), kurum ve kuruluşlarının harekete geçmesini sağladı ki, yoruma açık olsa da bir yıl müddet verdi. Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Aşağılayıcı Muameleye ya da Cezaya Karşı Komitesi, Türkiye’ye tecridi kaldırması çağrısında bulundu. Böylece birçok yönden baskı altına alınan Türkiye, bu hamlenin etkisiyle Önder Apo ile görüşme yapılmasını sağlamak zorunda kaldı. En önemli ve etkilisi ise, Önder Apo’yu okuma etkinlikleriydi. Önder Apo’nun kitapları dünyanın dört bir yanına ulaştı, herkes okudu ve paradigmasına ilişkin görüş sahibi oldu. Önder Apo’yu okuyanlar, kendilerini Önder Apo’nun öğrencisi olarak tanımladı.

‘KOMPLODA YER ALANLAR TUTUMLARINI YENİLEMELİ’

Diplomasi, siyasi, hukuki ve diğer boyutlarda yürütülen faaliyetlerde farklılık ve zenginlik yaratmak da önemli bir husustur. Dünya ve Orta Doğu’da insanlık sorunlarını, adaletsizlikleri sorgulayan, araştıran ve dönüşüm için çabalayan kurum ve kuruluşlara ulaşmak önemlidir. Bir günlük eylemlerin yanı sıra, günlere sarkan kitlesel eylemlerin esas alınması ön açıcı olacaktır. Önder Apo’nun paradigması bir halk, din, mezhep için değildir; halklara, kültürel farklılıklara, dinlere, mezheplere hitap etmektedir. Bu bağlamda, tek bir topluluktan ziyade, dünya çapında etkili şahsiyetlere, topluluklara, din adamlarına, sanatçılara ulaşmak paradigmanın yayılmasında belirleyici olacaktır. Uluslararası komploda yer alan ülkelere, başta Yunanistan, İtalya, Rusya, ABD ve İsrail olmak üzere baskı yapılmalı, tutumlarını yenilemeye davet edilmelidirler. Her bir ülkede, İtalya'nın Berceto, Fossalto, Palermo, Parma ve Napoli şehirleri gibi, Önder Apo’ya onursal vatandaşlık verilmelidir. Uluslararası kanunlara göre, bir tutuklunun 25 yılı dolduktan sonra, yeniden yargılama işlemi gerçekleşebilir, umut hakkından yararlanabilir. Bu kararı imzalayanlardan biri de Türkiye’dir. Dolayısıyla umut hakkının yürürlüğe koyulabilmesi için, mücadele devam edilmelidir.

PARADİGMA HER EVE ULAŞTI

Önder Abdullah Öcalan'a Özgürlük İnisiyatifi, Kuzey ve Doğu Suriye’de "Abdullah Öcalan'a Özgürlük ve Kürt Sorununa Çözüm" şiarıyla başlattığı uluslararası kampanya kapsamında yürütülen çalışmaların boyutu nedir? Yürütülen bu özgürlük hamlesi çalışmalarına karşı siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, demokratların, aktivistlerin, kanaat önderlerinin ve bölgedeki dinamik güçlerin yaklaşımları nelerdi?

Hamlenin 2’nci yılında, siyasi partilere ulaşmayı esas aldık. Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Asuri, Çerkes, Türkmen, 33 siyasi partiye ziyarette bulunduk. Tüm siyasi partiler de Özgürlük Hamlesinde yer aldıklarını, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanmasından yana olduklarını söyledi. Önder Apo’nun paradigmasında, yol haritasında ve mücadelesinde, özgürlüklerinin sağlanacağının bilincindeler. Önder Apo’nun, halklarla dostluk ilişkisini benimseyen, sorunlarının çözümünde kilit rolü oynadığını gören bir yaklaşım içerisindeydiler. Kanaat önderleri, aşiret ileri gelenlerinin yanı sıra, Ermeni ve Süryani Keşişlerle de görüşmelerimiz oldu. Önder Apo’nun sadece Kürt halkının önderi olmadığını, halkları kucakladığını hemen hemen her kesimin dile getirdiğini söylemek, yanlış olmayacaktır. En önemlisi de demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmasının uğramadığı ev olmayacak düzeyde seminerler, paneller ve tartışma zeminleri yaratıldı.

Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için Kuzey ve Doğu Suriye’de imza kampanyası gerçekleştirilmişti. Bir de uluslararası kurumlara gönderilen mektuplar vardı. Hem imza kampanyasının sonuçlarına dair hem de özgürlük hamlesi ile bağlantılı olarak gönderilen mektupların akıbetine dair neler söylemek istersiniz?

