'Nusaybin’in iradesini kırmak kolay değil'

Yerine kayyum atanan Nisêbîn Belediyesi Eşbaşkanı Semire Nergiz, “Nusaybin, direniş kenti ünvanını ödediği bedellerle hak eden; rengi, duruşu olan politik bir yer. Bu iradeyi kırmak, bu kimliği anlamsızlaştırmak öyle kolay değil” dedi.

Kayyum atanan belediyelerden biri de Nisêbîn'di. Eşbaşkanlık sistemi suçlaması için verdiği "Eşbaşkanlık sistemi bizim mor çizgimizdir. Kadınlar olarak bizi koruyan, kotanın da ötesinde hak teslimiyeti olan bir sistemdir" cevabıyla hafızalara kazınan Nisêbîn Belediyesi Eşbaşkanı Semire Nergiz, “Eşbaşkanlık sistemi, paradigmamızın esaslarından biri. Biz toplumsal inşayı tepeden değil, tabandan ele alan bir hareketiz. Yerel yönetimler bu noktada çok önemli. Alternatif belediyeciliğin yanında kadın belediyeciliği iddiamız da var. Nusaybin bunu hayata geçirebilmiş kentlerden biridir” dedi. 

Kayyum atanarak gasp edilen Nisêbîn Belediyesi’nin eşbaşkanlarından Semire Nergiz, ANF’nin sorularını yanıtladı. 

31 Mart 2019’daki yerel seçimlerde Nisêbîn Belediyesi Eşbaşkanı seçildiniz. Belediyeyi kayyumdan devraldınız. Göreve başladığınızda nasıl bir belediye ile karşılaştınız?

Ciddi bir sarkma durumu oldu ve mazbatalarımızı 16 Nisan'da aldık. Göreve başladıktan 5 gün sonra belediyenin bir hesabına hacizden kaynaklı bloke işlemi yapıldı. Düşünün, 31 Mart'tan 16 Nisan'a kadar geçen süreçte dahi belediye bütçesinden birçok alım yapılmıştı. Hemen tespit çalışmasına başladık ve ciddi bir rapor oluşturduk. Hem iş makinesi hem de binek araç olarak çok sayıda araç farklı şehirlerden kiralanmıştı. Adana'dan ve Kocaeli'den kiralanan araçlar vardı. Kiralamalar için ödenen miktara baktığımızda bu araçları satın alabilecek kadar bir tutarın harcandığını görmüştük. Nisan ayı itibarıyla bu araçların hepsinin sözleşmesi bitmişti. Planlı bir şekilde belediyenin bütçesini boşaltmışlardı, çünkü seçimlerde belediyenin kayyumlardan alınacağını biliyorlardı. Açık ihale olmadığı için kimsenin haberi olmadan, doğrudan kendi yandaşlarından tedarik edilen araçlardı bunlar. Yine yerel spor kulübü üzerinden ciddi anlamda para aktarmaları söz konusuydu. Bütün bunları tespit ettik ve raporladık. Ciddi bir para akışı söz konusuydu. Bu raporu o dönemde hem Sayıştay'a hem de İçişleri Bakanlığına gönderdik. Müfettiş gönderilmesini talep ettik. Bir cevap alamadık. Soruşturulması gereken konulardı. Eğer o dönem bizim talebimiz karşılansaydı aynı pratiği bir kez daha sergilemeyebilirlerdi. Bizim yerimize kayyum atandıktan sonra da belediye bütçesi benzer yollarla talan edildi.

Bir yanda banka hesaplarına haciz konulmuş, borçlu bir belediye diğer yanda da halkın beklediği hizmetler var.  Bu süreci nasıl yönettiniz, kimler, hangi kurumlar işinizi kolaylaştırdı veya daha da zorlaştırdı?