Geçen sene 9 Şubat’ta başlatılan, 4 Nisan’da tamamlanan ve 8 Nisan’da sonucu açıklanan, Kuzey ve Doğu Suriye ve Suriye’yi kapsayan bir imza kampanyası başlatıldı, 3 milyon 669 bin 90 imza toplandı. Baas rejiminin baskılarının olmasına rağmen Alevi, İsmaili ve Dürzilere, ta Hama ve Humus’a ulaşarak kampanyaya dahil olmalarını sağladık. Avrupa Konseyi’ne, BM’ye ve insan hakları kurum ve kuruluşlarına doğrudan teslim etmek istemiştik, fakat bulundukları ülkelere gitme imkânımız oluşmadığından kamuoyu ile paylaştık. Halkların katılımı, bağlılıklarının göstergesi oldu. Dünya çapında sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, aydınlar, hukuk ve sağlık ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar olmak üzere, yüzbinlerce mektup yollandı. Kuzey ve Doğu Suriyeli ve Suryieli, bin 300 avukat, Türkiye Adalet Bakanlığı’na tecridin sonlanması ve umut hakkının devreye koyulması için mektup yolladı.

‘ÖNDER APO’NUN DİRENİŞİ TARİHE GEÇECEK’

Önder Apo’ya dönük geliştirilen Uluslararası Komplo’nun 27’nci yılına giriyoruz.  Önder Apo, 15 Şubat tarihini Kürtlerin bir kara günü olarak değerlendirmişti. Önder Apo, İmralı Adası’nda sergilediği emsalsiz direnişiyle komployu anlamsızlaştırdı ve her defasında boşa çıkardı. Kürtler ve halkların Önderi Öcalan’ın halen İmralı’da tutulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önder Apo, İmralı’da zor koşullara rağmen büyük bir mücadele yürütüyor. İmralı Adası’nın ne denli zor koşulları barındığı bilinmektedir. Türkiye, İmralı sistemiyle Önder Apo’nun iradesini, zihniyetini, ruh halini etkilemeyi amaçladı. Fakat Önder Apo, 26 yıl boyunca paradigmasında, felsefesinde, çözüm arayışlarında yeni yaratımlara imza attı. İnsanlığı temsil eden bir temsiliyete kavuştu. Bu bağlamda direnişi, her anı geliştiren duruşu, Kürt halkına, özgürlükten yana olanlara ilham oldu. Önder Apo’nun direnişi, insanlık tarihinde anlatılacak ve yazılacaktır. Önder Apo, zor koşullarda yaşamını sürdürmüş olsa da her zaman fikirsel bir üretim içerisinde oldu. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmasını bu zor koşullarda geliştirdi. Önder Apo’nun sergilediği direniş, mücadele ve yeni yaratımların bir benzeri yoktur. Önder Apo’nun mücadelesi, başta Kürt halkı olmak üzere, dünya halklarını harekete sürüklemiştir. Çözüm alternatiflerini her bir görüşmede sunan Önder Apo, her zaman barıştan yana durarak, sorunları çözebilme yönünde tutum sergilemiştir.

‘ÇÖZÜMÜN ADRESİ ÖNDER APO’DUR’