Göreve geldiğimiz zaman çok şiddetli bahar yağmurları vardı ve TOKİ bölgesinde fizibilite doğru yapılmadığı için rögar kapakları yukarıda kalmıştı. Birçok yeri su basmıştı. Kayyum bilinçli olarak, adeta “görün gününüzü" demek için periyodik olması gereken rögar temizliğini bahar için yapmamıştı. Bir hemşerimiz belediyeye geldi, sinirli bir şekilde 'Aylardır kayyuma yazdık, sokağımızdaki çukuru kapatın, dedik ama yapmadı. Siz de mi yapmayacaksınız?' dedi. Hayır dedik, biz yapacağız. Onu sakinleştirip belediyeden beraber çıktık. O görüntüyü ömrüm boyunca unutamam, o dönem basına da verdik. Can Sokak'ta, ancak kurgu filmlerinde görebileceğiniz dev bir çukur. Şehrin tüm atık suyu oradan geçiyor, bir yeraltı şelalesi gibi uğulduyor. Çocuklar okula duvar diplerine yapışarak gidiyor. Oraya biri düşse cesedine dahi ulaşılmaz. Böyle bir durumda insanlara 'Paramız yok' diyebilir misiniz? Zaten biliyorlar bunu. Önemsendiklerini, dikkate alındıklarını görmek istiyorlar. Hemen çukurun üstünü kapadık. Alt yapı, başka kurumlar ile ortak çalışma gerektiren bir alan. Başvurularımıza hep geç cevap verildi, birçok devlet kurumu işimizi zorlaştırdı. Bir yandan da alacaklılar var. Bazıları gerçekten kötü niyetli. Aylardır parasını tahsil etmemiş, kayyum gitmesini beklemiş bizi zora sokmak için. Haciz yapılıyor, icra takipleri başlatılıyor. Bu süreçte tek dayanağımız halkımızdı. Sokaklara çıktığımızda bizleri güler yüzle karşılayan, çözüm önerileriyle gelen, gücünün yettiği her noktada kendini katan, gücü yetmediğinde de bize duasıyla işimizi zorlaştıranlara bedduasıyla duran yine bizim insanımızdı.

Sara Kaya'nın tutuklanıp yerine kayyum atanmasından yaklaşık iki buçuk yıl sonra siz göreve başladınız. Sara Kaya öncesinde de Ayşe Gökkan var. Nisêbîn, Kurdistan'da güçlü bir kadın belediyecilik modeli oluşturmuş bir kent. Kayyumların kadın belediyeciliği özelinde yönelimleri neydi, sizin bu konuda öncelikli hedefleriniz nelerdi?

Eşbaşkanlık sistemi, paradigmamızın esaslarından biri. Eşit temsiliyeti sağlıyor. Yıllardır tüm kurumlarımızda bunu esas alıyoruz. Belediyelerimiz için de bu böyle, hatta bir boyut ötesinde. Biz toplumsal inşayı tepeden değil, tabandan ele alan bir hareketiz. Yerel yönetimler bu noktada çok önemli. Alternatif belediyeciliğin yanında kadın belediyeciliği iddiamız da var. Nusaybin bunu hayata geçirebilmiş kentlerden biridir. Ayşe Gökkan, Sara Kaya sadece Nusaybin için değil, kadın belediyeciliği açısından da önemli isimlerdir. Belediye bünyesinde kadın kurumları açtılar ve buralarda nitelikli çalışmaları hayata geçirdiler. Kayyumlar gelince istisnasız bir şekilde öncelikle kadın kurumlarımıza yöneliyor. Nusaybin'de Gülşilav Kadın Merkezi vardı. Ayşe Gökkan döneminde açılmıştı, Sara Kaya zamanında da geliştirilmişti. Biz belediyeye geldiğimizde hem işleyiş olarak içi boşaltılmış hem de binası çok hor kullanılmıştı. Fiziki olarak binayı güçlendirdik. Daha da büyütecek, bünyesinde birçok projeyi hayata geçirecektik. 

Yine göreve geldiğimizde belediye içerisinde kadın emekçi sayısı yok denecek kadar azdı. Kadınların olmadığı bir belediye bileşeni, bizim sistemimiz açısından kabul edilebilir değil. Öncelikli olarak kadın istihdamını sağlamaya çalıştık. Karşımıza yasal engeller çıktı. Gönderdiğimiz isimler valilik tarafından güvenlik soruşturması kapsamında reddedildi. Kadın belediyeciliğine yönelik ciddi hedeflerimiz vardı. Kooperatifle, meslek edindirme kursları ile kadınların yetkinleşmiş bir şekilde üretime, ekonomiye ve sosyal yaşamın her alanına dahil olmalarını hedefliyorduk. Cinsiyete dayalı iş bölümünü reddeden bir çalışma hayatı öngörüyorduk. Maalesef vaktimiz yetmedi.

Eşbaşkan olduğunuz süreçte hayata geçirmekten en çok mutluluk duyduğunuz projeler hangileriydi?