Devlet Bahçeli’nin “Öcalan çıksın Meclis’te konuşsun” söyleminin ardından hem yeğeni Ömer Öcalan hem de 9 yıl aradan sonra DEM Parti’den oluşan bir siyasi heyet İmralı’ya giderek, Önder Apo ile görüşme gerçekleştirdi. Önder Apo, bu görüşmede ‘şiddet ve çatışma ortamını barışçıl çözüme kavuşturacak teorik ve pratik güce sahibim’ dedi. Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan kriz ve kaosu ortadan kaldırmak için herkes İmralı’yı işaret ediyor. Türk devleti ve AKP yönetimi de tıkandıkları ve sıkıştıkları için soluğu İmralı’da aldı. Genel anlamda herkes umudu Önder Apo’da görüyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Önder Apo ile gerçekleşen görüşmelerle yeni bir döneme geçiş olduğu söylenebilir. Gerçekleşen görüşmelerde, Önder Apo’nun mücadelesi belirleyiciydi. Bunun yanı sıra, Küresel Özgürlük Hamlesi’nin büyük bir etkisi vardı. Ayrıca, Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler ve Kürt halkının Türkiye’de yıllardır yürüttüğü mücadelesinden kaynağını almaktadır. Söz konusu durumlar, Türkiye’nin durumunu kaosa çevirmiştir. Devlet Bahçeli gibi bir şahsiyetin çözüm için Önder Apo’yu işaret etmesi, Önder Apo’nun ‘idam’ edilmesi görüşünde olan birinin çözüm adresini Önder Apo olarak göstermesi, büyük bir gelişme olarak ele alınabilir. Bu hususta, Kürt ve Türk halkının da barışı istemesi önemli bir faktördür. Önder Apo, 26 yıldır ağır koşullar altında yaşamını sürdürmektedir. Sykes-Picot Antlaşması temelinde örülen Orta Doğu’nun zamanı dolmuştur. Hızlı gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçmekteyiz. Artık Kürt halkı, siyasi, diplomasi, askeri, toplumsal boyutta güç kazanmış durumdadır. Soykırım politikaları, tasfiye etme yöntemleri artık kullanılamaz hale getirilmiştir. Önder Apo’yu çözüm adresi gören şahsiyetlerin, kurum ve kuruluşların yaklaşımı, dönemsel veya taktiksel değil, stratejik olmalıdır. Sorunun çözümünü stratejik olarak ele alan Önder Apo’dur, adres doğrudur. Önder Apo, stratejik ve teorik bir güce sahiptir. Kürt sorununun, dünya ve Orta Doğu sorunlarının çözüm adresi, Önder Apo’dur.

‘ÖNDER APO’NUN MANİFESTOSU TARİHİ VE SON BİR FIRSAT’

Çözüm konusunda ne kadar samimi oldukları için net bir şey söylemek erken, ama Önder Apo, kendi açısından çözüm ve barıştan yana olan tutumunda ısrarlı ve yol haritasını da bu şekilde belirlemiştir. Kamuoyuna yansıdığına göre, Önder Apo’nun 15 Şubat’ta tarihi bir açıklaması olacak. Türkiye ve Türk halkı, Önder Apo’nun bu tarihi çağrısını bir fırsat olarak değerlendirmelidir. Orta Doğu’da yaşanan hızlı gelişmelerden kaynaklı, zaman kaybetme gibi bir lüksleri yoktur. İnkâr, imha ve soykırım sistemine dayalı her bir devlet, yıkılmaya mahkumdur. Baas rejimin nasıl 10 günde devrildiğini unutmamak gerekir. Yeni bir Orta Doğu inşa ediliyor. Önder Apo da demokratik, öz gücüne dayalı ve halkların ortak bir yaşam sürdürebildiği bir Orta Doğu ve dünya projesi sunuyor. Önder Apo’nun paradigması, halkları, mezhepleri, dinleri kapsıyor; bu tarihi fırsat elden gitmemelidir. Önder Apo, 50 yıllık mücadelesinde birçok kez tarihi fırsatlar sundu, fakat karşı taraf nezdinde uygulanmadı. Önder Apo’nun manifesto değerindeki görüşleri, yarattığı fırsatlar, zirvedir ve son fırsat olabilir. Kürt halkı, her bir günün öncesinden daha güçlü pozisyona ulaşmıştır. Acaba Türkiye ve yetkilileri bu fırsata göre yaklaşacak mı? Eğer bu fırsatı iyi değerlendireceklerse, herkes kazanacaktır. Dolayısıyla, nasıl ki 15 Şubat, Kürt halkı için kara bir gün olarak ilan edildiyse, 15 Şubat 2025 de halkları aydınlığa çıkaran bir güne dönüştürülmelidir.

‘KOMPLO BOŞA ÇIKARILACAK’

Son olarak belirtmek istediğiniz bir konu var mı?

15 Şubat, Kürt halkının özgürlük umudunun ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiye edilmesi amacıyla gerçekleştirildi. Uluslararası komplo amacına ulaşamamıştır. Önder Apo, artık dünya nezdinde de halklar tarafından bir filozof ve sembolleşen bir Önder olarak tanımlanıyor. Ayrıca Kürt halkının 26 yıldır tecridi kırma mücadelesi, dünya çapında yankı buldu ve saygınlık kazandı.  Siyasi, hukuki ve insani yeri olmayan, Kürt halkını ve insanlık değerinin tasfiyesini amaçlayan 27’nci komplo yılında, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü, Kürt halkının, Orta Doğu halklarının özgürlüğüne çevirelim. Maddi ve manevi seferber olup 15 Şubat’ı Önder Apo’nun özgürlük gününe çevirelim.