Aslında 6 ay gibi kısa bir sürede çok yoğun çalıştık. Bunu yapmak zorundaydık, çünkü yoğun bir tahribat vardı. Hizmet bekleyen bir halk gerçekliği vardı. Hayata geçirebildiğimiz her proje bizi mutlu ediyordu. Halkın beklentilerini karşılamak başlı başına mutluluk kaynağı oluyordu. Temel belediyecilik faaliyetleri olan altyapı hizmeti elzem ihtiyaçtı. Giderilen her sorunda insanlarla güven ilişkinizi yeniliyorsunuz. Gülşilav Kadın Merkezi’ni yeniden amacına uygun hale getirme çalışması da benim için çok özeldi. Benim en keyif aldığım proje, kadınlar ve çocuklar için yüzme havuzu ve kursu projesiydi. Çocuklar tamam ama kadınlar gelmez, dediler. Denemek istiyorum, dedim. Neden gelmesinler? Gelmez denilen o kadınlar geldi ve sonrasında kadınlara yüzme kursu için ayırdığımız güne bir gün daha ekledik. Yüzlerce kadın yüzmeyi öğrendi. Onlara hem bir spor hem de bir sosyalleşme alanı açmış olmanın, fark yaratmış olmanın mutluluğunu yaşadık. 

Nisêbîn için tasarlayıp da kayyum yüzünden yarım kalan, hayata geçiremediğiniz, "Bunu yapmayı çok istiyordum ama imkan bulamadık" dediğiniz projeler nelerdi?

Yapmak istediğimiz çok fazla şey vardı. Kayyum sonrasında gelmiştik ve Nusaybin'i yeniden inşa hedefimiz vardı. 5 yıllık sürece yayarak ilerleyeceğimiz bir planlamamız vardı. 6 ay gibi bir süre kalabildiysek de bu süreyi elimizden geldiği kadar verimli geçirmeye çalıştık. Öncelikli sorunları belirleyip çalışmaya başlamıştık. Nusaybin'de ciddi bir ulaşım sorunu var. Sokaklar araçlarla dolu ve bu birçok kazaya neden oluyor. Bazı yollarda trafiğin tek yöne düşürülmesi, bazı yerlerin trafiğe kapatılması, trafiğin kentte yeniden dizaynı konusunda büyükşehir belediyemizle ortak projelerimiz vardı. Bu çalışmanın startını verdik, ölçümlerimiz yapıldı, ancak kayyum atanınca tamamlayamadık.

Büyükşehir belediyemizle birlikte tüm belediyelerimizin dahil olduğu Yeşil Kuşak projesini hayata geçirmeye çalışıyorduk. Çağ Çağ Deresi'ni içine alacak şekilde geniş ölçekli bir projemiz vardı, onu hayata geçiremedik. Yaşlılar için vakitlerini geçirebilecekleri güzel bir yaşam alanı düşünüyorduk, yarım kaldı. Beni en çok üzen konulardan biri de buydu, çünkü yer tespitini bile yapmıştık. Hem sosyalleşme ihtiyaçlarını giderebilecekleri hem de sağlık taramasından geçebilecekleri bir alan projesiydi. Burası aynı zamanda çocukları ve gençleri yaşlılarla buluşturacak bir mekan olacaktı. Kuşaklar arası iletişimi güçlendirecek, kültürel devamlılığa katkı sunacaktı. 

Sizce kayyum rejiminin temel amacı neydi; Kurdistan'a dair hedefleri, yönelimleri ne yöndeydi?

Kayyum atamalarını çok boyutlu ele almak gerekiyor. Evet yüz binlerce insanın iradesi hiçe sayıldı ama bunun altında çok ciddi bir sistemsel korku vardı. Kurmaya çalıştığımız model, var olan sistemin tam karşısında duran bir alternatifin örülmesinin sonlarını getireceği bilinciyle hareket ettiler. Çok dilli, çok kültürlü, herkesin kendini ait hissedebileceği çağa uygun bir toplumsal sözleşmenin temellerini atmaya çalıştığımız için kayyumlar getirildi. Biz herkesin eşit hizmet alacağı, her toplumsal ihtiyaca göre bütçenin belirlendiği, maddi manevi imkanların seferber edildiği bir belediyecilik anlayışını hayata geçirmeye çalıştık. Belediyeleri rant alanı olmaktan çıkardık. Kurdistan'da alamadıkları her belediye onlar için rant, para ve ilişkiler ağının yok olması demekti. Bunun hazımsızlığı da iktidarı harekete geçirdi. 

Nisêbîn iki farklı dönemde kayyumlar tarafından yönetildi. En uzun kayyum süreci, sizin döneminizde yaşandı. Sizce Nisêbîn özelinde amaçladıkları neydi, bunda ne kadar başarılı oldular?

Kurdistan geneli için ne yapmaya çalıştılarsa burada da onu yapmaya çalıştılar. Örgütlenmemizi yıkmaya, kendi ilişki ağlarını yaratmaya çalıştılar. Nusaybin özelinde gençlere çok fazla yöneldiler. TÜGVA'yı bu kentte yaygınlaştırarak gençler üzerinden toplumumuzu geleceksizleştirmeye çalıştılar. Bu çok ideolojik bir hamleydi, çünkü Nusaybin hep bir serhildan kentiydi. Yerelle kalıcı bağları, çıkar ve yozlaştırma yöntemleriyle kurmaya çalıştılar. Araştırma gereken konular var. Tespit ettiklerimizin dışında, bizim göremediğimiz ilişki ağları kurduklarını da tahmin ediyoruz. Neyi ne kadar başardılar? Aşındırdılar, yıprattılar, ancak başaramadılar, başaramayacaklar. Bazı kentlerin çok belirgin kimlikleri vardır. Nusaybin de böyle bir yer, direniş kenti ünvanını ödediği bedellerle sonuna kadar hak etmiş bir yer. Rengi olan, duruşu olan, politik bir yer. Dolayısıyla bu iradeyi kırmak, bu kimliği anlamsızlaştırmak öyle kolay değil.

Aynı zamanda il seçim koordinasyonunda yer alıyorsunuz. Nisêbîn de aday adayı başvurularının yoğun olduğu kentlerden biri oldu. Hem aday adayları hem halk açısından süreç nasıl ilerliyor? 

Aday adaylığı başvuru süreci tamamlandı. Hem Mardin genelinde hem de Nusaybin'de başvuru sayısının fazla olması bizleri mutlu ediyor. Aday adayı arkadaşlarımızla görüşmelere başladık. Hepsini teker teker tanımak bizim için önemli. Biliyorsunuz kent uzlaşısı kapsamında yapılacak ön seçimlerle eşbaşkan adaylarımız belirlenecek. Hangi adayımız seçilirse seçilsin halkın tavrı net; bizi bizden olan biri temsil edecek diyorlar. Yıllardır bunu istiyorlar. Adayların kim olduğunu aşan bir durum bu. Sokaktan geçen herhangi birine dönüp sorun, yerel seçimlere dair beklentin ne diye. Cevap tek ve net, kayyumdan kurtulmak istiyoruz, belediyeyi bizden biri yönetsin. Yerel seçimlerden sonra kentlerimizi tekrar toparlarken, halkın moral ve motivasyonunun da nasıl dirildiğine hep beraber şahit olacağız. 

Nisêbîn dört buçuk yıldan sonra tekrar seçilmişlerin yöneteceği bir belediyeye kavuşacak. Yerinizi alacak belediye eşbaşkanlarına neler söylemek istersiniz; onları nasıl bir belediye, hangi sorunlar bekliyor, öncelikli olarak hangi konuları ele almaları gerekecek?

Her şeyden önce çok onurlu bir görevi üstlenecekler. Belediyemizi kayyum elinden alarak halka hizmet etmenin haklı gururunu ve mutluluğunu yaşayacaklar. Çok ciddi bir coşkuyla ve halk desteğiyle karşılaşacaklar. Biz belediyeye geldiğimiz üç ay boyunca her gün halkın ziyaretleri vardı. Tebrik için geliyorlardı, ancak her ziyaret eksik gördükleri bir alanı belirtmeleri ve öneriyle geçiyordu. Bu ziyaretler bir bakıma onların yol haritasını oluşturacak. Tabii bir de talan edilmiş, bütün kaynakları tüketilmiş bir belediye gerçeği var. O güne kadar kayyumdan hiçbir alacağını tahsil edememiş birçok kurum, kapılarına dayanacak ve borçlarının ödenmesini isteyecekler. Bir kesim bilinçli bir şekilde alacakları için onları sıkıştıracak. İcra takipleri başlayacak. Birçok kurumun ortaklaşmak gerektiği zamanlarda kendileri ile iş birliği yapmaktan kaçtıklarını görecekler. Bunların hepsini yaşadık, tüm kapılar kapatıldığında, imkansızlıkla sınandığınızda sokaklarda size umutla bakan kendi insanınızla zaten her şeyin üstesinden gelme duygunuzu yeniliyorsunuz. Daha sarsılmaz bir yerden devam ediyorsunuz ondan sonra. Bizler de öğrendiklerimizi, tecrübe ettiklerimizi onlarla paylaşmak için zaten yanlarında olacağız. Biz göreve geldiğimizde Sara başkan biliyorsunuz cezaevindeydi. Bir devir teslim olmamıştı. Biz yapacağız. Azim ve kararlılıkla, halkın desteği ile her türlü zorluğun üstesinden geleceklerine gönülden inanıyorum.